Sayfalar

6 Ocak 2014 Pazartesi

Tehlike anında yerdeki ışıkları izleyerek acil çıkışları bulabilirsiniz

Cumartesi günü sabah git-akşam gel bir şehir dışı kaçamağım oldu. Hem ziyaret hem ticaret bu deneyim esnasında bir çok yeni şey yaşadım ve hayatıma bir iki yenilik geldi. Öncelikle eski kötü enerjilerden kurtulacak cesareti edindim, ve önüme bir sebep verildi. Ayrıca artık evrenin bana verdiği bazı işaretleri artık gözardı edemeyeceğimi anlayıp zor bir karar verdim. Bana çok iyi gelecek biliyorum yalnız karar aşamasının zor olmasının yanı sıra biliyorum ki önümdeki bir müddet benim için çok da kolay olmayacak. Ayrıca hayatıma başka bir yenilik katmak üzereyim ki bu da 1 günlük seyahatimin asıl amacıydı. Yalnız dönüş yolunda yaşadığım şey verdiğim her iki kararın da ne kadar yerinde olduğunu ve kendime daha iyi bakmam gerektiğini bana anlatan aleni bir işaretti.

Dönüş için biletim biraz geç bir saatteydi, ama sahil kasabası olan destinasyonum gündüz muhteşem olmasına rağmen akşam buzzzz gibi oldu. 11'deki uçak için saat 8 buçukta hava limanına gelip CIP lounge'a kuruldum. Kendime kuru yemişli, ıhlamurlu Türk kahveli bir "break" verdim ve kitabıma gömüldüm. Bekleme, yolculuk gibi anları kendime kaliteli zaman olarak yaratmak benim için bir gereklilikti ki bu konuda çok başarılıyım. Aferim FitnessDelisi'ne.

Uçağa bindik, zaten uçak korkum var, stresliyim. Biliyorum stres benim için iyi bir şey değil ama ne yapiim elimde değil tırsıyorum. Tonlarca ağırlıkta metal bir şeyin içinde 10000 metrede uçuyor olmak beni tedirgin ediyor. Kaldı ki yüksek makina mühendisiyim, Airbusların kanatlarını arkadaşım dizayn ediyor gene de korkuyorum arkadaşım ne yapiim. Bilmek lanetlenmektir der Nietsche; doğru! Nasıl uçtuklarını öğrendim o zaman korkmaya başladım. Mini mini bir veletken en sevdiğim şeydi oysa uçağa binmek.

Tam ayrılıyoruz artık, ben bildiğim duaları ediyorum içimden içimden. Bir adam uçağın arkasından öne doğru yalpalayarak geldi uçuş görevlilerinin yanına. Anlamadık ama önde bir panik havası. Be iyice kafadan kurmaya başladım tabi. Kafamın içinde patlamalı salgın hastalıklı komplo senaryoları dönüyor ne oldu acaba diye. Zaten yusuf yusuf ve kalanıyım. Adamcağızın yan dönmesiyle yüzünün halini gördüm. Gözleri tamamen kapanmış şişmekten, surat kıpkırmızı. Doktor anonsları yaplıyor, bir süre sonra dönen mavi ışıkları ile ambulanslar geldi, kapılar açıldı, uçak yeniden yanaşmış zaten, adamcağızı sedyeyle alıp götürdüler. Bagajını da indirdiler. Biz panikten bitmiş haldeyiz tabi. Ne oldu diye. Sakinleşmek için öğrendiğim ve pratik ettiğim pranayama tekniklerini uygulamaya çalışıyorum. Oturduğum yerde yapabileceğim basit yoga pozlarını deniyorum mini twsitler yapıyorum. Burada bir sene önce başladığım pratiğim için teşekkür ediyorum. Ama olmuyor kabin amirini çağırdım, su istedim panik atağım olduğunu söyledim ve ne olduğunu sordum. Adamcağız (umarım şimdi iyidir, bizlere verilen işaret umarım onun için büyük bir şeye mal olmamıştır) kalp hastasıymış ve yüzü o yüzden o hale gelmiş en son baygındı uçaktan indirilirken.

Suyumu içtim, nefes tekniklerine devam ettim, ama bir yandan da ne kadar uğraşsam da zihnimi boşaltamadım. Çünkü hepimiz oraya belli bir sebepten olayı gitmiştik, ve belli bir sebeple dönüyorduk. Ben hayatıma yeni bir ekleme yapıyorum, yanımızdaki adamlar yeni bir butik otel yaptırıyorlar. Hepimiz ertesi günkü planlarımızı düşünüyoruz. Ama hayat o kadar kısa o kadar ani o kadar sürprizli ki... O adamın da eminim planları vardı, bekleyenleri vardı ve bir anda böyle bir şey yaşadı. Biz korktuk, kendimiz için, onun için, ya bize de olursa diye. Ben bir de bayağı bir ekstra teori üretmişim zaten paranoyanın doruklarındayım. Dedim ki kendime o ben de olabilirdim. Ya da ileride olabilirim. İnsan vücudu çok tuhaf bir sistem, çok değişik bir mekanizma. "GOD FACTOR" her zaman var ama riskleri minimze etmek de bizim elimizde. Vücuduma daha iyi bakmaya karar verdim, ruhuma da. Bir haftadır süren ve beni inanılmaz strese sokan durumu da o anda kapatmaya karar verdim. Bana iyilik getirmeyen şeylerin hayatımda yeri olmamalı, stres sağlığı olumsuz etkiliyor. Nasıl trans-yağ yemiyorsam, nasıl hem ruhumu hem vücudumu devamlı idmana tabi tutuyorsam stresten de uzak kalmalıyım. Orada verdiğim final kararı dönüşte yaşananlarla perçinlendi. Ne olursa olsun ruha bedene iyi davranmalı, kader faktörünün dışında gelebilecek zararlardan korumak için çalışmalıyız.

Tanımıyorum o adamcağızı, hiç de tanışmayacağım muhtemelen. Sayesinde hayatımda büyük bir değişiklik yaptım. Onun yaşadığı deneyim benim için bir işaret oldu. Umarım iyidir, umarım teşekkürüm ona ödül olarak döner. Evren, Tanrı, Kader... her ne ise bizi yöneten bizimle oyunlar oynayan ona iyilik verir.

Bir de bedene iyi bakma; bir insanın yüzünün o hale gelebileceğini asla ama asla tahmin edemezdim. (İtiraf ediyorum adamı bir ara Japon zannettim). Sarsıcı bir deneyim oldu. Ama travmaları olumlu çıktılarla sonlandırmak da benim elimde. Senin de. Bak bakalım evren sana nasıl işaretler veriyor. Kendine ruhuna dahai iyi bakman için...


Sıkıntılar, stres, dert, tasa. Bazılarını yönetemeyiz ama bazılarından zor da olsa uzaklaşabiliriz. Ne kadar zor da olsa kendi iyiliğin için bazen zor kararları vermek seni kurtarır. Deneyimleri takip ederek yaşamını iyileştir, ders al ve gereken kararları vermekten korkma.

Sevgiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder