Sayfalar

29 Mayıs 2015 Cuma

kafamdadelisorular özellikle anne babalar yanıtlasın allah rızası için

Deli deli icatlar çıkartıyorlar. Şimdi de body positive society diye bir şey çıkmış. Amaç bedeniml ebarışığım evet 156 bedenim ama kendimi seviyorum utanmıyorum diyor.

Şişmanlık bir hastalıktır! Kesinlikle hastalıktır. Ya hormoal sisteminizde bir hata vardır birşeyler yanlış gidiyordur, ondan dolayı zayıflayamıyorsunuzdur. Ya da hakikaten hastasınız vekendinize bakmıyorsunuz.

Zayıf olmak umrumda bile değil. Ben fit ve sağlıklı olmaktan bahsediyorum. Şişman bir beden OBEZ diyelim, sağlıklı değil ki! Sen kalp ve damar hastalıklarınla, yüksek kanser riskinle, şeker hastalığı riskinle barışık mısın? Estetik olarak bahsetmiyorum hiç bir şeyden (şahsi görüşüm iğrenç olduğu yönünde o ayrı, kendi vücudumda da fazlalık gördüğümde çalışıyorum üzerinde ama sağlıklıyım onu biliyorum bu bana yetiyor)

Sağlıklı olunca zaten zayıflıyorsun da. İlle de 0 beden olmana gerek yok ama sağlıklı beden 10000 metreden parlıyor be. İhtiyaç anında çıkartıyorsun içindeki gücü de bakınız benim kapı kırma hikayem. Çocuk daha da sağlıklı kendine güvenli olacak. Yapmayın ne olur.

Sen çocukların önünde bedeninle barış deli gibi şişman yetiştiricem seni ömür boyu yüksek hastalık ve hatta ölüm riski ile yaşayacaksın barış bununla diyebilir misin? Hangi anne bunu diyebilir? Hangi baba hadi ye daha da ye çapın olsun 3 metre der bebeğine!

Bazen bir yerlerde çocuğuna meve suyu konsantresi içiren ketçap mayonez yediren anne babalar görüyorum cinim tepeme çıkıyor. O çocuğa bunu neden yapıyorsun? O insanları sarsmak, ne yapıyorsun arkadaşım diye bağırmak, çocuğu alıp kaçırmak (ve kereviz sapıyla beslemek) istiyorum. (Son kısım latife anlamayan çok olacak öfkeli bir yazı bu)

Sen çocuğuna 4 yaşında alkol içirir misin? peki ya sigara? O zaman o cipsleri ketçabı mayonezi tonlarca proses edilmiş şekeri neden veriyorsun ya neden neden? Biri bana bunu açıklasın ne olur.

Evet vücudumuzla barışık olucaz evet onu sevicez çok çok çok sevicez gurur duyucaz ama biri de düşünsün be boşa gurur duyumaz ki bir neden olması gerek altında.

Allah rızası için bir anne baba çıksın bana bunu söylesin. O bebeklere neden en az alkol sigara kadar zararlı şeyler yediriyorsunuz? Sebebini öğreniyim susucam. Obez olmak iyi bir şey değil ki bununla neden gurur duyasın?

Sonra toplumun genelinde büyük beden aşktır yok efendim bedenimle barışığım ben bir balina bu da 38 beden bikiniye tıkılıp oörtlemiş yağlarım diye dolaşan insanlar bize yiyecekmiş gibi bakıyolar. Valla yerler korkuyorum (benim ızgaram kızartmam olmaz yağım düşük beni bir zahmet haşlayıverin yanıma kırmızı şarap gider ben meyveli yumuşak içimli olan şeyler severim) şaka bir yana benim temennim sağlıklı insanlar çünkü onlar mutlu da oluyor :) çünkü mutluluk hormonal bir şey ve obezlerde bu çok az. Ve ne yazık ki çoğunuz obezsiniz ve bu akşam yeni bir hayata başlamak için çok uygun görünüyor :) e hadi bir adım at

Sevgiyle 

25 Mayıs 2015 Pazartesi

21 k'lık ilk adım (Allah o jelin belasını versin)

Ulaşılamayacak uzaklık var mı? Ben dün yeni bir mesfeye ulaştım. Kendi ayaklarımla 21 kilometre koşarak. iki kız ile el ele tutuşarak. Ay çok minnoş.

Deli kadınlar ile uğraşmayacaksın. Şu an merdivenlerin başında durup aşağı, veya yukarı bakıp aman tanrııaaammmm diyorsam bu kesinlikle mutlu olduğum için. Vücudun sen ne dersen onu yapar. Vücudun sen ona ne verirsen o olur. Vücudun bazen sana dur der, sen gene devam edersin sonra der ki aferin sana, seni denemiştim. Zaten yapamayacağı yerde kilitler kalır sen de bir şey yapamazsın.

İlk mesaj; Koğuş Kalk! Yanıt: Günaydın aslan parçaları! Motivasyon bizim işimiz!!!!

Saat sabah 07:30 günlerden Pazar. Bir haftadır bu anı bekliyoruz. makam aracımız 07:30'da Kanyon'dan hareket ederek Belgrad Ormanı'na gitti. Biz de içinde. Herpimiz en uygun koşu ayakkabımızı giymişiz, yastıklamalı yarım numara büyük. Şortlar, sular jeller, müzik. bir de birbirmiz varız. Minik minik hafif tırsarak parkura girdik. Ufak adımlarla koştuk. Hızlanmak istedi birimiz diğerimiz tuttu. Biri geride kalınca elimizi uzattık taşıdık. Ne mutlu mesu bir tablo di mi? Dışarıdan öyle evetttt. Aklımızdan geçen biz 3,5 attık (tur) şimdi onlar düşünsün!

Her mangalcı yanından geçişimizde bize de köfte ekmek verin dedik. Açız be AÇ sen karbonhidrat olmadan yaşamnın ne olduğunu bilir misin? Tabi ki yemeyeceğiz ama o umut işte. 2. turda karşıdan gelen beyler kızlar bu ikinci tur mu dedi, evet dedik 2 tane daha var. Bravoooo dediler. Karşılaştık gene 3. turda 4'te yoktular. Bir grubun yanından geçerken artık herhalde kanıksadılar bizi, bu ekip harika diye bağırdı adam :) E biz mest tabi mest. Ekip harika tabi. Tabi harika be adam ne bekliyorsun :)

Yalnız o jelin allah belasını versin! 3. turun başında o pislik jellerden denedik. Çünkü bizim hedefimiz daha önce 21'di. Artık değil. Biz bu sene koşacak maraton arıyoruz bilginize. AIMS sertifikası veren ve mümkünse Türkiye'de olmayan bir Maraton! Hatta bulduk da iki tanesinin arasında kalmışız gibi. Gerçi bende 2 AIMS var ama kızlarda yok. Yol uzun yol 42 kilometre ilk adımı daha 21k sürdü. Yol çok uzun. ama o jelin allah belasını versin. Başka bir şey gerek bana. Ben o şeyi ağzıma bir daha sürmek istemiyorum. Tamam bedenim orta mesafete ilk defa alışıyor. Tamam enerji gerek ama o e bee o nasıl tat. Bunu üreten insan nasıl buna tat verdi arkadaşım hiç mi denemezsin ya. Ya kimyagersin işte yap bir şeyler o şey ne rezilliktir arkadaşım. Midemde bi şey olsa kusacaktım. beni o 2 saat 20 dakika boyunca zorlayan tek şey o iğrenç jel oldu alien salyası gibi iyyhhhh

Hedef 42 ise, yolda yemeye içmeye alışman gerek. Pıt pıt o patileri vururken. Hızlanmaman gerek enerji çok önemli. Uzay aracı gibi hissettim bir ara oksijenim yakıtım dünyaya dönene kadar yetsin istedim. Ne bulsam şimdi. Koşarken muz da yenmez e naapıcaz oku öğren dene devam!

Aile ve arkadaşlarımızdan gelen tepkilere de değinmek istiyorum lüften; (çok acayip insanlar seviyor bizi anlamadım neden)

  • 21 mi siz daha uzun koşarsınız
  • 21 mi deli misiniz
  • 21 mi koştunuz neden arabaya binmediniz
  • 21'den sonra kahvaltıda masayı mı yediniz / eve de koşarak dönün
  • 2 saat 20 dakika mı çok aşağı çekin, (o zaman sen bize idman yaptır), elimde sopayla gelirim koşmayanın popoya yapıştırırım
  • YM öncesi neden 21 koştunuz sakatlık mı arıyorsunuz
  • 2 saat 20 dakika mı yuh! (bu iyi mi kötü mü bilemedim) 
  • Allah akıl fikir versin (bu genelde ailelerden geldi) 
  • 21 mi kızım ben senin yaptığın sporun yarısını yapsam şu an ölmüştüm sen hala üstünde forma ciyak ciyak maç izliyorsun ne enerji varmış be kardeşim
  • 21 mi kilometre mi? (buna bayıldım) 
Uzun yolun ilk adımı atıldı. Haydi kalanını atmaya bu konuda bütün hafta yazarım ben. Cardio yasak bana şu an. İlk etapta üzerimde etkiler şunlar: Quadirceps ağrısı (yaşanabilir seviyede hammer'da 160 basmışım gibi), yorgunluk yok dün de yoktu hiç 21 k koşmuş bi tipim yok şu an, hafif bir pati ağrısı tabanlarım minnoş minnoş sızladı - dün buz gibi denize atlayınca biraz geçti, kaslarım kısaldı - dün koşu öncesi yere avuç basabiliyorkan şimdi parmak uçlarıma zor erişebiliyorum. Aradığım parmak uçları kapsama alanına bir giriyor bir çıkıyor. 

Bunu dedim ya uzatıp uzatıp yazarım ben. Hadi selametle


20 Mayıs 2015 Çarşamba

kekik, aşk, ahtapot kolu bir de yoldaki kadınlar _ bozcaada 2015

Çok pisliğim yazmadım. O harika deneyimi yazmadım! Yazamadım 10 gün zevk sefa ve yemek batağındaydım. Burası ayıplı burası sus aman söyleme :)

7 Mayıs 2015 bagajlar yüklendi, bavullar yapıldı. 7 Mayıs gecesi İstanbul acayip bir fırtına altında inim inim inledi. 7 Mayıs gecesi ben dedim ki pardon da ben herhalde iyice delirdim. Bu havada uzun yol hele de gece 2 kadın. Evet biz delirdik.

8 Mayıs Cuma, saat sabaha karşı 3. Teker döner. Döndü. 2 saat uykuyla ben, elimizde tablet bangır bangır müzik. Uyumadan Bozcaada'ya varmak için yola çıktık. 2 Deli Kadın. Tekirdağ'a bir şekilde ulaştığımızda ben önümü görmemekten, karanlıktan ve direksiyonu sıkmaktan ağlamak üzerieim. Bu o kadar kötü değil. Ağlıyorsun geçiyor. Elli adamın tesisinde kahve molası. Bizim yol buddyler bizi geçti. Ah şu erkek şoförler. Ben gene de final destinasyona onlardan saatler önce vardım. Çakaling is ma thing Biiittch!

Ada yoluna girdiğimizde o son 20 kilometre bitmedi, Çanakkale Valiliği'ne sesleniyorum o yol 20 k falan değil! Bir daha ölçün tabela yanlış. Ki ben virajların ustası bir uzun yol şöförüyüm. Hayatım kamyon yazısı.

Vardık biz adaya, ben çiğde, yeşil saçlarım ve elimizde spor çantalarımız. Yarın 10k koşuluyor. Benim bu sene hedefim sadece eğlenmek! Bizim grup da ulaştı. Kahvaltılar, sakızlı kahveler ve evet tabi ki ada kurabiyeleri. Mmmmmmhhh yerim! Yedim içtim. Akşam bol proteinli deniz mahsülleri, bol bol taze ot. Geç olmadan yatağa yarın büyük gün.

Benim sakat diz, düşük koşu kondisyonu ve 0 antrenman ile hedefim 1 saat. Tam bir saat. Saat 14:00 çok eğlenceli 6 kişi kadarız kalanımız nerde? Yok. Starta doğru ilerliyoruz. Sonra müzikler açılıyor, polarlara telefon applerine basılıyor, birimiz çok concon GPS'li janjanlı Garmin'ini ayarlıyor. Birimiz 2. oldu, birimiz 35 birimiz 93 birimiz 95 birimiz de gene süper dereceli.

Pıt pıt pıt geçiyourum Start'ı, çok sıcak. Güneş tepemde beni eritiyor. Dert Değil. Rüzgar esiyor. Aşk için koştuk biz. Rüzgara karıştık AŞK için. Dünyadaki tek önemli şey bu. Her adımımda pembe ayakkabılarımın asfalta her vuruşunda sayıyorum. Her gereken sayıda nefes alıp veriyorum. Kekik kokusu. 5 kilometre bitse kalanı zaten kolay. Tırman. Tırmanıyorum. İçimde antik keçiler var. Kekik kokusu, Deniz tuzu, Ben gene 13 Yaşındayım Pallas Athene'yim. Ben aşkta adalet isteyen mini tanrıçayım. Pıt pıt pıt. Bir yerde nabız 196 10 dakika sürdü. Umrumda değil. ben iyiyim. Biraz başım döndü sıcaktan. işte 5 kilometre  virajların o tepelerin arkasında. Geliyorum.

Döndüm ben. Üzerimdeki atleti çıkartmak istiyorum lojistiği zor. Numara orda ipod ona tutturulmuş. Uğraşmıyorum. Su istasyonundan suları alıp ağzımı çalkalayıp tükürüyorum. Bu arada özür dilerim bi çocuğun üzerine tükürdüm. valla ben öyle bir inan değilim sana denk geldi, sen de gelmeseydin o taraftan bi anda diicem de pardon gene de! Kalan suyu başımdan aşağı döküyorum. Terimin tuzu gözlerimi yakıyor. Su çok iyi geliyor. Rüzgar beni üşütmüyor. Daha da yanıyorum Pıt pıt pıt.

Ada'nın içine kadar geldik. Son sprinti atmayacağım. Aşk aceleye gelmiyor. Etrafımda ayılan bayılan oldu, Jandarma Ambulans topladı insanları leblebi gibi. Aç değilim susadım ama. tam 1 saat. Geçen seneden 4 dakika geç geldim. Umrumda değil. ben çok eğlendim. Geçen sene hırs ile koştum tam bir Lara Croft. Bu sene aşk ile koştum. İnsna ne çok değişiyor be 1 senede. Zaman umrumda değildi aldığım keyif her şeyimdi.














Aşk için koştuk, aşkla koştuk. Hatalarımızı affederek, kekik kokusunu tüketmeyerek ama sindirerek. Satır aralarını okuyorsan sana roman yazdım ben bu bir kaç paragrafta. Sonra şaraba daldım. Yogaya asanaya hayata daldım.

10 Mayıs Pazar. 2 kadın çıtkık yola 3 kadın dönüyoruz. Dans ederek, şarkılar söyleyerek, satır etleri ciğer sarmalar yiyerek. geleneklerimiz oldu artık bizim. Biz mutluyuz.

Bizi mutlu eden her ne ise onu yaptığımız için. Kalbimizi kırmaya kalkana eyvallahımız olmadığı için. Arabayı sağa çekip dans edebildiğimiz için.

Seneye görüşmek üzere... Ama ben eminim Ada beni bu sene gene bekliyor. Gelyorum küçük sokaklarda kaybolmaya. Sahilde yoga yapmaya denizin tuzuna kekik kokusuna otlara balıklara randeu verdim.

Sevgiyle