Sayfalar

16 Şubat 2015 Pazartesi

Ben oysa sadece koşabilmek istiyorum

Neden koşuyorum? Kendimi iyi hissetmek için. Koşarken ne oluyor? Nabzım yükseliyor, bir çok güzel mutluluk hormonu salgıliyorum ve koşum bittiğinde mutlu hissediyorum. Acaba öyle mi gerçekten? Ben İstanbul'da yaşıyorum. Şehrin tam ortasında. Kış olunca sahilde koşmak zor biraz soğuk rüzgarlı. Ben de ormana gidiyorum. Sabah erkenden, kimseler yokken. Peki ne cesaret? Nereden geliyor bu cesaret? Yurtdışında yaşadığım zamanlarda gece geç saatlerde karanlık ormana gider koşardım. Hatta o saatlerde bir çok insan ya ata binerdi ya jog atardı selamlaşırdık Bir kere bile rahatsız edici bir deneyim yaşamadım. ha bir kere.... Koşumu bitirmiş yoldan karşıya geçerken önümde siya bir araba durdu. Oralı olmadım, bekledi uzaklaştım evime gitmeye çalışırken gene yanıma geldi aynı şey ben evimin kapısına ulaşana kadar 3 kere gerçekleşince polisi aradım. Hemen geldiler. Şansa bak içindekiler Türk çıktı arabanın...

Orman, haftasonu sabahı genelde sessiz sakin ve ıssız olur. Ne güzel değil mi? Değil! Ya birisi çıkar bana saldırırsa? Ya tecavüze uğrarsam, ya öldürülürsem... Bunları düşünmemiş olan bir tek kadın koşucu var mı? Nabzım sadece koşudan yükselmiyor yani, sadece mutluluk hormonu da salgılamıyorum.

genelde o yüzden gruplarla koşuyoruz. Ama ya yalnız olmak istersem? Bazı önlemler okudum onları paylaşmak istedim.

1. nereye gittiğinizi aşağı yukarı ne kadar kalacağınızı birilerine söyleyin. anneye babaya sevgiliye ev arkadaşına kapıcıya birisi bilsin. Nike Asics ve saire uygulamalar ile koşuyu an be an sosyal medyadan paylaşabiliyoruz. Kullanalım bunu.

2. Kulaklıkları çok tıkmayalım kulaklarımıza. Müziksiz koşamam asşında hiç bir şey yapamam. Hele koşarken ayrı zevk müzik. Ama trafik, olası saldırganlar ve saire gibi etkenlere karşı önceden alert olabilmek için algıyı biraz açalım. Biliyorum çok sıkıcı ben de sevmiyorum ama güvende olmak daha önemli değil mi?

3. Cep telefonu... benimki kocaman bir tepsi gibi mübarek bazen almıyorum arabada bırakıyorum. Ama bu yanlış. Sakatlık olur bir şey olur gerek olur. hele de trail koşularda multaka bir cep telefonu şart. Ha çok kocaman ise telefon mesela benim ikinci bir telefonum var kontörlü hat minik ve eski bir şey her yere tıkılabiliyor taytın içine bile. en fazla 150 lira verip böyle dandik bir telefonu yanımıza alabiliriz değil mi?

4. telefonlar için güvenlikli appler olduğunu duydum bir yerlerde. Ama kullanmadım bilmiyorum. App platformunuza bir göz atabilirsiniz.

5. Yanında kimlik kartı (TC kimlik numarası içeren) ve sigorta kartı mesela gibi bir şeyler her zaman olsun. Belki biraz da nakit para. Olmaz olmaz deme tinerci falan çıkarsa verirsin 50 liralık banknotu, dandik telefonu basar gidersin. Ya da bayıldın düştün bir şey oldu kolaylık en azından.

6. Olabildiğince renkli kıyafetler giy. Siyahlar kamuflajlar olmasın fark edilebil!

7. Bilmediğin yola sapma. Başına ne geleceği belli olmaz. Türkiye'desin hatta beteri İstanbul'dasın.

8. Hava koşullarına dikkat et. Orman yolu buzlu olur, çok rüzgar vardır ağaç devrilmiştir bunları takip etmeye çalış. Olmadı ara orman müdürlüğünü sor mesela...

9. en iyisi yanında hep bir arkadaşın olsun en azından, tek başına olmamaya çalış. Ama o da olmuyor ki insan bazen hakikaten beynini detoksifiye etmek istiyor. Pooffff

Benim aklıma daha başka bir şey gelmiyor. Senin geliyorsa bana ilet, yazıya ekleyelim.


Sevgiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder