Sayfalar

30 Aralık 2013 Pazartesi

BOSU bundan ne hayır gelir?

1999 yılında son derece inovatif bir pıtırcık olarak Amerika'da icat edilip piyasaya sürülen bu memeye benzeyen şey, BOSU (Both Sides Up), dünyanın en başarılı fitness ürünlerinden biri olarak hayatımızda. Şahsen ben kendisini ilk gördüğümde hiç sevmemiş, kendisi ile ilk trainingimden sonra günlerce küfür etmiş, yaa off bosu diye bi şey vara memeye benziyor tam bir işkence aleti diyip durmuştum.

Söylentiye göre 2009 yılında bazı araştırmalar yapmışlar Doğu İllinois Üniversitesi'nde ve BOSU ile ve BOSUsuz yapılan egzersizler sonunda aslında bir fark görmemişler. Bilimsel çalışmayı bilmem, ben BOSU ile çok fark gördüm. Önce tabi başka şeyler gördüm. Hatta bir keresinde ışığı gördüm BOSU tepesinde.


Efendim bu sert plastik, yumuşak plastik ve denge toplarından bir de gizli dolgu malzemesinden oluşan arkadaş sana dengede olmanın ne harika bir şey olduğunu gösteriyor. Ayağının altında stabil olmayan bir zemin yaratarak dengede kalma sanatı hakkında seni eğitiyor. Ayıca bununla çok güzel push up çeşitlemeleri yapmayı ben seviyorum. (baktım kaçış yok artık zevk alıyorum). Gerek sağdan sola geçişler olsun kolla, gerek bununla Burpee'lerden bir demet olsun, gerek üstüne yatıp karın çalışiim ki özellikle karın konusunda core kasları güzel çalıştırıyor. Malum dengeyi sağladığımız yer core...

Bununla ilk müşerref oluşumuzdan sonra sevgili hocamız bunu bize bir güzle ters çevirttirdi. Çıktık efendim tepesine oynuyo deli gibi, e ben ilk bir iki yapıştım yere kazıdım kendimi stüdyonun zemininden. Dizler falan oldu oğlan çocuğu gibi ama tutmuş benim sarı damarım. durucam ben bu şeyin üzerinde. Bu mavi şey beni yenemez yenemeeeezzzz diye diye kendimi gazlayıp çıktım buun üsütne. Deep Squat mı dersin, deadliftler mi dersin, artık düzü tersi fark etmiyor. Seviyorum bu mavi şeyin üzerinde çalışmayı. Ben ki düz yolda yürürken yere yapışan kız, şimdi çok daha dengeliyim. Bir de BOSU antremanı sonrası insan daha bir tatmin oluyor.

Kullanım alanı çok geniş olan bu tuhaf şeyi en azından denemeyi herkese bir tavsiye ederim, çünkü hepinize teker teker kastım var :)

Hadi ama ne kadar kötü olabilir ki? Yani ben de düştüm bunun üzerinde çok ama şimdi zevkine ters çevirip, bara 15 kg takıp sırtımda onunla deep squat yapıyorum tepesinde. Oluyor yani. Ayrıca sağ ayağımın yan bağlarını 2 kere kopardığım için ilk yumuşak yüzün üzerinde bastığımda çok tedirgindim Maşallah hiç bir şey olmadı. BOSU ile hiç bir sakatlık henüz yaşamadım. İlk başta cehennemden veya en iyi ihtimalle işkence aletleri üreten bir kaynaktan geldiğine inandığım bu alet, bir gün evde fitness oddası yaparsam ilk alacağım nesnelerden olacak.

Alet dengeyi geliştirmeyi amaçlayan bir hizmet sunuyor bize, kıymetini bilip değerlendirelim derim :) Vücutta denge ruhta denge hayatta denge...


Ben BOSU hakkında neden yazdım bu kadar peki deli miyim? Bir nevi OK ama bir diğer sebebi de benim BOSU ile tanışmamın 1. yıldönümü bugün. Anmak istedim. Bizimki nefretle başlayıp büyük aşka dönen bir ilişki. Seni seviyorum BOSU!!!!

Sevgiyle

29 Aralık 2013 Pazar

Fındık fıstık atabilirsiniz yalnız çiğ olsun

Rejenerasyon safhasi cok mühim.  Antreman sonrası ayrı,  müsabaka sonrasi ayrı.... iyi planlama yapmak gerek.

Diyelim ki cok ağır kuvvet antremanı yaptin çıktın acliktan geberiyosun haliyle.  Gozunun önünden tabak tabak makarnalar steakler ızgarada ne bulursanlar ne gelirse geçiyor.  Kuzu koysan postuyla çiğ çiğ yiyecek haldesin. Mesela şu anda ben öyleyim.  Cok agir full body workout dersinden çıkıp bacak çalışacak kadar cıldırdığım bir idman pazarını geride bırakıyorum.  Vücuttan su eksilmis protein lazim karbonhidrat şart.  Şu anda hissettiğin asla doymayacağın. Bu doğru değil doyacaksın once bunda bir ikna ol ve bedene sacma sapan madddeler sokma. Mesela ketçap şeker deposu iiiyyy mayonez sırf yağ bogghhhkkkk.


Bence ideali izgara tavuk yanina yağsız esmer pilav. Gecenin köründe antreman bittiyse o zaman yeşil elma ve süt :) yağsız sut bence sağlıklı değil o ayrıştırma prosesi esnasında sütün kimyasal yapısını bozan bir sürü seye maruz kaldığını bir çok makalede okudum. Soya sutunu özellikle kadınlara tavsiye etmem keza içinde bulunan bazi proteinler meme kanserini tetikleyebiliyormuş. Normal sütteki yağı kaldırır vücudun merak etme hem yağ da alman gerek hatirlatirim besin piramidi. Eger akşam üzeri bittiyse idman benim tercihim hemen idman sonrası bir avuc karışık çiğ kuruyemiş yem seker hem yag ihtiyacımı gayet güzel karşılıyor.  Saunaydı duştu o badireleri atlattiktan sonra bollllll protein. Kimse kasları da erisin istemez. Vücuttan yağı uzaklaştırmaya çalışıyoruz kaslari değil.  Neymiş? Kaslarımız gözümüzün nuru. Vucda bakilacak. Hem korkma o bodyci ablalar gibi olamazsın steroid iğneleri basmıyorsan eger vücuda.  Yapmiyoruz di mi :) aferim.

Sabah antremanı sonrasi da gene aynı prosedür benim icin geçerli.  Tabi herkesin kendi metabolizmasi kendine güzel. Benimki bu ritimde mutlu.

Sabah kahvaltısı dünyanın en önemli öğünü. Kendisini seviyoruz sayıyoruz atlamıyoruz. Ben bazi sabahlar yulafla harikalar yaratıyorum bazen de iki yumurta ile başlıyorum.  Muhteseeeemmmm



Ara öğünler kolay ama her türlü şeker düşmesi ihtimaline karşı çantada cepte fındık fıstık ÇİĞ OLACAK!!! emrime amade. Mesela şu anda cebimde. Ha bana çiğ findik fıstık atabilirsiniz afiyetle yer teşekkür ederim. Bu demektir ki birileri bütün bu yazdıklarımdan ilham almış.  Yanında bu guzel besini taşımakta :)


Kuru meyveler de muhteşem şeyler ama sadece doğal olduklarından eminsen ve de seker kotana dikkat edersen :)

Sevgiyle...

Sorular ve Cevaplar

2013 değerlendirmesi geliyor bu bir gece kaşınması postudur :)

Kısa bir soru: neden bu kadar çok spor yapıyorsun? Yarışa mı gireceksin?

Yanıt: ben insanım yani devamlı iyileşen, devinen, öğrenen bir organizmayım. Mütemadi sonu gelmeyen bir yarıştayım. En büyük rakibimi her gün onlarca kez görüyorum, her aynaya bakışımda. En büyük destekçim de gene aynı aynadan beni izliyor. Dün olduğum insandan iyi yarın olacağım kişiden aşağıdayım. Hedefim şu anki sınırlarımın ötesinde bir kaç zaman sonraki sınırlarımın ise gerisinde. Kendimi seviyorum ve devamlı iyileşme için çalışıyorum.

Soru: ay bunu hep sporla mı yaptın?

Yanıt: hayir canım ellerimi açtım dua ettim sonra da hamur islerini lüplettim. Peeeh. Spor benim icin yeni değil ki şekerim cift lisanslı amatördüm şimdi de kendim için devam ediyorum. Ama başlamak icin asla geç degil.

Sorunin devamı: ama istediğini yiyosun di miiiii

Yanıt: sen tatlı yemenin peşindesin biliyorum. Küpüne düşene kadar içmenin. .. no no no bebeğim. Evini beğenmezsen yaptırılır yenisi alınır eşyalar eskiyince değişir ama senin aslında bir tane evin var o da vücudun bedenin!!! Ona iyi bakmazsan bu dünyada başka nereye gideceksin? İç organların eskiyince yenilerini alamazsın. Bir dekoratore gidip yeniden döşetemezsin mabedini. Senin gerçek yuvanı bedenjni!!! Ona iyo bakmalısın tek sorumluluğun bu.

Vücuduna iyi bak hırpalama
İyi uyu
Iyi ye
Gül kompliman yap
Sev sevil ve sevindir
Sıkıntıdan uzak dur
Her iş olacağına varır sonunda kendini yorma strese sokma
Gülümse
İyilik yap
Bir Kitabın hep olsun okuduğun
Ruhunu kalbini bedenini temiz tut
Güven (kazık yiyeceksin ama güvenmeye devam et, kazık atan utansın sen utanma)
Yeni arkadaşlar edin
Hep bir hedefin olsun

Dene bak ne oluyor...

Sevgiyle...

P.s: telefonum kocaman ona rağmen telefondan yazmak zormuş ama zor beni durdurabilir mi? ASLA

27 Aralık 2013 Cuma

Orijinalim yaaa beeeennnn

Spor salonuna yazıldın, öz disiplinini de sağladın gidiyorsun güzel bir düzen de tutturdun, yediğine içtiğine, uykuna düzenine dikkat ediyorsun stresten de arındın ama bir bakıyorsun etrafındaki adamlar senden çok şişmişler. Kaslı kaslı böyle off aklın gidiyor. Vücuttaki testestoron diyor ki yandın, bunlar etraftayken senin bu ekosistemde üreme olasılığın eksi 10!!! Beyin çeviriyor: Kızlar sana bakmaz (peh!) Sinsi sinsi yanaşıyorsun bir kaç tanesine bir iki denemeden sonra bir bakıyorsun içlerindesin sen de artık. Sende bir hava bir hava. Çalışma programını onlara göre ayarlıyorsun, yemene içmene onlar gibi dikkat ediyorsun, benziyorsun, onlardan oluyorsun. Sen de onlar gibi şişiyorsun. Çok hoş şimdi bunun doğru yolu var, bir kaç da yanlış yolu var. Yanlış yolu seçenlerin de çok komik hikayeleri var.

1.İlaçlı - Çin Malı - Herküller
Bu türe bayılıyorum, çoğunlukla ofis, gym ve solaryum üçgeninde yaşarlar. en sevdikleri şey hangi protein shake hangi amino asit hangi proteini nasıl yapsak da nasıl etsek de en kimyasal en zaralı halde alıp vücutlarımıza sonradan ceremesini çekeceğimiz işkenceler etsektir. Doğa bunlara yeterli gelmez. Kendi sınırlarını aşmak muhteşem bir şey, hepimiz aynı şeyin peşindeyiz fakat bu tür şike yapar, aldatır. Arkadaşım protein mi istiyorsun git 6 yumurta ye, hindi ye. Kazein diye bir şey tutturmuşsun, nedir biliyor musun sevigli kazeinin senin? Büyükbaş hayvanlarda toynak ve boynuzların uzamasına yarayan protein!!! Şimdi sen bundan neredeyse kilo kilo vücuduna alıyorsun ya!!! Sen ne oluyorsun bu durumda? Bunların ileri safhası eroinman gibi kendilerine doping iğneleri vurmaktan çekinmezler. 7 ölümcül günahtan kibir ve açgözlülük manyağı olan bu tür ortalıkta ıslanmış Gremlin sırtı gibi kasları ile dolanıp kendilerini dünyanın efendisi görür. Efendii efendiii sen o ilaçlar olmayaydı ne halde olacaktın!!!Orjinalim lan beeeenn diye insanda nağra atma isteği uyandırırlar. Tamam beslenme çok mühim gerektiğinde takviye de alacaksın tabi yalnız şekerim sana son bir anatomi sorusu, senin vücudunda aldığın proteinleri parçalayacak enzimler olmayınca aldığın o kadar protein vücut sistemin içinde ne oluyor, nereye gidiyor, ne etki ediyor? Burada termodinamik kurallarını hatırlatır hiç bir şeyin yoktan var vardan yok olamayacağını arz ederim.

2. Sponge Bob Square Pants
Yavrum yazık bunlara. Bunların boyları kısa azimleri kendilerinin 3 katı kadardır. Bazıları ilaç kullanır ama çoğu boy kısalığının verdiği evrimsel hırs ile (7 ölümcül günahtan Sponge Bob'ların payına düşen) Hırs'ın kurbanıdırlar. İnsan olsun koçum şekil bir yere kadar desek de bu kategorideki abiler boyuna değil enine gelişir gelişir gelişir veeee sonunda diktörgene hatta çok elim durumlarda kare bir vücut foruma ulaşır. Yavrum neden yaratık gibi ettin kendini desek de faydasızdır.

3. Tavuk Adam - Bacak Gününü atlayan bir kurbanın dehşet dolu hikayesi
Açık ara favorim. Bunlara bayılıyorum. En orjinal tiptirler. Günahı yoktur sadece saftır. Hmm belki biraz da tembellik... Azimliderler, sıkı çalışırlar, Yalnız sadece üst vücut çalışırlar. Üst taraf gelişir, omuzlar, sırt, kanatlar, göğüs muhteşem, karın da iyi, daha aşağı bir inersin iki adet dal gibi bacak anaaa bildiğin tavuk. Aynaya da mı bakmadın! Hayır tahmin etmedin mi, O iki çırpıcık nasıl taşıyor o kocaman kas kütlesini? Sana kimse de mi söylemedi ki zaten bir kaçarlı gruplar hailnde çalışırsınız çoğunuz tavuk adamdır. Kimin kurbanı oldun? Seni kim bu hale getirdi. Yalnız bazı durumlarda sonuç çok dramatktir. Vücudun iki bölümünün kas ve güç oranını denkleşitrmekte zorlanırlar, hatta bazen çok geç kalmış olurlar. Bir de senin eklemin ne halde be kardeşim yaa bir batırsan yazık canına yazık. Adamın yüzüne de diyemezdin tavuğa benziyorsun abi diye yani kümes hayvanı da olsa kalbi var (ayrı severim tavuk kalbi ve ciğeri kuş üzümü ile birlikte miss gibi protein deposu).

Üç guruba da hatta işini iyi yapanlara da atladıkları bir hatırlatma: Stretching kız işi değildir, her idmandan sonra uzuun uzuuuun güzeeelce esnemek o kasları uzatır daha güzel geliştirir, sakatlığı önler.

Ben kadın olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum bu kaosun içerisinde. Kas oranımı arttırmak için doğal kaynaklardan beslenme, yağlanmayı engellemek için proses edilmiş yağ ve şekerden uzak durmak benim için kafi. Performans gerektiren atraksiyonlarda, mesela uzun koşular, bir kaç gün önceden beslenme düzenimi katılaştırır, müsabaka öncesi ekstra performans amaçlı ve sonrasında hızlı rejenerasyon için belki bir iki protein bar belki bir paket jel dışında no no no kullanmam. Dedim ya ORİJİNALİM LAN BEEENNNN!!!!



Sevgiyle

26 Aralık 2013 Perşembe

Axe erkeğin gücü falan değil yemişler seni

Alçak gönüllü olamıyorum. Her konuda olamıyorum en azından. Dramalı olmamdan kaynaklı zaten beş karış burnum var, bir de kendisi on arşın havada. En azından her zaman değil bazı konularda.

Şekerim senin bir evin var -  yani mutlaka bir yerde yaşıyorsundur herkesin var bir evi, sen bu evin pis, dağınık, kırık dökük, kokan, berbat bir harabe olmasını ister misin? İstemezsin diye tahmin ediyorum. Hani pis pasaklı iğrenç bir mahluk değilsen bakarsın etrafına evine düzenine değil mi? Hah ben de sana bugün bundan bahsedicem...

Doğru bildin bugün konu Gym'de erkek kozmetiği. Vermiş amcam kararı yazılmış janjanlı bir spor salonuna, siyah çoraplarını çekmiş sıkı sıkı beyaz ayakkabıları giymiş baştan bir eksi bir milyon puan yazmış haneye gelmiş bravooooo. O göbek zaten yeteri kadar itiyordu, beyaz ayakkabı siyah çorap ikilisi beni iyice benden aldıııı yıkıl karşımdan ne olur. Normalde beyaz çoraptan nefret ederiz evet, ama salonda, club'de gözünüzü seviim açık renk ayakkabı giyiyorsan ne olur beyaz çorap giy. Dolanma öyle ortalıkta inşaatçı Michael Jackson gibi (rahmet istedi zaar, güzel motivasyon şarkıları vardır).

En başta salonda giydiğin ayakkabı salon ayakkabısı olsun, dışarının pisliğini getirme içeri bak o çok mühim.

Saçlar; ah şekerim ya o jöle o yapaylık o Recep İvediklik genetik mi? Bırak kendi haline sen buraya spor yapmaya gelmediysen, o kadar belli oluyor ki sonra gelip aman efendim kızlar bana yüz vermiyo deme. Vermez tabi çakma player gibi parlıyosun.

Kılık kıyafet: Göbek varsa zaten şansın yok bir kere fit olmayı bekleyeceksin. Hafifi kaslanmaya başlayıp palazlananlar oluyor mesela garibim kanadım var diye dolaşıyo ortalıkta daracık şeyler veya açık açık atletler giymiş. Eh be şekerim göz var izan var, etrafına bir bak bir de senin tavuk kanatlarına bak, KFC'dekiler bile daha doyurucu... Palazlanmaya başlayınca kasları göze sokmuyormuşuz, ha gerçi olunca da sokmayın. Açık saçık kıyafetleriyle Antalya'da dolana Rus kadınlarına benziyorsunuz o tuhaf kas şeylerle.

Epilasyon! Yapın yaptırın neyse parası biz verelim ne olur yaaaa ne oluuurr. Bi etrafına bak be adam, sırım gibi insanlar var, orası dönmüş Elf kasabası'na, sen ne dolanıyorsun kıllı kıllı bak yazarken içim kalktı. Sırttı omuzdu ne biliim göğüstü (hele de teşhirci tadında geziniyorsan) git aldır. Ay iğrenç bi de havuza giriyorsun öyle. Seni toptan perforelemeden sokmamak lazın oraya, keza bone yeterli değil iiğğğkkk.Takdir ettiğim şey mesela, bacaklarını da alanlar var. Aferim onlara. Bakımlı olmak bunu gerektirir.

Sana kim dediyse Axe erkeğin özü sık babo sıkabildiğin kadar, ha git onunla kavga et sen bence, yemiş seni. Hacı yağı gibi bir şey tuhaf tuhaf kokuyor, zaten derin nefesler alman gereken bir yer gym ister cardio yap ister kuvvet iser yoga pilates ister dövüş... Boğma ne kendini ne etrafını bak bir dünya insanız burda yapma etme. Geçen gene sıkmış birisi Axe'ını gelmiş, burnum düştü! Benim heybetli burnum düşüverdi!!! Ben sana git ter bezine botox yaptır demiyorum yaptırma hatta ne sağlıksız şey ama himalaya tuzu olur bebek pudrası olur, olayı dramatikleştirmeyen bir dünya enstürman var git kullan birini yani beni neden varoş kokularla bayıyorsun? Kaldı ki o yoğunlukta çıkıp Tom Ford'un adamın kendisini sürsen kurtarmaz hafif sık şunu madem... Terlemekten korkanın uzak kalacağı bazı yerer vardır; zam zamanı patron odası, gym, hamam sauna, buhar. Buna göre ayarla kendini.

Basket şortu: Ay çok hoş bir nesne kendisi ben çok beğeniyorum.

Fosforlu ayakkabı giyen erkek: Direk tuhaf, uzaylı, ilgi manyağı aslan veya ikizler burcu olduğu tahimn edilmekte bu nedenle fellik fellik uzak durulmakta.

Kozmetikle alakası yok ama madem konu beylerden açıldı, anladım bench'de basarken acayip sesler çıkarmanı, hadi ağırlık altında OK bi yere kadar o kadar sinir bozucu değil, Yalnız karın çalışırken niye tıslarsın arkadaşım, nedir sana rahatsızlık veren de bana çözelim. Stretching yaparken arkamda tıslayan birisi olunca 5 kilo disk ağırlık olsun 10 kg kettleball olsun bir Xena edasıyla sana ilgili nesneleri fırlatmak isteği doğuyor içime.

Gym adamı bakımlıdır keza, mütemadiyen duşunu alır, ter kokmaz, saç baş düzgün de bazen hakikaten bir Atletik Gülbağo erkek gülle takımı sporcusu görüyorum. İşte o zaman dayanamıyorum bakıp bakıp gülüyorum...


Sevgiyle

25 Aralık 2013 Çarşamba

Hava şartları nedeni ile sahalardan uzak

Aylardan Aralık, mevsimlerden Kış, hava durumu güneşliyim pırıl pırıl ama bak nasıl şaşırtıyorum feleğini nıhahaha...

Herkes hasta, herkes telef, herkes sümüklü böcek. Tabi ben de geri kalmadım. Pazartesi günü başlayan sümüklüböceklik akşama doğru halsizlik ve ciğer yanmasına dönünce kendimi son ütücülük günlerine dönen Ebru Gündeş gibi hissettim.

Neden ben!!! Ben neden hasta oldum? Ben ki yediğine içtiğine dünya kadar dikkat eden, saunasını buharını bünyeden eksik etmeyen, "egzersiz" ise alasını yapan ben neden hasta oldum. Çok büyük ihtimalle Gym çıkışı saçlar tam kurumadan eaauuuhh bıktım bu saç kurutma makinesinden dediğim, sesi kafamı şişirdi ay bırakıcam bunu diye söylendiğim ve / veya off bugün kollara çok basmışım tutamayacağım artık bu gürültülü şeyi elimde diyerek aleti fırlatıp attığım için. Açık olmak gerekirse en çok sonuncuyu yapıyorum.

İki gündür Gym'e gidemiyorum. Hayat tatsız, tuzsuz böyle sevimsiz, ben bir asabi. Ama kopmadım tabi. Kopar mıyım ben? Ben ki fitness delisi kopar mıyım hiç! Bir kere kaslarım dinleniyor, ki bu da kas gelişimi için çok önemli. Devamlı çalışan kas surteaine olur, gelişimi sağlıksız olur, hatta gelişmez, zedelenir, sakatlık riski artar. Sonra fitness dediğin sadece Gym'de yapılan bir iş değil. Bunun bir dünya yan etkeni var malzemesi var motivasyonu var tekniği var, bilimsel bir dünya yanı var, özellikle beslenme alanında okunması gereken milyonlarca makale var. Ben de yattığım yerden elimde sıcak içeceğim ve suyum, meyvem, tabletim bunları araştırdım. Bugün kavuşur muyum Gym'ime bilemiyorum. Bir gün daha dinlensem aslında iyi olur, full performans veremeyeceksem, tüm aklımı tüm bedenimi idmana adayamayacaksam o zaman hiç yapmamam daha iyi. Yarın hafif başlayıp skalayı haftasonuna yükseltebilirim.

Motivasyon dediğin ağaçta yetişmiyor, kötü performans sergilersem idmanda o zaman kendi hırsıma yenilir, kendi beden ve ruhumu hırpalarım ki bu da motivasyonuma zarar verir. Buna izin vermemem gerektiğini biliyorum. Bu durumda araştırmalara okumalara devam :) bir gün daha dinlen ve yarın sahalara dön FitnessDelisi üstüne de bir sauna :)


Sevgiyle
Özlediiiimmm Gym'imi özzlediiim  

23 Aralık 2013 Pazartesi

Şu hayatta bir duruşun olacak o da Neutral (Josef Pilates'e saygıyla)

İlk gym'e adım atarsın seni ölçerler biçerler, onun testi bunun testi. Hiç bir şey yetmedi beni bir de zanlı gibi diktiler kareli bir duvarın önüne efendim neymiş postürüme bakacakmış. İçimden diyorum ki senin kalıbına ben laf ediyor muyum, dışımdan kibar kiar gülümsüyorum tabi bir de o zamanalr bıngıl bıngılım ay canım ay parçası. Kıyamam geçmişteki ben'e de bak yazık ona da be :)


Neyse bunlar tabi ki tane fit spor hocası kız beni kareli duvarın önünde dikmişler bakıyorlar. Ben de o kadar bunlaöışım ki o anda Cumartesi sabahı, açım hala ölçüm bilmem ne belasına ne yemek ne su oruçtayım resmen, uykum var, rahatsızım ilk defa gittiğim bir yer... Kızlardan biri sonunda anlamadığım anlayamadığım bir şeyler dedi. Bebeğim Türkçe dışında 3 dili na dilim gibi konuşurum okurum yazarım. Sen ne dedin de ben bu kadar panik oldum. Hayır o dillerden biri Latince değil (o esnada kafaya not yazıldı, Latince öğrenilecek). Benim aklıma kemik erimesinde tut daha beter neler geldi. Meğerse kızcağız Kifoz (kamburluk) ve Lordoz Demiş (yani çukur bel) bir de bunların birleşik olduğu terimi kullandı Kifolordoz. Yani şimdi ben o zamana kadar hayatımda bir manyaklık hissetmiyorum tamam bıngıldak olabilirim ama vücudumun yamuk olacağı hiç aklıma gelmemiş. O an bir ateş bastı kendimi Belle görürken bir anda bir oldum Quasimodo. Fenalık geldi. Neyse kızlar anladı halden, ben de cool'un ya çaktırmamaya çalışıyorum (nereye çaktırmıyosun olmuşsun kıpkırmızı) dediler bunun çaresi var.

O çare lafını duydum ya içimde Niagara Şelaleleri aktı, yalnız ben istiyorum ki hemen olsun, hatta hemen 10 kilo da veriim, hemen ben VS mankeni kıvamına geliyim, postürüm de düzlesin ama hemen olsun hemen hemen hemen. Öyle olmuyor tabi de... İşte.... Umut fakirin light yoğurtlu yulafı... (ekmek no no yeme canım yeme gülüm)


Kendimi hemen ders programının önüne attım Yogaydı Pilatesti hemen güzel bir program yaptım kendime, cardio ve kuvvet antremalarım ile uyumlu olacak şekilde. İlk Pilates dersinde hocayı delirtince, Nötral duruş üzerine bana açıkladı da açıkladı. İşte aydınlanma o esnada başladı bende. Yalnız adamı delirtmeseydim daha iyi olabilirdi, Allah'tan iyi bir kişilik kendisi, hoş gördü :)  Benim gibi şekillerden geliyordur arada ne yapsın.

Pilates nedir? Kısaca Josef Pilates tarafından Alman gazilerinin rehabilitasyonu için icat edilmiş olan bir fizik-tedavi sistemidir. Linkte de Wikipedia güzeeeelce anlatmış zaten. Bu kısa açıklama bile benim Pilates'e güvenmem için yeterli geldi. O zaman haydi nötral duralım!!!

Nötral duruş en çok omurgayı ilgilendirir, bu sayede omurganın 3 kavisi; boyun, orta ve lumbar, güzelce yerleşmiş olurlar ait oldukları yerlere, Her ne yapıyor olursan ol, Nötral Pozisyonda isen omurgan en kuvvetli halindedir. Yani kambur değilsin, göğsün tuhaf durmuyor ve bel çukurun seni yandan bakınca muza benzetebilecekleri bir pozisyonda değil.

Dik dur, omurlarını birbirinin üzerine yerleştir ve pelvik bölgeni yuvarlayarak beline yük binmeyecek konuma getir. Ya da yere yat ve o bel çukurunu yerin de yardımı ile düzlemeye çalış, bak belinden yük gitti. Şekerim hayat yük yük yük. Hem kelime hem de mecazi anlamı ile neden bir de beline vücudunun ekstra yükünü taşıtasın ki??? İnternette sana nasıl nötral pozisyona geleceğine dair bir dünya makale, video var faydalanabilirsin  bak :)

Kıssadan hissesini de vereyim ben mevzunun olay daha net anlaşılacaktır. Efendim benim pek sevgili bir arkadaşım var biraz boylu biraz kaslı bir arkadaş. Kendisi büyük ağırlıklarla çalışan bir GymFreak, yalnız sıkıntı doğru durmadığı için hem çalışırken bazı sakatlıklara davetiye çıkartıyor hem de duruşu ne bileyim şimdi ne desem kavga çıkar gibi geliyo da, kambur ve bele yük bindiren diyim ben neyse. Kendisine bu hafta nötral duruş çalıştırdım, sonuç, hem omuz hem göğüs kasları rahatları, hem de ağır ağır ağırlık çalışmalarında sakatlanma riski azaldı. Ödev bile verdim, hayatını nötral duruşta geçirecek; otururken omuz geride bel düz, yürürken baş dik omurga güzelce yerleşmiş, bek düz. Ağırlık çalışırken de dizler hafifçe kırılacak. Eklem candır, eklemler sakatlanmasın.

Sonuç, kendi deneyimim sonucunda yaptığım Pilates egzersizler, günlük hayatta nötral duruş sergilemem ve Yoga pratikleri, ki omurgayı rahatlatmak için daha iyi başka bir yol düşünemiyorum, sonucunda hem dimdik duruyorum, bu sayede daha sağlıklıyım ve daha iyi görünüyorum. Hem de boyum bu yaşta 2 cm uzadı!!! Omurların arası açıldı, meğerse o kamburluk yamukluk bir de kısaltmış beni!!!

Ülke gündeminde bu kadar omurgasızın uçuştuğu bir dönemde bence dik, sağlıklı ve güçlü omurgalarımızla dolaşmamız çok önemli. Haydi çocuklar Nötral duruşa.


Sevgiyle

Psikolojik antreman

Yılın son haftası başladı. Olleey - hediyeler, kutlamalar, parıltılı şeyler her yerde çok güzel bence. Yılın son haftasının ilk gününün Pazartesi olduğunu tahmin etmek için Ay'a adam yolluyor olmaya gerek yok. O zaman Pazaretsi sendromu olanlar için neeeeee kadaaaar zerrreeee kadaaaar üzülmediğimi söyleyebilirim.

Arkadaşım depresyona girersin onu anlarım, sevgilinden yarılırsın işinden ayrılırsın sendrom yaşarsın, doğum yaparsın bir kayıp yaşarsın anlarım hayatta ciddi (iyi veya kötü) bir travma geçirir sendrom yaşarsın ay çok normal. Fakat sen neden her hafta periyodik olarak yaşanacak bir şey için sendrom yaşıyorsun ki. Yani kendini zorunlu olarak depresif hissetmeye, bile bike ekstra stres yükü taşımaya neden bu kadar gönüllüsün?

Hiç çekemem. Mesela bugün benim için kol, sırt, göğüs günü. Akşam gym'de yapacağım şeyler belli. Biraz hasta gibiyim, bi de sauna yaparım bolll mentollü bitti gitti. Şimdi ben yeni programımın ikinci gününü çalışacağım saunaya gireceğim bir günde neden sendroma gireyim ki.

Benim için hafta içi ile haftasonu arasında psikolojik olarak bir fark yok her gün aşağı yukarı en azından bir iki saatliğine gittiğim yer aynı. Hayatım stabil. Kendimi haftasonu deli Dumrul gibi sokaklara salıp hafta içi ofis ve televizyon karşısındaki kanepeye mahkum etmiyorum. Her gün bir aksiyon her gün bir hareketim var. Dans ediyorum, yogamı yapıyorum, ağırlığımı kaldırıyorum, koşuyorum, kürek çekiyorum ne bileyim yüzüyorum her gün başka bir şekilde hem vücudumu hem ruhumu canlı tutuyorum. E tabi akşam hangi diziyi seyredeyim derken sen de daraldın haklısın. Kalk gym'e git bence. Hatta ara şimdi bir tanesini de üye ol kıyamet kadar gym her yer. Hem bir sürü şekil insan oluyo oralarda onlara da bakar bakar eğlenirsin.

Sevgiyle


Al sana benden yenı yıl hediyesi. Bir Pazartesi de sendrom yaşamadan geçir bak bakalım nasılmış.

20 Aralık 2013 Cuma

Aralık 2013 Koşturan Coşturan FitnessDelisi Listesi

Söz verdiğim gibi bu ayki seçmelerim bunlar bir de uzuuun vazgeçemem ben bunlardan bana ne çok coşuyorum listem var o da gelicek ben size onu da vericem :)

Ben Hintli miyim günlük hayatımda Yoga bana ne yapsın?

Hayır canım sanırım önce cahilisin. Yoga'nın anlamı zaten hayat demek.

Her sene bir milyon söz verir insanlar kendilerine, bu sene bilmem nereye seyahate gidicem, her hafta bir kitap okuyacağım, yeni ev alıcam, kilo vericem, karın kasım olacak, Marslı besliicem falan falan falan. Genelde Şöyle olur, o bilmem nereye seyahat gene Bodrum, Çeşme, Antalya düzleminde kalır yeni bir yer görülmez, senede bir bilemedin iki aşk romanı zar zor bitirilir, kiralar aksar, Marslıyı bırak Beta balığını açlıktan telef eder... İçiniz karardı di mi kilo vericek olanla müstakbel karın kası sahibinin akıbetine girmiyorum o zaman :) Malum fitness blog'u...

Ben geçen sene dedim ki 2013'te spora geri dönüyorum. Dönüşüm muhteşem oldu. Yeni yıl kararlarımdan biri de Yoga yapıcam beeeeen idi. Hatta Yoga hocamız (31.12.2012 Pazartesi günü girdiğim ilk Vinyasa Yoga dersinde) kimin ilk dersi dedi benim dedim harika bir yeni yıl kararı verimiş birisi var kutlarım dedi. Ben utandım falan. Öyle başladı bu iş. Yeni yıl kararı vereceklere selam olsun.

Aman canım ben zayıflamak istiyorum Yoga yağ yakmaz, ya da ben kaslı kocaman bi adam olucam ne yapiim yogayı diyip küçük görürseniz ben de size derim ki; her şeyden önce yoga esneklik kazandırır böylece kaslar daha rahat gelişir, güç ve hız artışı deneyimlenir, kasların dinlenme süresi ve gerginliği kısalır, kasların daha az zorlanır ve incinme riski düşer, eklemlerin sağlamlaşır burkulmazsın kolay kolay, belin daha açık ve sağlam olur, acı ve ağrıya karşı hassaslıklar azalır. Kısaca performans ve sakatlıklara dirençte artış yaşarsın. Ayrıca vücudundaki kas koordinasyonu artacaktır. Bunu da dün akşam yaşadım. Head stand denemesi yaparken gözümüzün nuru Ray Rizzi hocamız yanıma geldi. Ben tabi maymun yavrusu gibi debeleniyorum orada omuzlarım sağlam (onu öğrendim sene içinde), ellerim açık avuçlarımla yeri varamıyorum sağ bacağımı kaldırırken doğru momentumu bulmaya çalışıyorum sol onu takip etsin istiyorum tüm bunları core kaslarım koordine etsin savaşıyorum falan ama heryerim ayrı oynamakta. Baksan bu parçalar aynı vücudun değil dersin. Ray Hoca geldi, cesaret etmemi söyledi sağ bacağımı attım, sol takip etti. Ray orada biliyorum ya düşmeme izin vermez derken baktım onun ufacık denge desteği ile ellerimin üzerinde duruyorum. Bir kaç nefes kaldım da. Sonra bir anda core kaslarımla ayaklarım arasındaki koordinasyonu yitirdim ve indim. İşte Yoga bu yüzden önemli. Vücut içerisinde kasların birbiri ile iletişiminin  önemini (tamam bi de dans ederken ama bu başka Post'un konusu) Yoga pratiği esnasında birebir anlıyorsun.



İşin bir de meditasyon boyutu var. Nedir? efendim Ommm diyip uçmuyoruz bak gene söylüyorum bu doğru değil kim uydurduysa halt etmiş. Gün içerisinde başına gelenleri düşünsene; patronla didiş, sevgilinle didiş, bir dünya dedikodu, iş, güç, dünya kadar aksaklık, trafik trafik.. Ayy yazarken daraldım. Delirmemek için ne yapıyorsun? Muhtemelen şalteri kapatım Muhteşem Süleyman seyrediyorsun... Ben nefesimi düzenliyorum ve kendimin tüm bu karmaşanın bir bir parçası olduğumu kabul ediyor ve fakat her şeyin içinde dinginliği arıyor içime dinginliği yerleştiriyorum. Bunu nefesimle yapıyorum. Bu nefes sonra bana performans antrenmanlarımda ne kadar yardımcı oluyor bir bilsen bir anlasan bebeğim. Haliyle vücudumla beraber ruhum da dinginleşiyor ve gene başa dönecek olursak psikolojik olarak rahatladığım için sakatlık riskimi azaltıp güç ve performansımı arttırıyorum.


Uzun oldu bugün post, biraz da sıktı sanırım seni, o zaman kıssadan hisse ile kapatayım. Tarih Nisan 2012, ben Hannover Messe'ye son dakikada gitmeye karar vermişim. Haliyle direk uçak yok İstanbul'dan Münih'e ordan Hannover'e falan böyle bir bedevi hali mevcut. Bir iş arkadaşım dedi ki sen kalacak yeri düşünme (zaten yok nesini düşüneyim fuar zamanı Hannover'de kalacak yer mümkün değil!!!) ben ayarlarım. Oley dedim bu bir de bürokrat bana mutteşem bir ev falan ayarlar. Şeytan dürttü aktarma esnasında son dakika artık Hannover uçağına gidicem, Münih'ten aradım ben bunu, dedim benim ev nerde ben geliyorum. Kem küm allaaahhh dedim (uçan Sabri gibi bilen bilir) kavga gürültü benim yerim yok neyse ben kadın olmanın gücüyle açtım muslukları bir ayağım uçakta bir ayağım yerde başladım ağlamaya. Bunlar geldiler beni aldılar sonunda Hannover'den bir yer bulmuşlar karanlığın içinde çıkmaz sokakların sonunda ben kurbanlık koyuna dönmüşüm saatlerdir yoldayım böbrek karaciğer umurmda diil uyusam yetecek haldeyim. Bıraktılar beni gittiler. E ben kaldım bi başıma. Yorgunluktan uyuyamazsın ya o kadar yorgunsundur stres yaşamışsındır... Onun dibindeyim ben. Durdum odanın ortasında oturdum yere kısa bir meditasyon yaptım, 8 kere güneşi semaladım ve bol strechingli bir asana serisine başladım. Yarım saat kadar gerindim yavru kedi gibi nefesimle, Savasana esnasında yatağa yatmamla hayatımda uyumadığım uykuyu uyudum. Sabah bir kalktım ben bir Hollywood aman hayır Bollywood yıldızıyım. Eklemler açılmış beden ruh tertemiz pırıl pırıl, nefes akıyo gidiyor. Ne güzel. Artık her strese girdiğimde önce nefesimi düzenlerim bir dönerim içime sonra eğer ortam müsaitse yaparım bir kaç asana ohhhh miss benden güzeli yok.


Sevgiyle


19 Aralık 2013 Perşembe

Önce kendini gazlayacaksın

Spor yaparken değişik "Gazlanma" metotları var, başlarken, çalışırken, ağırlık arttırırken, koşarken, hedef seçerken var oğlu var yani. Kısaca gaz işi bu gaza gelmezsen işin zor. Disiplin falan bir yere kadar. Ben ki Alman terbiyesi almışım disiplinin öz denetimin Allahına sahibim ben zorlandım.


Başlarken: Yeni yıl kararı verdin, spor salonuna yazıldın. Dobişin birisin çok da disiplinli değilsin, nasıl olacak bu iş? Yemeği seviyosun içkin sigaran var, kumarın var ki daha çok içiyorsun bu durumda... Okuduğum bir makaleye göre basit hedeflerle başlamak en garantisi. Kendine 3 tane ders seçeceksin, o derslere hep gideceksin. Psikoloji alanındaki araştırmalara göre insanın bir alışkanlık edinmesi 6 hafta. 6 hafta gittin mi o 3 derse aferim sana şimdi bir ders daha ekle. Önce amaç spor salonuna gidişin devamlılığını sağlamak. Zaten sonra yavaş yavaş diğer etkenlerin de gazına geliyorsun dersler değişiyor, ağırlaşıyor, program çalışlıyor, cardio arttırılıyor ay saunaya giriim dur masaj da yaptıriim. Bana olan oluyor Gym'de yaşamaya başlıyorsun.

Çalışırken: Burada bir çok şey seni gazlayabilir, mesela müzik. Kendine üzerinde taşıyabileceğin bir mp3 player edin. Telefon her zaman fizibıl olmayabiliyor benim gibi Note II sahibiysen hem lojistik olarak zor hem de aaa ağrılığın altına tablet girmiş esprileri arasında kankalarına olimpik barla saldırmamak için kendini yiyorsun içten içe. (Fagositoziz, olumsuz etken kastan gider istemeyiz) Benim pembe iPod shuffle'ım benim bi tanem ona bir şey olursa yaşayamam 50€'luk bir malzeme bu kadar değerli olamaz birisi için. İçinde gaz listem var benim dünyalara değişmem (paylaşıcammmm müzik listemi de vericem onu da vericem)
Müzik tamam sonra yanındaki kız / adam o daha ince o daha kaslı onun oranları daha iyi ASIIIILLLLL sen yenilmezsin şampiyon
Sınırlarını zorlamanın keyfi; bu kalemde biraz psikopat olmak gerekli yani benim ertesi sabah sağım solum ağrımıyorsa ben çalışmamışım diyorum kendime o zaman boş boş dolanmışım ne faydası olmuş. Olmaz!!!

Ağırlık arttırırken: Güçlüsün, kuvvetlisin ve durdurlamazsın. Arka fonda Liz Khalifa'lar TuPac'lar çalıyor Harlem'de hard core bi gym'desin çete kavgasına gidiceksin ona hazırlanıyorsun. Ya yaşayacaksın ya her şey bitecek. İşte pembe tank toplarım, siyak şortlarım mor ayakkabılarım ve pembeli siyahlı şirin eldivenlerim ile bench'te yatarken bunu düşünüyorum ben.... Hayal dünyası. Bu şarkı listemin adı Gym Freak

Koşarken: Koşma şarkılarım var benim Treadmill listesinde. Onlar genelde bana zamanı unutturan şeyler olacak, güçlü kadın şarkısı olacak bir de kafamda onlara karoegrafi uydurabileceğim. Katy Perry'ler Madonna'lar ne bileyim efendim böyle böyle Lady GaGa'lar tuhaf tuhaf bi sürü şey. Mart 2013'te 1 km koşamayan ben yaratık Avrasya 2013'te 15 k koştum bu seneki 4. yarışımdı. Müzik önemli.




Hedef seçerken: Önce 3 kilo verdim, sonra bi 3 daha sonra baktım kilo vermede i yok ben kas yapıcam dedim. E az çok bi şeyler çıktı onun da yolundayım millet gelip gidio oha senin packlerin var ne güzeeel falan diyo. Mesela şimdi tutturdum split yapıcam esnek olucam. Seneye Avrasyayı daha hızlı koşucam. IRON MAN OLUCAM uleeeyynn ki bunun için eklem hazırlamya çalışıyorum şimdi 2014 fırsatı gitti kısmet 2015'e inşallah olucam ama olacak o iş yani. Hedef seçmek tamamen insanın kendi manyaklığına bağlı. Ben bu konuda rahatım hayal gücüm geniş, kafa hafif kırık, deli gibi azimliyim. Bu arada bir iki haftaya split yaparım ben :) koyarım o resmi de buraya!!!



Özet olarak hedeflerin varsa, biraz disiplin biraz gaz biraz GymFreak'lik seni oraya mutlaka götürür. Benim en büyük motivasyonum GymGang'im :) Kikrikim, Brom, Kuşum, Merv'üm core ekip daha tonlarca gym kankam var ki hepsi ile ayrı pratik, hepsi ile ayrı freaklik yapıyoruz :) Ama special thanks to my core GymGang :) Luv ya ulan luv ya bu vesile ile kendilerine selam ederim. Başka postun konusu ama GymGang olarak hep birbirimizin arkasını kollayıp hep destek oluyoruz bu da bize spor manyaklığının hediyesi oldu :)

Sevgiyle

18 Aralık 2013 Çarşamba

Temiz yemek de ne (fındık yağlı ben yemem krizi)

Haliyle belli bir noktadan sonra muhabbet başlıklarının çoğunluğu kas oranı, yağ yakıcılar, egzersiz programları, cardio seansları, yoga - pilates - dans dersleri ve en sevdiğimiz başlık olan BESLENMEye geliyor. E biz sporcu kitle yemek yemiyoruz efendim, besleniyoruz fanilerden farklı olarak. Beslenme kavramının farkı benim için şu; belli saatlerde belli şeyler yenilecek yağ mı yakmak istiyorsun kas mı yapmak istiyorsun yoksaaaa performans mı arttırmak istiyorsun. Benzinli arabaya dizel yakıt koymayacağın gibi doğru beslenerek doğru amaca gitmek çok önemli. Ay ben salata yerimm kilo vericem diyetteyiiimmmm olmuyor şekerim olmuyor öyle veremiyorsun. Sonra bıngıl bıngıl selülitler aşağıda kendi cumhuriyetlerini ilan ediyorlar, pareoydu plaj elbisesiydi bilmem neli etekti uğraşıp duruyorsun sonra.

Günde en az standart 2 litre su içilecek, kahve çay şekersiz ve belli oranda olacak. Sen tutup 1 litre kahve içersen günde bıngıldarsın su tutuyo o!!! E ne yapacaksın? Vücudun bir makina tatlım senin, hal böyleyken sen de bakımı aksatmayacaksın. Metabolizma diyecek ki ha bana yemek geliyor devamlı o zaman yakayım bu yağları gitsin acil durum yok. Olmadı diyetteyim diye kendini aç bırakırsan ağız kokusu, bıngıldak yağların ve serseme dönmüş metabolizman ile zor olur hayat. Ne yapıyoruz 6 öğün bazen 7 veriyoruz metabolizmaya ki kendisi deveye bağlamasın. Deveye bağlamak? Sen yemek vermezsen der ki o bana mama gelmiyor dur ben bu besini yağ olarak tutayım ki acil durumda yerim. Sonra kasların erimesin bir de ay çok fena. Sabah kahvaltın lif ve protein oranı yüksek, ara öğünün meyve veya yoğurt, öğlen yemeği karbonhidrat lif, ikinci ara öğün meyve, yoğurt, çiğ kuruyemiş, akşam yemeği prtein ağırlıklı olacak, bol salata yenebilir ama süslü soslar her zaman düşmandır. Karbonhidrat ve proteini karıştırmıyoruz. Sen rakı ile tekilayı karıştırıyor musun? Bunu da karıştırmayacaksın. Basit.

Yağ meselesi biraz karışık. Yağ alacaksın tabi yoksa vücut enerjiyi nereden bulacak??? Karbonhidratını yağını alacaksın. Tereyağı ve zeytinyağı senin dostun. Proses edilmiş herşey düşmanın. Proses edilmiş şeker olmaz, bünyeyi yorar. O packler kolay çıkmıyor o selülitler hemen erimiyor tatlım. Salata ile beslenemezsin sadece kuzu musun sen? Meyveler... günde en fazla 5 porsiyon OK, meyvenin de şeker içeriği olduğu aklımızdan çıkmayacak. Çiğ kurueymiş muhteşem bir şey hayvansal yağları yakan iyi yağları var biz seviyoruz. Protein, kırmızı et yağlı bizim buralarda tavuklar tuhaf, balığı da abartmayacaksın. Alkolden uzak dıracaksın şeker oluyor o metabolizmaya diğer yaptıklarını saymıyorum bile. Hele gazlı şekerli cola fanta türevi yaverleri aman da aman - tadı unutulacak. Çikolata, ye tabi neden yemeyesin içinde mısır şurubu bulunmayan %75 ve üstü kakao oranına sahip olanından ye çok canın çekerse. Beyaz çikolata çikolata değil bu arada sırf yağ o.

 Bir de aman şu kadar koştum dur kendimi hemen burgerle ödüllendireyim yok. Yemekten ödül olmaz köpek değilim ki ben yuvarlanınca bisküvi vereyim kendime. İlk bir iki zaman zorlansa da insan sonra bir alışıyor bir güzel geliyor o. Her sabah yulafla yarattığım harikaları ben bilirim. Tabi bu mevzu burda bitmez devamı gelir ama bak ne de güzel başlangıç oldu işte... Kafada soru işareti oldu mu tamam o iş :) Sevgiyle...

17 Aralık 2013 Salı

Yeni program demetkir ki yeni kas ağrıları

Program çalışmayı ben seviyorum, benden sorumlu trainer bu konuda ne kadar hemfikir bilemem :) her seferinde kendisine gidip biraz daha sert olsun, daha hard-core olsun diyip durunca, sonunda o da bana erkek programı yazmaya başladı. Dün yeni programımı yazarken bir ara başını elleirnin arasına almış ben ne yapıcam seninle sen nasıl kadınsın dedi durdu. Sonuç iki gün sürecek olan intensiv bol süper-set'li bir program. Kankam (kendisine Bro diye hitap edelim) ilk kez 6 ay önceki programımı gördü ve hiç süper-set yapan kız görmemiştim sen 4 tane üst üste yapıyorsun helal sana kanka demişti. Gurur duydum kendisi tam bir Gym-Freak olmakla beraber süper atletik bekar bir beydir efendim kendisi ile temas kurmak isteyenler benim üzerimden ulaşabilir. Sonuç? Kadınlarda genelde görülen bu aman hocam ben kaslı olmak istemiyorum ben zayıf olmak istyorum isteği... PALAVRAAAAA ne kadar kas oranın artarsa o kadar fazla kalori yakarsın, ağırlığın önemli değil be kadın yağ oranın düşük olacak (yan etkileri kış mevsiminde üşümek olabiliyor şahsen yaşıyorum 30'dan 2'ye düşünce yağ oranı ben de düşmüş yuvarlanan bir karpuz ayılması yaşandı). Zayıf mı olmak stiyorsun bence banal, atletik olmayı hedefleyeceksin, güçlü olacaksın. Tamam ben de Doğu Alman Güllecisi kadınlardan olmayı istemem ama karnıma aynada her bakışımda geçen sene orda olan 3 kat göbeğin yerine sağlam duvar kasları ve enine parçalanmalar görünce çok hoşuma gidiyor. Her kaldırdığım ağırlık benim olumsuz bir parçamı alıp giderken her deadlif her deep squat bana daha temiz bir ben veriyor. Aynada bakınca kendimi seviyorum çünkü bunu ben yaptım. Şimdi yeni prgram ve yeni bir başlangıç. Kendime koyduğum yeni hedefler ve program yaımı esnasında geçen -ama ben Iron Girl'e katılmak istiyorum, - Hayır daha eklemlerin hazır değil tamam kaslısın kondisyonlusun ama eklemlerini hazırlaman gerek tartışması ile akşam kendimi salona atıp yeni süper setlerimi çalışmaya başlamayı bekleyemiyorum. Fit ve atletik ve sağlıklı olun sadece zayıf değil :) Sevgiyle

Atletik Gülbağo

Spor salonlarının değişik bir ekosistmi var. Bir çok acayip türü barındıran bu ekosistemlerde bazı türlerin varlığı olmasa da hayat sonsuza dek mutlu mesut sürebilir. Aklınıza gelen o bir kaç çeşidin içinden en seçmecesi belki de benim Atletik Gülbağo dediğim ama sivil hayatta karşımıza Kezban, Kezo, Fatmazel olarak çıkan tipler. Bunları mesela takma ve / veya kaynak saçlarından tanıyabiliriz. Bu saçlar antreman sonrası yıkanmaz öyle pis pis leş gibi kokunun üzerine parfüm basılmak ve spreylenmek sureti ile "süslenir" ve çıkılır. Bunlar her daim süper makyajlıdır, ne rimeli akar ne kalemi bozulur allıktan bahsetmiyorum bile. Takma tırnakları uzun ve parılparıldır. Halterden dumbell'dan kırılmış tırnaklarıma bakıp utanma hissi uyandırdığı olmuştur. Bunlar genlede koşu bantlarında minnacık posta-pulundan hallice şortları ile görülürler. Hızları 6 km/h'i aşmamakla beraber gram terlemez, terleme belirtisi gördüğü anda hemen koşu bandını terkederler. Bu Atletik Gülbaolar, salondaki iri adamları markaja alır, kıyafet ve aksesuar değerine göre yanaşmaya çalışırlar. Bunların göğüsleri tür olarak kocaman olmakla beraber özellikle gözümüze göz
ümüze meme dayayabilecekleri hareketleri tercih ederler. Spor salonu onun için adeta bir dest-i izdivaç programıdır. Atletik Gülbağo buradan zengin bir kısmete kapılanıp mutlu mesut yaşamayı planlamaktadır. Atletik Gülbağo saçını yıkamadığı duşta yarım saat kalır, soyunma odasının ortasına havlu serip yere oturur ayaklarını ponzalar, clube ait deodorantı çantasına atıp gitmekten çekinmez. Falan filan. Her türlü kezoluğun yanında yaptığı çingenelikler de insanı çileden çıkartır. Ben çileden çıkmayı şu anda reddediyorum. Böyle değişikler alsında eğlenceli olmalı di mi? Akşamki idmanımı düşünüp sakinleşiyorum, Atletik Gülbağo'yu düşünmüyorum.

12 Aralık 2013 Perşembe

Yoga ısıtır mı?

Kar yağıyor, yollar trafikten delirtecek kadar tıkalı, akşama da belli buz kesecek her taraf. Bu bahane olabilir mi? Sanmıyorum... Bundan bir kaç ay önce bir arkadaıma bir sen de yogaya gel bak ne güzel kafamın üzerinde durunca ben mutlu oluyorum sınırlarımın ötesine geçtikçe seviniyoum, kendimi çok iyi hissediyorum dyince. Ooooommm diyip uçuyorsun da oh ne güzel demiş, benimle bir güzel dalga geçmşti. Bugün 4. yoga dersi olacak. Şu anda kadar Vinyasa, Dinamik vinyasa ve Hatha denedi, en çok Hatha Yoga'yı sevdi (sanırım Yoga Hocasını çok sevdiği için), ikinci tercihi Vinyasa (onu da hocadan dolayı beğendi, gerçi kadının bacağını kırıyordu ama o başka bir post'un hikayesi olabilir). 4. derse girecek ve inanılmaz hevesli, bir kişiye daha bulaştırdım Yoga aşkını sevinçliyim ben. Bugün şehir merkezinden 60 km uzakta bulunan ofisimden çıkıp başıın üzerinde durmak için Yoga sınıfına gideceğim evet. Esneyeceğim, dengede duracağım, zorlayacağım, 50 dakika başka hiç bir şey düşünmeyeceğim, en sonunda kendim hakkında minik de olsa yeni bir şeyler öğrenmiş olacağım, sınırlarımı bir milim bile olsa aşmış olacağım. Aşağı yukarı bir sene önce pratiğime başladım (bu da başka bir post'un konusu) ve dersler esnasında yaşadıklarım temelde değişmedi. Hep öğrendim, hep ilerledim, hep bir milim de bin metre de olsa kednimi aştım. Bazen ağladım, bazen güldüm. Ama bende yeni bir tutku oluştu ve mutlu oldum, çünkü aslında herşeyin tüm amacı bu. Mutlu olun, sizi ne mutlu ediyorsa onu yapın, ısınmak istiyorsanız da evet yoga ısıtır, bence bir deneyin :) Sevgiyle