Sayfalar

26 Şubat 2015 Perşembe

Bugün yaralarım açık açın bakın içine neler var neler!

Yaralarımız bizi bir yerde biz yapar. Ruhen ve bedenen taşıdığımız yaralarımızı savaş meydanından çıkmışçasına sergilemeyi severiz. Biz kim miyiz? Hayat hikayesinden mutluluk duyanlar. O yaraların bizi oluşturduğunu bildiğimiz için, onların bizi daha da değerli hikayelere dönüştürdüğünü bildiğimiz için. Hayır ruhen çökük değilim. Hatta muhteşem gidiyor her şey! O kadar ki yok artık daha da ne kadar olabilir derken daha da üzerine çilek, marakuja falan geliyor. En sevdiğim meyveler yaaa off bi de passion fruit, bi de şeftali üzüm karpuz. Benim hayat döndü mü sana bostana. (dandini dandini dastaaaaanaaa)

Bugün mevzum bedensel yaralar. Alnımda bir iz var 2.5 yaşımdayden salıncaktan uçmuşum demir girmiş :) ne zaman gülsem alnımda bir oyuk kendimi onsuz düşünemiyorum. Sol elimin işaret parmağının kenarı ilk elma soyma denememden kalma biz izle süslü yaşım 6 bir şubat gecesi gene. Bıçak kesiği, o kadar çok kan akmıştı ki kanı izlemekten ona şaşırmaktan acısını hissetmemiştim. Sağ elimin işaret parmağını geçen sene kapıyla Bosu arasına sıkıştırım ordan kalma sıyrık izi var nasıl sıkıştırdıysam deli gibi kanadı izler yaptı falan.
aynen böyle kopardım işte aynnnen böyle 

Görünenleri halettiysek görünmeyenlere gelelim. Burunda kırık, 5 Şubat 1993 Uludağ Ayıyolu'nda kayak kazası, aynı kazada geçirilen beyin sarsıntısı. Sağ ayak yan bağlarında kopuk (tarih veremiyorum o kadar çok koparttım ki, ilk kopuştan sonra seninkiler git başka dokulara yapış olacak iş mi ben de hala azimle kopartmaya devam). Bağlarım da kendim gibi tendomlarım deli, kopuklar yani. Sol diz kapağında 27 Nisan 2014 Bodrum GlobalRun esnasında kıkırdak zedelenmesi sonucu kondramalezzi patella. İşte bak bu son iki arkadaş ile ömür boyu yaşamak durumundayım. Bağlarla barıştık bi nevi ama tabi arada esip gürlüyorlar. Diz yeni. Burun kaynadı, gerçi koku alma duyum çok zayıf parfümleri falan remsen burnuma sokup deniyorum Allah affetsin. Beyin olayını sormayın amaaaan ne olur.

Pazar günü koşacağım 21k şu an hayal bana. Doktor amca dedi ki no no. ben de dedim OK bu sefer valllahi dinleyeceğim (geçen sefer koşma diyecek diye 2 yarış daha koşup öyle gittim de adam çıldırdı, bir ara beni akıl hastanesine kapatacak sandım). Cahillik mi yaptığım? Evet! Yani kızım sen 2 mühendislik diploması sahibi 5 dil bilen 2 tane uluslararası nanopartikel sentezi konusunda makale yayınlamış insansın Science Direct'te falan. Bu ne şimdi. belki 3 yarışı sakat sakat koşmasaydım şu an durum bu kadar vahim olmazdı. (Bilmiyorum ya da olurdu) Ama önemli olan bir yerde bilinçlenmek. Bu bende 33 yaşıma tekabül etti. Bizim sülale kadınlarının minimum 90 sene yaşadığını göz önünde bulundurursak (kırışığımız olmaz, saçımız da az beyazlar - geneti olarak vakayız aynı zamanda sosyolojik olarak falan da vakayız valla manyak insanlar benim sülale) bence 33 iyidir iyi.

4 yaşımdan beri aktif spro yapıyorum (kayak benim ilk aşkımmmmmm) ömrümün nerdeyse yarısını çift lisanslı sporcu olarak geçirdim sonra devlet üniversitesine gittim salak gibi. Yurt dışında okurken spordan para da kazandım, şu anda da hayatımın odağı spor. Her zaman olduğu gibi. Ama ne yapardak yapalım beden işte, sakatlanıyori yaralnıyor bereleniyor bağı kopuyor. Daha geçen hfta lise arkadaşım kayakta bacağını kırdı kız şimdi terminatör bacaklı bir insan olarak dolanıyor biyonik bi şey takmışlar kıza. Sakatlıklarımızla yaşamak onlarla barışmak onları hikayemize katmak gerek işte ben de tam bunu söylüyorum. Ama en çok onlarla yaşamak. Bu arada yavru kuşu kara kuzum eşsiz mementsiz arkadaşım geçmiş olsun seni çok seviyorum.

TOFD için bağış mektuplarımı gönderdim ama koşamayacağım, daha da çok desteğinize ihtiyacım var yani. Siz şimdi yapın bana bu güzelliği bakın bir dahaki yarışta be neler yapıyorum!

Sevgiyle

25 Şubat 2015 Çarşamba

benimle kanat ol, hayat verelim HAYDİİİİİ

Merhaba,

Bir senedir Adım Adım oluşumu altında TOFD yararına koştuğumu hepiniz biliyorsunuz. Bakın birkaç ay önce neler başardık!

Öncelikle çok teşekkürler, Kasım 2014'te bana hayatımın en büyük mutluluklarından birini yaşattınız. Ben koştum, siz bağış yaptınız ve biz bir kişiye akülü tekerlekli sandalye aldık. Bir kişi biz birbirimizi seviyoruz ve destek oluyoruz, yumuşak duyarlı bir kalplerimiz, tertemiz vicdanlarımız ve içinden asla eksik olmayan sevgimiz olduğu için başardık. Bu arada Kasım 2014'te 1.800.000 TL'ye ulaşarak Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir kampanyada bir STK tarafından toplanan en büyük miktardaki bağışı toplayarak rekor kırdık. 36. İstanbul Maratonu'nda 206 akülü tekerlekli sandalye alarak hayat verdik. Bugüne kadar toplam 8.000.000 TL bağış toplayarak, Adım Adım bünyesindeki toplam miktardır, toplam 55.000 bağışçının katkıları ile 1.200 engellinin ve ailelerinin hatalarını değiştirdik. Bu gururu hepimiz yaşıyoruz. Haydi şimdi gene bu coşkuya hep beraber ortak olalım. 1 Mart 2015 Pazar günü Antalya'da ilk yarı maraton deneyimimi, 21 kilometre, yaşayacağım. Bunu sizler, TOFD ve hayatını değiştireceğimiz insanlar için yapacağım. Haydi yüreğini ve sevgini gönder ve beraberce daha büyük gurur yaşayalım. Bizler hareket edebilen şanslı insanlarız, ama unutmayalım hepimiz engelli adayıyız.

Verdiğimiz hayatlardan bir örneği bu link altında izleyebilir, nasıl büyük önemli bir iş, hep beraber başardığımızı görebilirsin.

Bir akülü tekerlekli sandalye 2.400 TL. Az veya çok 10 TL veya 100 TL hiç fark etmez. Haydi bana katıl. Haydi benimle ol, haydi onlara kanat olalım el ayak olalım hayat olalım. Nasıl mı bağış yapacaksın? Çok kolay, aşağıdaki adımları izle yeter. Lütfen bana bilgi ver ki ben de takibini yapabileyim. Tabi ki bağış miktarı aramızda kalacak.

Ben daha da fazla destek olmak istiyorum dersen, benim e-postamı arkadaşların ile paylaşabilir onları da bu muhteşem coşkuya davet edebilirsin, beni çok daha mutlu edersin.

Açıklama: "AA, Koşucu adının baş harfi soyadının 4 harfi, Bağışçı Ad/Soyad"
Örnek: "AA, BKIRC, Senin Adın Senin Soyadın"

Banka: Garanti Bankası, Üstbostancı Şubesi (Şb. Kodu 356)
Alıcı Adı: Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği
Hesap no (TL): 6295793,
IBAN No: TR97 0006 2000 3560 0006 2957 93

Paypal ile ödeme: http://www.adimadim.org/paypal/

Sevgiyle
Beril

22 Şubat 2015 Pazar

Surpriz için teşekkürler :)

Üzerinde dev pudra şekeri yığını olan ağaçlar! Her yer parıl parıl bembeyaz. Bulutların üzerinden giden tahtlar ile daha daha yükseklere çıkıyoruz. Sonra bakıyorum aşağı uzaklar deniz şehirler ama ben çok uzağında her şeyin üzerinde minicik bir kar tanesiyim. Ben o kadar ağırlıksız tüy gibi hafifim ki. Çok çok çok hızlı iniyorum aşağı geri. Masal gibi değil mi? Hayal gibi. İşte bu benim hayatımın en büyük  tutkusu. Merhaba ben kayakçıyım. 30. Yılım bu sene ve daha mutlu olamazdım. 

Özet veriyorum. İlk gün sisler içindeyiz. Önümüz arkamizdan aşağısı yukarısı neresi bilmiyoruz. Dedim ki kızlara haydi derse saatlerce eğitim verdim sesim orada kısildi. Benden hoca olmaz çok bagirdim onlar da tirsti biraz evet. Ama sonunda az önce hep beraber inerken  tepelerden dedim ki sizinle gurur duyuyorum. Sözlerim dinlenmiş kızları paralel kayıyor lar kusaklikaya'dan Mandırada  madenden vız vız iniyorlar. Arkadaş candır. 

Sonra cumartesi günü güneş açtı parıl parıl di ve beeeeennnnnn çooook güzel bir sürpriz ziyaret aldimmmmm. Daha mutlu olabilir miydim? Ben kızlarım ve istanbuldan aramıza sırf ama koskocaman  bir günlüğüne gelen ;) bir boardçu. Efendim. Biz bunlarla pistte bol bol takışır birbirimizle tartışırıź ama kendisi beyefendi gibi beyefendi olduğu için beraber kaydigimiz bir günde ben çok çok çok eğlendim. Okuyorsun biliyorum ben de zaten sana söyledim ;) hafi haftaya ve sonraki hafta devam diyelim.
Bugün ise kayakçı grupla ağlattık pistleri. Efendim gym arkadaşlarımız ile sportmen sportmen ve extra fit insanlar olarak yorulmak nedir bilmeyen   hız delisi bir grup insan olarak tozu dumana kattık yetmedi karları erittik.  Dönüş otobüsünde oturmuş bu postu yazarken yüzüm alev alev yanıyor dev gibi bir gözlük izi ve onun dışında kalan kapkara suratımla otelleri arayıp rezervasyon soruyorum. Çünkü bizim bir planimiz var :)

Bu kısacık tatilde deli gibi spor yaptım deli gibi eğlendim ama deli gibi mutlu oldum en çok.  En mutlu ani paylasamiiciiim kendisi bize kalsın.  Ama şunu anladım hiç bir ağrım sizim bir şeyim olmadı çünkü ben zaten deli gibi fitim.  

Sürprizi yapan boardçu bey ilk sırada sonra da aileme teşekkür (really!) Beni daha ilk okula başlamadan kayaga başlatıp bu deli tutkuyu bana aşılayan ve her zaman devamlılığını sağlayıp beni sporcu yetiştiren aile gibi aile çok mersi ayooollll.

30. Sene muhteşem bir sezon açılışı hatta üstüne çilek inanılmaz güzel bir sürprizle başladı.

Sevgiyle
    

18 Şubat 2015 Çarşamba

30. Yıl hatirasi

4 yaşındaydım.  Beni zorla yuvaya yolladikları seneydi. Yaş 4, boy 1 metre ya var ya yok. Elimde tek parmak eldivenler. Başıma geleceklerini habersiz annemi dinliyorum. Annem dedi ki hadi bakalım uludağ yolcusuyuz. Ya da öyle bir şey.  Lacivert salopetim tek parmaklı eldivenlerim.  Kırmızı berem. Fahri otele bi girdik Tarık Akan! Karşımda iki metre falan ben tabi buyulendim. Kuzen vardı uzaktan, o da benim yaşta bizi verdiler kamil hocanın eline. Kamil hoca bizim bütün ailenin kayak hocası. Yazları trt kameramanı kışları kayak hocası. Lale ağladı yırtındı gitmedi. Ben bi anneme bi hocaya bakıyorum.  Kocaman gözlüklü astronot gibi bi adam. Annem şimdi beni buna mi vericek o havadan giden koltuklara oturup aya mi çıkıcam ne oluuor zaten soğuk kar var ama güneş var koskoca 4 yıllık hayatımda böyle Bi şey görmemişim. Vay Arkadaş dur ben annemin bacağına yapışayım derken hain kadın beni itekleye itekleye verdi hocanın eline. İyi dedim aya gidelim o zaman. Bindik telesiyeje (adını öğrenmem uzun zaman aldı,  tamam 4 yaşında kocaman 1 metre civarı bi kızım okuyorum yazıyorum 4 işlem yapıyorum da fransızca yok anca annemin öğrettiği ingilizce yabancı dilim bi de eğitim durumum yuvadan terk) hoca başladı. Naber minimini? Baktım astronot diil bu ağzı açık Hmm aya gitmiyorum o zaman nereye gidiyorum. Aşağı baktım. Ya hu annemin bacağı iyiydi ya keşke biraz daha yapışsaydım. Başım  döndü.  İyiyim kamil hocam dedim. Hoca anlatıyor bi şeyler de ben peeeh bulutların tepesindeyim madden ve manen tam anlamıyla. Karsapanı  öğrendim o gün 1 saat ders nasıl Geçti bilmiyorum. Kayıyorum kocaman tatlı s'ler yapıyoruz. Sonra gene telsiyej hoca başlıyor yanık yanık bitlisteee beş minare beri gel canım beriiii geeeeel... Sonra duruyor bana dönüyor nasılsın minimini? (Söylemeyi unuttum minimini benim)minimini çok mutlu minimini hayatının dönüm noktasında. Annemin belki de yaptığı en sağlam hareketti beni kamil hocaya iteklemesi. Orada dedim ki benim hayatimin dönüm noktası bu arkadaş. Bunu muhtemelen o zaman söylemedim 4 yaşında bu kavramlara çok hakim diilim tabi. Ama o günü  hatırladıkça mutlu olurum. Kayakların altından çıkan ses o sessizlik kardelen çiçeği ağaçlar dönüşte yediğim sosisli sandviç. Hiç usumedim ben ertesi gun beni örnek verdiler lale de geldi. İki kuzen daha kaymaya başladı ki sülale sülale değil kayakçı ocağı mübarek. Kışın aile yemeği olmaz bayramda seyranda aynı kayak merkezindeysek karsilasilir veya beraber gidilir. Hayir bi de dramaliyiz. Megerse bizim yunaistandaki köyün de yanında kayak merkezi varmış dna sal bi şey herhalde gerçi o zaman da var mıydı sanmıyorum  ama neyse şimdi var işte.  Hepimiz kayariz iyi de kayariz. Aşağı yukarı hepsi mühendis olan devamli dağlara tepelere kayak peşine koşan bir guruh ben bunlara ailem diyorum çok acayip insanlar tanisaniz deli dersiniz muhtemelen. 3 hafta kaldık o sene sonra bi daha bi daha bi daha. 30 yıl oldu (evet 7 martta 34 olucam tehlikenin farkindasiniz di mi yeeyyyy my b'day). Yarın sabah yola çıkıyoruz. Şu anda bu postu telefondan yazıyorum kayak pantolonum giydim kafamda buff bir iii saat önce kayak gözlükleri ile resim çekip whatsapptan yolluyordum. En eğlenceli seyahatlerimi dağlara yaptım ben.  çok harika insanlarla tanıştım. Dayanıklı olmayı öğrendim. Sessizliği takdir etmeyi. Durup bi anda kayakları çıkartıp dağlara bakmayı. Tek kişilik kırık telesiyejle çıkarken 30 metre aşağı bakıp korkmamayi. Hızlı düşünmeyi. Bir kere kafa üstü çakılıp 48 saat boyunca uyumadan beyin kanaması olur mu diye beklerken ölüm korkusunu (yaş 11 kazadan sonra bana ne ya bugün Son gün ben çıkarım piste diyip annemden kaçıp kayaga gittim aksam dönüşte hayatımın azarıni yedim düşündükçe hala tüylerim diken diken olur).  Sakın olmayı.  Dayanıklı olmayı.  Bir sürü seyi öğrendim ben. Kar leopariymis gibi hissetmeyi.  Tahin helvasini pekmeze banip yemeyi. Öğle yemeği yemeden tüm. Gün kaymayı.  Sakatlıkları. Bacak ağrılarını.  Karda tavuk yemeği (çok manyak hikaye). Teleskide şampanya içmeyi.  Yarışmayı.  Ama dayanışmayı. Sorumluluk duygusunu yanindakiyle geberticek kadar kavga da etsen o otele gidene kadar birbirinizden mesul olduğunuzu.  Gece kurt indigini (gene manyak hikaye).  Daha bir sürü bir sürü seyi. Bugün ben bensem annem beni hocaya itekledigi için.  Çünkü benim de hayatta en sevdiğim şey bu arkadaşım ya çok seviyorum. Benim icin insanlar ikiye ayrılıyor kayakçılar ve diğerleri. Bi de boardcular var pisti supurup buz yapiyolar gitsinler bol karda kaysinlar. 

Yarın sabah yolcudur Abbas bağlasan kırar zinciri gene gider modda. Ben yatıyorum bavulum kapıda. Allah herkese böyle bir tutku versin bu mutluluğu herkes yaşasın.  Ya çok duygusalllllll ay yerim kendimi. Belki hatta kar resimleri olur yarın  bu blogda :) neden olmasın :) ben 30. Yılı kutlamaya gidiyorum ki :)))

Sevgiyle

17 Şubat 2015 Salı

Kim korkar yumurtanın sarısından

Ortalama bir yumurtanın içinde 190 - 215 miligram kolestrol ve 6 miligram yağ vardır. Bize deiler ki beslenmenden kolestrolü çıkart ve kolestrol seviyen düşsün. Biz de bunu senelerce yedik. ama aptalız çünkü farkında değiliz. Çünkü vücut çok çok çok daha kompleks bir şey. Sonra çıkıp birisi dedi ki o kadarcık kolestrol de bi şey yapmaz canım dedi (bunu diyen de bilim adamı bilmem ne üniversitesinden) bir de şu var koroner hastalık geçirenler arasında %35'ten fazla oranda olanı düşük kolestrol seviyesine sahip kişilerdi. Buyur burdan yak aman ye yakarak ye!

Zavallı yumurta senelerdir günah keçisi oldu. Keçi yumurtası günahlı bol. Ay yazık ona. Garson kilitledik hep yemeyeceğim ben sarısını o 4 yumurtanın toplamda 5 yumurta var 1 sarı 5 beyaz diyosun. Adam anlamıyor. Bir de bunu 20 kişi ayrı ayrı başka şekilde söyleyince kilitleniyor ortam kaç kere başıma geldi.

Ama bu yumurta acayip bir protein kaynağı. Hatta Almanca protein kelimesi yumrta beyazı olarak geçer o kadar. Pardon da Alman'dan daha mı iyi bileceksin (içimdeki Hildegard gene konuştu).

Kolestrol damar tıkanıklığı yapar burda hepimiz anrtaktız di mi? (gene kurumsal bir sabaha merhaba). O da kötü niyetli diil aslında korumak için damarların iç çeperini orada birikiyor ama çok birikince Clock! tıkandın game over... Felç mi yoksa kalp hastalıkları mı? Şansına artık... Ama bazıları da diyor ki uzun vadede yumrta tüketirsen o zaman kötü kolestrolün düşer. Çünkü yeteri kadar kolestrol almazsan vücut kendisi yapar. Yani bu menem şey san aslında çok lazım. Bir şekilde alacakasın. Bari abartma diyor. Bdenindeki kolestolün 2/3'ünü de karaciğerin yapıyor. (karaciğeriiim vur kadehlere hadi içeliiim içelim her gece - ne içiyoruz - SU).

Asıl sıkıntı zaten doymuş yağlar ve trans yağlaran geliyor. Bunlardan asıl uzak dur. Bir insan evladı günde 300 miligram kolestrol ister. Bu da bir tane yumurta sarısı işte. İçinde yağ asitleri, Omega 3  ve vitaminler de var. Yumurta muhteşem bir şey o ayrı şimdi karıştırma. İnsan gibi yersen yumurta yemeni yönetebilrsen afiyet olsun. Günde 5 yumurta sarısı yiyorsan da ÇÜŞ afedersin (kaydırma beni salon kadını çizgimden zaten lady on the street, beast in the gym olmak bir tuhaf). Yumruta sarısında ayrıca Demir, Potasyum, Folat, A,B,D,E vitaminleri, Biotin ve Choline de var. Google a yaz bak güzel şeyler bunlar sen bilmiyorsun ama vücudun seviyor ve istiyor.

Uzun lafın kısası; yumurta sarısı senin düşmanın değil sadece neyi ne kadar yiyeceğin önemli. Kapiş? Fazlası zarar yani, insan gibi ye şunu.

Sevgiyle


16 Şubat 2015 Pazartesi

Ben oysa sadece koşabilmek istiyorum

Neden koşuyorum? Kendimi iyi hissetmek için. Koşarken ne oluyor? Nabzım yükseliyor, bir çok güzel mutluluk hormonu salgıliyorum ve koşum bittiğinde mutlu hissediyorum. Acaba öyle mi gerçekten? Ben İstanbul'da yaşıyorum. Şehrin tam ortasında. Kış olunca sahilde koşmak zor biraz soğuk rüzgarlı. Ben de ormana gidiyorum. Sabah erkenden, kimseler yokken. Peki ne cesaret? Nereden geliyor bu cesaret? Yurtdışında yaşadığım zamanlarda gece geç saatlerde karanlık ormana gider koşardım. Hatta o saatlerde bir çok insan ya ata binerdi ya jog atardı selamlaşırdık Bir kere bile rahatsız edici bir deneyim yaşamadım. ha bir kere.... Koşumu bitirmiş yoldan karşıya geçerken önümde siya bir araba durdu. Oralı olmadım, bekledi uzaklaştım evime gitmeye çalışırken gene yanıma geldi aynı şey ben evimin kapısına ulaşana kadar 3 kere gerçekleşince polisi aradım. Hemen geldiler. Şansa bak içindekiler Türk çıktı arabanın...

Orman, haftasonu sabahı genelde sessiz sakin ve ıssız olur. Ne güzel değil mi? Değil! Ya birisi çıkar bana saldırırsa? Ya tecavüze uğrarsam, ya öldürülürsem... Bunları düşünmemiş olan bir tek kadın koşucu var mı? Nabzım sadece koşudan yükselmiyor yani, sadece mutluluk hormonu da salgılamıyorum.

genelde o yüzden gruplarla koşuyoruz. Ama ya yalnız olmak istersem? Bazı önlemler okudum onları paylaşmak istedim.

1. nereye gittiğinizi aşağı yukarı ne kadar kalacağınızı birilerine söyleyin. anneye babaya sevgiliye ev arkadaşına kapıcıya birisi bilsin. Nike Asics ve saire uygulamalar ile koşuyu an be an sosyal medyadan paylaşabiliyoruz. Kullanalım bunu.

2. Kulaklıkları çok tıkmayalım kulaklarımıza. Müziksiz koşamam asşında hiç bir şey yapamam. Hele koşarken ayrı zevk müzik. Ama trafik, olası saldırganlar ve saire gibi etkenlere karşı önceden alert olabilmek için algıyı biraz açalım. Biliyorum çok sıkıcı ben de sevmiyorum ama güvende olmak daha önemli değil mi?

3. Cep telefonu... benimki kocaman bir tepsi gibi mübarek bazen almıyorum arabada bırakıyorum. Ama bu yanlış. Sakatlık olur bir şey olur gerek olur. hele de trail koşularda multaka bir cep telefonu şart. Ha çok kocaman ise telefon mesela benim ikinci bir telefonum var kontörlü hat minik ve eski bir şey her yere tıkılabiliyor taytın içine bile. en fazla 150 lira verip böyle dandik bir telefonu yanımıza alabiliriz değil mi?

4. telefonlar için güvenlikli appler olduğunu duydum bir yerlerde. Ama kullanmadım bilmiyorum. App platformunuza bir göz atabilirsiniz.

5. Yanında kimlik kartı (TC kimlik numarası içeren) ve sigorta kartı mesela gibi bir şeyler her zaman olsun. Belki biraz da nakit para. Olmaz olmaz deme tinerci falan çıkarsa verirsin 50 liralık banknotu, dandik telefonu basar gidersin. Ya da bayıldın düştün bir şey oldu kolaylık en azından.

6. Olabildiğince renkli kıyafetler giy. Siyahlar kamuflajlar olmasın fark edilebil!

7. Bilmediğin yola sapma. Başına ne geleceği belli olmaz. Türkiye'desin hatta beteri İstanbul'dasın.

8. Hava koşullarına dikkat et. Orman yolu buzlu olur, çok rüzgar vardır ağaç devrilmiştir bunları takip etmeye çalış. Olmadı ara orman müdürlüğünü sor mesela...

9. en iyisi yanında hep bir arkadaşın olsun en azından, tek başına olmamaya çalış. Ama o da olmuyor ki insan bazen hakikaten beynini detoksifiye etmek istiyor. Pooffff

Benim aklıma daha başka bir şey gelmiyor. Senin geliyorsa bana ilet, yazıya ekleyelim.


Sevgiyle

#sendeanlat

Bundan bir kaç sene önceydi. Bir erkek arkadaşım vardı. Son zamanlarıydı ilişkinin belliydi bitiyorduk. Sol gözümden kist aldırmamdan bir hafta sonra, aşırı kıskançlığı yüzünden tartışırken evimin kapısının önünde sol yanağıma bir tokat attı. Onu mahkemeye vereceğimi söyledim. Blöf yapıyorum zannetti ama işini garantiye almak için de beni tehdit etti. Yüzüme kezzap atmakla! Raporları tehditleri her şeyi prnit edip ofisten fırladığım gibi karakola gittim (biraz zor oldu Tuzla'dan Beşiktaş'a ordan Etiler'e gitmek). Hemen şikayetimi işleme aldılar. Benim telefonumdan polistelr şahsı aradı vepolis olduklarını sorguya gelmesi gerektiğini söylediler. Hala blof yapıyorum zannediyordu polisleri fake algıladı bir dünya küfür kıyamet ve tehdit içinde telefon kapatıldı. O geceyi sorguda geçirmiş. Bir hafta kadar sonra savcılıktan uzaklaştırma kararı çıktı, hatta mahkeme zamanına kadar bir kere daha yenilendi. Bu esnada sosyal medya üzerinen bana ettiği hakaretler de dosyasına eklendi (aynı zamanda uzaklaştıma emrini de bozuyormuş). Hazirandaa görülen duruşma sonucu kadına şiddetten 5 ay hapse mahkum oldu. İlk suçu olduğu için ceza ertelendi. 5 sene içerisinde tekrar ederse bu ceza da gelecek olana eklenecek. O esnada adaletin tecelli etmediğini düşündüm. Ben tüm bu olayların başında kendimi güvenli bir yere atma ihtiyacı ile fitness salonuna kapattım. Arabamı hep otoparkta kameraların karşısına park ettim bir yere oturduüumda hep kamera olsun etrafımda istedim. Yoksa huzursuz oldum. Dışarı çıkmadım, sadece spor yaptım işe gittim gelidm bir de Kanyon işte... İnsan korkuyor çünkü. Ya gene gelirse ya bana vurmaya veya daha kötü bir şey yapmaya kalkarsa.... Bahsettiğim kişi de üniversite mezunu master yapmış ve saire birisi.

Olayın üzerinden yaklaşık 3 sene geçti şimdi. Geçen gün bir arkadaşım denk gelmiş, okeye bile dönmüyor dedi. İşinden gücünden olmuş, e sicilinde kadına şiddet var kolay değil artık bir şeyler yapabilmesi, para pul sosyal çevre uçuş gitmiş, outcast yani... Acımadım bile hatta OH dedim OH çok iyi olmuş. Ben bir insanı geç bir hayvana bile dayakla terbiye vermeyi düşündüğümde bile midem buruluyor. Ben fiziksel darbe ile kontorl altına alınmaya çalışıldım.... Beter olsun dedim OH.Daha da kötü olsun. Çünkü onun bir saniyede yüzüme indirdiği tokatın etkisini ben 8 ayda atlattım.

Bu gün ilk defa anlatıyorum bu hikayeyi açık açık. Çünkü bugün utanmıyorum. Çünkü bu toplumun her kesimindeki kadına oluyor sadece temizliğe gelen yardımcıya değil. Şiddete uğramam benim hatam değildi. Bunu biliyordum. Hepimiz anlatacağız, hiç birimiz susmayacağız. Ve onlar ifşa edildikçe yavaş yavaş temizleneceğiz.


Ben tecavüze uğramadım, bıçaklanıp başıma demir çubukla vurulup öldürülmedim ellerim kesilmedi yakılmadım. Minicik denilebilecek bir tokat bile hayatımı nasıl etkiledi. Kadın olmak zor. Adamla konuşurken göğüslerine bakar kibarlıktan bir şey diyemezsin. Aman toplantının düzenini bozmayayaım. Düzeni bozan benmişim gibi. Yürürken kalçan bacakların vitrindedir adeta herkes bakar çünlü sen malsın metasın öylesine bir nesnesin. Metroda ayakta dururken oturan adamlar seni boylu boyunca süzer. Alışveriş yaparken loyalti kartını unutursun, telefon numaranı sorarlar söylersin bir iki saat sonra alakasız bir adam arar ben yanınızdaydım numarayı duyup kaydettim kahve içelim mi der... Metrobüse binersin 40 yılda bir, iğrenç bir temas hissedersin olmaması gereken yerde. Susarsın. Bize sus dediler çünkü. Çünkü dişi köpek kuyruk sallamazsa erkek köpek hallenmezmiş. Sen kan ter içinde lüx de bir spor salonunda çalışırken allahın aşşağılık pisliği karşına geçip deadliftini izler, kalçana bilmem nerene bakar sonra daha da ileri gidip sen o hareketi yanlış yapıyorsun doğrusu bu diye göstermeye çalışırken ellemeye kalkar. Bağırırsın o anda. Ciyak ciyak bağırırsın. Evlerimize taktırdığımız alarmlar arabalarımızın alarmları nasıl bağırıryorsa daha da yüksek daha da tiz bağırırsın. Yeter çünküa artık. Bu ufak tacizleri bu ufak şiddet hikayelerini görmezden geliğimiz için bu kadınlar hatta küçücük çocuklar tecavüz edilip yakılıp öldürülüyor. Vahşete kurban gidyor. evet bizim suçumuz. Dikti gözlerini göğüslerine mi bakıyır sapık, yüzüm yukarıda beyefendi benimle konuşurken yüzüme bakın diyeceksin. Metroda süzüyor mu seni pardon ne vardı çok dikkatli baktınız diyeceksin. Bağıra bağıra. elledi mi temas mı etti ciyak ciyak bağırıp teşhir edeceksin. Senin suçun değil. Ve kimsenin bunu yapmaya hakkı yok!

Bugün fitness yazmadım bugün insanlık yazmak daha uygun geldi. 20 yaşına bir kız vahşice katledilmiş buz gibi toprağa verilmişken. Sadece bu sapıklar ülkesinde kadın olduğu için öldürülmüşken....

Sevgiyle

12 Şubat 2015 Perşembe

Türbe değil tekke değil

Motivasyon haftası gün 3. Sağlıklı beslendik, etrafımızı temizledik. Bugün de düzenli disiplinli olmayı öğreneiyoruz. yani sen öğreniyorsun ben zaten Alman panzeri gibiyim konu disiplin falan olunca. Ama sen de bir günde öğrenemeyeceksin. Allah seni ıslah etsin.

En çok duyduklarım. Ay yorgunum. So what! kaldır o popoyu ve spor salonuna mı gidicen sahile ormana mı gidicen. Eve gidip dizi izleme, dandik muhabbetler eşliğinde lup lup yeme içme ne olacak. Hem insana enerji geliyor. Ayrı bir havaya giriyor.

Benim sosyal hayatım var her gün gidemem. Senin sosyal hayatını tebrik ederim. Göbeğinin, sarkan kollarının, tık nefesliğinin, pide gibi yayılmış yumuşak kalçanın (ki tuhaf tuhaf sallanıyor), kat kat selülitlerinin, cansız cildinin, parlamayan gözlerinin, yüksek kanser ve kalp hastalıkları riskinin ve diğerlerinin de ayrı arı mı sosyal hayatı var yoksa hep beraber mi takılyorsunuz? Sosyal hayat dediğin de orda dedikodu burda dedikodu. Sanki creme de la creme insanlarla entellektüel alışveriş yapıyor zilliye bak.

Ben üşeniyorum. Haaa orda dur. Hayatını böyle devam ettirmeye kararlı mısın? Yukarıdaki zilliye de söyledim (aynı zilli de olabilirsiniz çok emin olamıyorum) hayatını bu şekilde mi geçireceksin? Yüksek kalp damar hastalığı riski ile. Toksinlerini atmadan, bedeninin hakkını vermeden. Hayatını he aynı noktada bu kabuller ile geçireceksen, o zaman dünkü yazıya dön ve oradaki insanlardan biri eğer şimdi değilsen bile bür süre içinde olacağını gör. Böööööğğğğ kışt o zaman hayatımdan kış kış cinler kış kış yallah cinler yallah cin çık cin çık cin çık.

Ay spor salonuna üye oldum ama 3 kere gittim bir yılda haahhaah.... Salak mısın? Hayır hakikaten salak mısın? Burdan yazmamda sorun yok yüzlerine de söylüyorum zaten. Vallahi yaa salak mısın?

Orda tek başıma ne yapıcam? Pardon da kaç kişi gerekiyor leg press yapmak için. Spor salonları çiftleşme odası değildir. Esra Erol ile izdivaç da değildir. Hammer curl yapmak için 1 kişi gerek o da sen. Sen yoksan kimse yok. Sosyalleşme ihityacını da orada karşılayan insanar mevcut o da zamanla oluyor. Benim şu an çevremin büyük çoğunluğu gym tatlişkolarım. Dışarıdan da insanlarım var ama sporcu herkes. Bizim salonda diilse diğer şubede...

Bu bir hayat şekli. Bu zaman ayrıdığın bir şey değil. Rutinin, kalan şeylere zaman ayır. Arabanı tamire o first date'e yeni restoranı denemeye tatile bilmem neye vakit ayır. Sporundan arta kalan zamanda kapiş?

Demem o ki, şekerim kendini kaldırıp aksiyon almadığın ve bunu sürekli kılmadığın zaman senden bir cacık olmaz. Ancak üzerine döker light yoğurdu öyle sersem sepelek bakarsın. Ağır mı oldu? Tartıya çık da gör ağır ne hafif ne. Bana sinir oldun mu? Hadi o zaman göster bana günümü. O kendini ne sanıyor be ben tutarlı disiplinli bir insanım de bunu kendine kanıtla. beni boşver benim ruhum duymayacak :D

Sevgiyle

10 Şubat 2015 Salı

bebelere balon herkese motivasyon

Seni demotive etmeye kalkışacak bir sürü densiz çıkacaktır ortalıkta dolanacaktır. Ne yapmıyoruz? Paye vermiyoruz. Muhattap olmuyoruz! Motivasyon haftasının bu ikinci gününde devam ugün konumuz etrafında seni mental olarak kırmaya çalışan böcekler.


Eğer sen aa ilk yarı maratnumu koşucam süre önemli değil sadece bitirmeye oynayacağım dediğinde zaten dizin sakat (ulan mal afedersin, ondna zaten süreye oynamıyorum) kendine zarar vericeksin ben böyle şeyleri onaylamam o yüzden başarı da dilemiyorum ama bak saygılı bir insanım açık açık söyledim. Diyen bir gerizekalı odun varda karşında hemen eline bir adet Tipp-Ex al ve o bozayıyı hayatından sil. Senin hayatına giren insan kategorisinde olmaması gerekenlerde. Sen bir şeyi arzuluyorsan ve birisi gelip sana bunu diyorsa bir de saygılı olduğunu iddia edyorsa kaba aygısız terbiyesiz sil onu. Yakınlar dostlar arkadaşlar sevgililer eşler bebeler bebelere baloooaan ay kaptırdım... neyse seni seven insanlar kısaca ne kadar abuk olursa olsun sana inanır, destekler. Kendi ilkelerine aykırı olsa bile yapar bunu. Bu ruh hastalarını dinlemeyin.

Madalya aldın mesela, herkese veriliyor  OK ama sadece tamamlayanlara finish'i öyle böyle geçenlere! Resmini çekip yolladığında aferim mi bekliyorsun gibi bir tepki alıyorsan içinden okkalı bir küfür et, kesmezse bağıra bağıra et, telefonu aç o salağa ve o küfürü haykır. Bir daha da arama sorma at blıklama listesine çıpırdansın. Takdir etmeyi bilmeyn haset, kıskanç uyuz iğrenç tiptir. Sil gitsin.

Ben akşam spora gidiyorum, sabah 6da kalkıp ormana gidip koşucam, yiyemem yarışım var gibi kendi motivasyonun yönünde cümleler sarfettiğinde tutup sana olimpiyatlara mı katılıcaksın kendine zarar vericeksin falan diyorsa o kontrol manyağı manipülatif deliyi hayatındna çıkart ondan hayır gelmez. Bugüne kadarki tecrübelerim hep bu yönde oldu. İnat ettim çıkartmadım sonra başıma bela oldular. Deneyim tabi bak bu satırları yazmak kısmet oldu.

Sen övündüğün şeyleri paylaşmak isterkenkarşındaki bunları küçük hor görüyorsa çok afedersin fuck off ulan diiceksin. Net diyeceksin bunu. İnsan kendi için yaşar, O kim be. Yaptığımın yarısını yapmayı dile o zaman ben sana duymadığım saygıyı duyarım. Bak yap demiyorum dile yeter....
Kendini yoruyorsun boşuna, koştun ne oluyor, ha kafanın üstünde durdun poponu kıracaksın bilmem ne diyorsa birisi o hasettir o kötüdür.

Motivasyon her şeydir bunu unutma. Motivasyon kendine olan inancındır. Motivasyonun doğrultusunda hareket etmen kendine saygındır. Seni kontorl etmek isteyen, senin direncini kırıp sana işkence etmek isteyenlere paye verme. Önce sen sen olmazsan hiç bir şey yok. Sonra herkes....  Dinel sen beni motivasyon her şeydir. Bugün 10 kiloluk barla çalışıp 3 gün yürüyemezsin ama 6 ay sonra o 10 kilo 30 kilo olur eğer kendine inanmaktan asla ama asla vaz geçmezsen!!!! Sadece kendine inan başkalarını boş ver.

Sevgiyle

9 Şubat 2015 Pazartesi

forgive me trainer for I have eaten

Bu hafta canım motivasyon ile başlamak  istiyor. Geçen haftasonu alkol ve pide batağına düşmüş, sabahın 4'ünde ezogein çorbaya pide banmış birisi olarak söylüyorum; diyet önemli. Bütün Cumartesi gecesi boyunca tam iki kadeh sert alkol aldım, ayrıca bir adet shot ve kıymalı pide ile olayı sonlandırdım. Bunu neden yazıyorum? Çünkü hepimiz bazen yoldan çıkarız. Hepimiz bazen böyle minik şeytan tuzaklarına düşeriz. Bir bar çikolata yedim veya bir kocaman pizzayı mideye indirdim diye kendimden nefret edemem. Ancak ha tamam aferim bana afiyet olsun, ama bunu alışkanık haline getirmek yok derim geçerim. Ben kendimi seviyorum,düzenli ve sağlıklı beslenme alışkanlığımı da seviyorum. Bedenimi de seviyorum. V o beden arada Trabzon pidesi istiyor, o ara gecenin 3'ü Asmalımescit civarı yaşanabiliyor. Ne olacak... Yedim gitti. Ama no alışkanlık! Cızzzz.

İnsan benzerini çeker diyorlar ya doğru. Gece boyu gerek halihazırda gym'den tanıdığımız gerekse yeni tanıştığımız herkes ile mevuzlar ortaktı :) Diz sakatlığı, kas ağrısı, snowboard mu kayak mı, haftada kaç gün leg day, kayak kasları için doğru idman nedir? Saçma sapan şeylerle uğraşmaktan en sevdiğim şeyleri ertelemeişim ay bir daha olmasın!

Sonr aben yeni bir şey daha öğrendim Calisthenics. Bununla ilgili detaylı bir post tabi k gelecek Bunu Pazartesi saçmalamasına kurban edemem. Ama vücut ağırlığın ile yaptığın kuvvet egzersizleri,bol esneme ve cardio karışımından oluşan bir idman sistemi. Burada amaç muhteşem; vücudun direncini arttırmak. Yani boş boş bench'te basmak değil, ama mikro ve makro kasları eğitimp bedeni terbiye etmek en zor koşullara hazırlamak, Deli gibi dayanıklılık sahibi olmasını sağlamak. Burada biraz bilgi var ama zaten Google diye bi şey var yazıyorsun çıkıyor. Hatta instagramdan falan bir iki hesabı takip etmeye başladım off deim yaa çok gaza geldim. Akşam maçı seyretmiyorum satıyorum ve gym'e gidiyorum düşün o derece!!! Ama genel olarak baktığımda ben zaten bu disipline yakın çalışıyormuşum. Sadece bir kaç bir şey ekleyip sistematik haline getirsem daha süper olacak gibi.


Sonra irade ne kadar önemli pnu da öğrendim. Paylaşırken nasıl da mutlu oluyor insan ya :) Küçük Bey, hikayeniz ve work our müzkleriniz harika (gecenin körüne kadar liste verdi allah razı olsun benimle uğraşmak zordur, tak tak tak sevdiğim ve beni koşturacak, çalıştıracak, ağırlıkları bana tek tek kaldırtacak listeler yaptı). Dünyada ne şeker insanlar var (kalkan balığı vaadetti bana pardon da kalkan balığı! ben ona değil şeker Strüdel bile derim, Karpat pastası da derim! karışmasın kimse)

Bu hafta motivasyonumuz idmandan çok beslenme olsun mu? Ben bu sabah; bir çay kaşığı bal ile güzöümü açtımi Sabah yogamı yapıp greyrut tekerimi yedim. Hazrılandıktan sonra sütlü yulafımı yiyip evden çıktım. Ara öğünüm sabah badem (çiğ) öğleden sonra yeşil elma. Akşma idman öncesi peynir ve tam tahıl alıcam. Öğlen yemeğini protein ağırlıklı yapıcam. Akşama Insanity üzerine leg day ve karın çlışıyorum. Her gün planlarımı paylaşacağım. Her gün yemek listemi de veriyorum ve dılına çıkmıyorum. Al sana motivasyon anahtarı yaz yediklerini gün boyu app bile var be bunu yapan. Üşenme erteleme vaz geçme!!!

Sevgiyle


6 Şubat 2015 Cuma

DOMS 101

Bir şeyi alışık olmadığı bir şeye tabi tutarsan o şey manyak manyak tepkiler verir. Mesela kansız itin tekine değer verirsen ne yapacağını bilemez gider seni aldatır hem de onlarca kez hem de lise arkadaşlarınla. Arap yağı bol bulunca neresine süreceğini şaşırır diyorlar yesss so correct.

Kaslarına böyle demek istemedim tabi de benim içimde hala minik öfke paketleri kalmış galiba. Onları bir bir atıyorum safra atar gibi. Aman uğraşamiicam başka bir şeyle şu an benim derdim bana yeter. (derdi anlatıcam birazdan sevinen düşmanlarımın yüzlerini görmek isterim nıhahahahah)

Dün dedim ben yeni bir bacak kalça planım programım var. Kendisi biraz ağır, hem program setleri ağır hem de hakikaten yüksek ağırlıkların altına girmem gerekiyor. Dün akşam ilk uygulamamı yaptım. Şöyle söylüyorum, daha soyunma odasına çıkarken bile kaslarımın kemikleirmi sıkıştırdığını hissettim. Amin Amin gördü beni ağılrık alanında naaptın kızım sen kalçana bacaklarına şişmişler dedi (ilk idmanın ortaları bu dediğim henüz sonuç görmeye uzak zamanalr düşün daha başının başında etkiye gel).

E tabi haliyle ben bugn penguenim. O kadar esnedim yaaa o kadar da esnedim (gene allah bu ağrıları başımızdan eksik etmesin). Bu kas ağrıları (DOMS - Delayed Onset Sore Muscle) kaslarının daha sağlıklı daha kuvvetli daha fit olmduğunun göstergesi. Okudum da bunun hala tam mekanizmasını çözebilmiş değiller. Ama genel açıklama olarak laktik asit ve toksik metabolik atıkların atılmasına bağlanıyor. Oluşmasında en etkili taraf esneme germe (açma germe) stretching be of tiki karı demeyesiniz diye ne kastım aay ne derseniz diin :) DOMS idmandan 6-8 saat sonra başlayıp 48 saat içinde doruk noktasına çıkar. (bugnbaşıma gelecekleri düşündükçe tuhaf bir zevk de duymuyor diilim). Yani ben dün gece kasları strese (bayağı strese) tabi tuttum onlar da bana bugün tepki veriyorlar. Al gülüm ver gülüm bi nevi.

Canının acıması ille de kas yaptım anlamına gelmiyor yalnız onu da bi kafaya not et bence babe.

DOMS'um var diye yatmiicam tabi bugn dana gibi. Acıyan kasşarınolabilri ama onları salamura yap demek diil. Daha verimli recovvery için onları hafif bir yürüyüşe veya temiz bir yoga pratiğine çıkartabilirim. Sen beni 1 ay sonra gör peeeh no pain no gain demiş atalarımız.

Sevgiyle 

5 Şubat 2015 Perşembe

Yanmış beyin dumanı

Artık motivasyon mu dersin fitness yazısı mı dersin ne dersin bilmiyorum. Şu anda beyin devrelerim yandı. Bu kız futbol yazıyor (www.golkralicesi.com) bu kız fitness yazıyor yapıyor yaşıyor, bir de çalışıyor. Sosyal hayatımdan bahsetmiyorum bi de o var. Şu an uzuuun toplantılardan çıktım. Çok uzun süren toplantılardan. şehre 50 kilometre olan ofisimden çıkıp eve gitmeme daha 1 saat var. Yapılması gereken organizasyonlar, yazılması gereken raporlar ve saire ve saire var. Sanki baçımın içinde iki tane yastık var, basınç yastığı beynime (ki şu an kendisi denizanası taklidi yapıyor) basınç uygulayıp beeeezz beeez hayattan beeeez diye bağırıyor.

Benim beklediğim tek şey ne? Çıkıp (hallaahııaam noolur trafik olmasın) gym'e atmak kendimi. Normal bir insan eve gidip uyur. Ya da uyuma numarası yapıp film dizi maç izler candy crush oynar falan. Hayır dostum hayır bunlar bize göre değil. Sen ve ben şampiyon, böyle yapmayız. Çünkü biz seninle bundan çooook daha fazlasıyız.

Bugün planm cardio üzerine bacak çalışmak. Yarın akşam beni yoga gecem hayat dursun asanalar aksın. Ama bugün kalça bacak arka kol çalıştırılacak ve tabi ki karın. Açılışı cardio ile yapıyoruz. İsteyen koşar isteyen ip atlar 500 burpees yapar ben oryantale atıyorum kendimi. Önce beynim boşalsın. Sonra bacak kalça. Antrenörümden aldığım uyarı: Eğer çıktığında bacakların pelte gibi olmamışsa sen o idmanın hakkını vermrmişsin demektir. O kalça hissedilmeyecek bu akşam. O bacaklar tutmayacak.

Ağır bir idmanım ve 1 ayım var. Ben yeni yaşıma yeni popo ile gireceğim kendime hediyem bu :) Haftada 2. Noo babe paylaşmam programımı neden mi çünkü o bana özel git kendine öel olanı hocana yazdır. Ördek gibi dolaşma gym'de bilinçli çalış öğren sor merak et.

Yeni kapanış cardiom merdiven. geçen gün 100 kat çıkmışım 20 dakikada evet az ama ben de acemiyim. Acemi merdiven şöförü. Merdiven tuhaf bir şey. O esnada şunu düşündüm, asansör, poşet taşıma ve saireden bezen insanlar bu ağır çalışmaları yapmayıp sonra benim lokmalarımı sayıyorlar. hep söylüyorum öyle olmuyor işte çok kan gözyaşı ter var. Yemin ediyorum o merdiveni çıkarken omuzlrımdan ter aktı. Insanın omzu erler mi y. Öyle bir şey işte. Üst baldırlar yan baldırlar glutelar eşek gibi çalışıyor. Bi de yan yan çıkıyosun ya allah allah nidalarıyla tırmandım. Merdivendne hep uzak durmuşum nedense. Bir daha olmaz söz. Merdiven çık. 100 kat nedir ya nereye tırmandım bugün hedefim onun da züeri hızı biraz daha arttırıp. İnsnaın hedefleri yoksa neden yaşar ki burda. Dünya dönüyo sen dönüyosun ama bi hedef koy boş boş dönme işte.

Dedim benim beynim yandı. Ben rapor yazmaya gidiyorum. Yarın bacak antrenmanımı okuyacaksın. Nasıl yütrüyemediğimi nasıl canımın yandığını. 1 ay sonra wauuww diyeceksin. yazın ise sen pareo gerisinde hicabınla otururken ben kumlarda koşuyor olacağım.

Kal sağlıcakla
Sevgiyle

2 Şubat 2015 Pazartesi

Geldik o malum meseleye

efendim Şubat ayının ilk Pazartesisisisisi ben çok severim şubatı kısa aydır daha kısa sürede maaş alınır, zamlar gelir ne seviyorum parayı hem de en süper kayak ayıdır. Okullar gene açılır ve dağ tepe bize kalır. Bir de hanım kızlarımızın ayyy yaza hazırlanmam gerek ayıdır onlar ne eğlendiriyorlar beniiiiii.

Sıkılaşması gerekiyormuş iki beden incelse yetermiş. Oldu bebeğim hemen sihirli değneğimi alıp geliyorum ben sen dur orda o kurbağaya ver bi french kiss.

Hanımlar size bir iyi bir sürü de kötü haberim var. İyi haber ben çok eğleniyorum. Kötü haberlere gelince; o güzellik salonlarında titreşimli tablalar, su altı basınçlı şeyler, sizi astronot gibi giydirip gaz vermeleri, yosun sürmeleri falan filan bunlar hikaye. Ver o paranın yarısını bana sen çakı gibi yaparım (sertifikam falan yok dost tavsiyesi benimki sneik de hayır ticari faaliyet yok). Bir kötü haber daha; bu yaz için sence de biraz geç kalmadın mı hani Aralık başı falan başlaman gerekiyordu. Sırf pilates yaparak kilo veremezsin. Dünya yüzeyinde hiç bir antrenman yok ki sadece göbeğin gitsin. Daha sayayım mı? O selülitler de öyle gitmeycek onu bil.

Ne yapsan ne yapsan? Bu FitnessDelisi de ne çok biliyo ne ukala ukala konuşuyor di mi? Uyuz şey! Hahah :) Şekerim kendini topla ve sağlıklı olmaya çalış ilk başta buradan başla. Tabi yap pilatesini (gülüyorum) yap ama yanında cardio da yap. Ay ben koşu bandında duramam. Durmuyorsun zaten yavrimu! Durmuyorusn yürüyorsun koşuyorsun.. Koşamammm diyene bir çakarım bir de Milano'da kırdığım kapı çakar. Koşarsın başla 3 -1 intervalle 3 dakika 9 km/h koş, 1 dakika 6 km/h yürü bunu da 35 dakika yap haftada 3 kez en az. Bak iki haftanın sonunda nasıl açılıyorsun. Tam bahar geldiğinde sen de ormanda sahilde ceylan gibi sekebilirsin. Aaa sürpriiiiz kilolar nerede bir de böyle bak.

Selülit, kesinlikle beslenme ve su içme üzerine (alkol almıyoruz). Bol spinning yapıyoruz haftada 2 mesela öneririm, kendi deneyimim.

Yaptığın kuvvet egzersizini cardio ile taçlandırmazsan eğer bi halta yaramaz senin çabaların. Sırf ben demiyorum Harvard School of Public Health diyo. Yani bana inanmadın Harvard be onlara inan yani! Bir de burdan bak surf yap linklerde adamlar güzel güzel anlatmış. Sırf kuvvet olmaz sırf cardio olmaz ikisini birden yapacaksın. Sadece karnımı vermek için 100 mekik çeksem diye bir şey yok. Diyetisyenine git gene ama spor yapmadan hareket etmeden olmaz ki. Nasıl duruyorsunuz anlamıyorum. Yani o dizi çok mu daha önemli senin sağlığından. Atarlandırma beni çok eğlenceli iki yeni whatsapp grubum var her gelen mesaja gülüyorum bozma sinirimi.

Mesela örnek vereyim. Kayak tatili organize ettik ya biz şimdi ben hevesli hevesli yazıyorum devamlı. Bir sevgili erkek arkadaşımız dedi ki o otelde dışarıda jakuzi var yalnız! Allah dedim ben bu yazın favorisi mavi ve pembe bikinilerimi alırım o zaman! Senin gibi ay yaz gelmeden olmaz düstrurunu bırakalı seneler oldu. Çğnkü sağlıklı yaşıyorum vücudum da muhteşem ayyy ahahaha utanmadım. Şu özgüvene gel diye yapıyorum ablacım ben de her şeyi. Herkes kurtulsun herkes kendine güvensin.

Sevgiyle 

1 Şubat 2015 Pazar

Sersemlemiş pazar notları uğultulu tepelerden sevgiyle

Bu haftasonu sersem gibiyim. Ne öfke (kalmadı artık şerefsiz onursuz birinin alçaklığının çok etkisi bende ciğersiz zavallı) ne uyku (deli uyudum hatta sanırım tek yapabildiğim buydu) ne ağır idman (rest days yaptım ben hafif istekli hafif zorunlu). İnsan rüzgara isyan edecek hale gelir mi? Ben geldim.

Şekerim lodos ile ilgili yarı bilimsel yarı mitolojik ve neden bizi sersem ettigine dair bir yazı yazmıştım ben. Hatırlamayan geçen seneki arşive bakabilir :) ama uzun zamandır İstanbul'da böyle lodos görmedik duymadık bilmiyoruz. Ya hu uçabilirim ev çatırdıyor resmen. Hayatımız uğultu tepelere döndü.  Bir sersemlik bir yorgunluk bir acayiplik çünkü basınç mevzu falan aç bak o posta çok güzel yazı o be :)

Benim dev adamımın doğumgünüsü bugün. Deli gibi yedik (az orta pişmiş et yanında patates ve gran masala sos) içtik (2 kadeh kırmızı şarap ) bir sürü kahve. İnanılmaz dedikodu yaptık hızımızı alamadık whatsapp grupları çalışıyor. Hediye aldık, ki en eğlenceli kısımlardan biriydi. Adamı 25 yıldır tanıyorsun her halini biliyorsun hayatın boyunca zaman zaman beraber idman yapmışsın  é tabi basketbol şortu alırsın :) masanın bizim kısmı  sporcu olunca gym Fitness konuşurken bir baktık kayak tatili planları yapmışız olleeyyimmuuu.

Benim o şerefsiz onursuz yaratığa olan öfkeden konuştuk.  Bana dediler ki namaste bacım ya öfke sana yakışmıyor!  Sen bal köpüğü pamuk şekeri yeşil elma yoga asana si gibi insansın.  Sen dediler bana insansın o değil (tanıyanlar da var bunu bi kaç kişi ) iplikler pazarda boy boy renk renk tezgahlarinda yerini aldı bırak gitsin. Sen kelebek ol dediler OH mis. Ben de dedim ki bu hafta ben bir sürü yoga yapar bir sürü yüzer bir sürü dans ederim. Öfkeden çıkıyorum tırtıl gibi ve bir adet kelebek oluyorum morlu yeşilli pembeli kırmızılı mavili namaste namaste uçuyorum :)

Ama ne olur lodos bitsin artık çok sersem oldum. Huyum suyum değişti. 

Sen de güzel dinlen çünkü Şubat bol meyva Çaylı bol elmalı bol tarçınlı kayakçı kitaplık yogalı Fitness li bir ay olacak.

Sevgiyle