Sayfalar

30 Nisan 2014 Çarşamba

Ekle beni

Sanırım psikolojik eklem ağrısı çekiyorum. Etrafımdaki herkesin dizleri ağrıyo aman ben eksik kalmiim. Ben bir seneye yakın sarışın gezmiş insanım mahalle baskısı beni etkiler!

Koşan insanların eklemlerinde sıkıntı olması normal; bilek (benim zaten sakat), diz, kalça, omurga ve ayak büyük başparmaklarında (burda gene araya giricem benim sanırım ayak orta parmağım ağrıyo hala, yani neden ki). Gerçi olay, sen kendine ne kadar iyi bakarsan bak eklemleri ne kadar parlatırsan parlat osteoartesis ailenin sana güzel bir mirası olabilir. Bende böyle bir durum bildiğim kadarı ile söz konusu değil. Bi de bizim ailenin kadınları yaşlanmayan, ölmeyen bi cins. 85 yaşında kadının saçında bir beyaz olmaz mı, 60 yaşındaki kadında bir kaz ayağı ne bileyim bir gram selülit olmaz mı? Buyrun benim genetik mirasım.

Uzun mesafe koşucularının koşu yüzünden eklemlerine daha fazla zara vermediğine dair bir şeyler okudum. Hatta uzun mesafe koşu eklemlerimiz için iyi bile olabilirmiş (Allahım ne olur Lotoyu çıkartmıyosun bana bari eklemlerim iyi olsun beee)

Amaçsız resim 

Bir kere kilona dikkat, obez olup hem bir dünya ölümcül hastalık riski taşımıyoruz, hem çirkin olmuyoruz (slim is beautiful sorry), hem de eklemlere 100000 kilo bindirmiyoruz. Sen zaten 2399 kiloysan her inişte o ekleme kaç ton yük biniyor farkında mısın?

Bol bol idman, eklemleri doğru şekilde stimüle edince onlar da yola geliyorlar (tabi doğru kiloyla) Genetik olarak sağlamsan (yuppii benim mübadil genlerim) iyi de idman yapıyorsan (like beast BEAST I SAY) her yol sağlıklı eklem.

Çok bombeli çok sert zemin no no. Hmmm bunu yokuşla başlayan yokuşla biten yarış parkuru yapan arkadaşlara söylemek lazım. Bir de mesela her turda sola doğru döndün di mi, cool down da sağa doğru dönerek geri koş parkuru, Her tarafındaki eklemlere eşit gelmeye çalışsın yük.

Doğru ayakkabı! Malzem mühüm yavru kuş. Rengi markası şekli şemali için alma o ayakkabıyı. Kendime yeni ayakkabı bakıyorum alim oldum ayakkabı blog'u okurken. 50 seferdir deniyorum daha karar veremedim. Yumuşak iniş sağlayan destekli patiler giymek lazım. Öyle bir pati olacak ki yumuşak iniş yapacaksıni o iniş esnasında kasların şoku emecek ve eklemleri manyaklaştırmayacaksın. Arada yalın ayak yürümek de bu kasların gelişmesine destek, ne biliim yalın ayak yürü arada hatta yiyosa yalın ayak idman yapın diyen makale var bilemedim.

adım! Adım Adım. Dakika başına 180 vuruş (her patiye 80) elit koşucuların dakika başı vuruşu 180 üzeri. Bende durum şu sayamıyorum. Aklım şarkıya takılıyor, bi şey görüyorum ona takılıyorum bir anda hayal kurmaya başlıyorum böyle kafamı yaşıyorum (ne demekse kafasını yaşamak).

Şunu uygalayacak olan insan var ya bana cennetten çıkmadır, en sadık dostu olurum, çok severim öyle bir severim ki aklı durur bir daha hayatta sırtı yere gelmez Ayak masajı candır hayattır 
Kuvvet idmanını atlama, kaslarını güçlendir. Kas gücü inanılmaz mühim. Bacakların kuvveti çok çok mühim, öyle bir hissediyosun ki. Mesela yokuş aşağı inerken.

Bir de nerene ineceksini topuğa mı ortaya mı? Nereye o iniş nereye Kule!

Güzel ısın, sonunda da güzel esne. Açma germe olmadan olmaz metrelerce uzunlukta açma germe yazdım bak o kadar mühim.  Yoga yap deli gibi, ben acayip yapıyorum mesela. Dengeler statik duruşlar esnemeler. Herşey eklemlerim için. Ayrıca Yoga nefes teknikleri ile öyle bir hayatta kalıyorsun ki aklın şaşar. Uzun mesafe koşudan 2 saat önce falan (ben son sferinde bir gün önce yaptım ama gene iyi geldi zaten körük gibi ciğerim var en minnak yerlerine kadar Oksijen yollayabilecek kadar açtım) 20 dakika yarım saat meditasyon ile karışık nefes tekniği. Bak bi dene bir ritüel oluştur. Hem ayrıca ritüellerin başarıyı arttırdığı söyleniyor. Motivasyon is a Bitch.

Çok adı geçti bir eklem resminin gideri vardı dayanamadım

Eklemlerde bi acayiplik hissedersen bas doktora git üşenme erteleme vazgeçme aman diim. Bir gün idman kaçırırısın belki doktora gidince ama o senin 3 ay sahalardan uzak kalmanı engeller kapiş? (benim omzu sakat diye doktora gitmekten korkan ama sonunda her şeyi yap diyen doktor buldu diye giden arkadaşım var ya kızın omzu hala tuhaf çıkuyo sanırım arada çok emin diiliz)

Vücudunu dinleyeceksin arkadaşım. Tepkileri değerlendireceksin varsa bir sakatık, hemen önlem hemen doktor hemen artık fizik tedavi mi ne lazım o. Atlet adam bedeninin her hücresi ne diyor bilir.

Eklemleri iyi besle. Besinlerini hesplarken (ben besin hesabımı haftalık yapıyorum) eklemlerin için faydalı şeyleri de mutlaka ama mutlaka ekle. Artık vahşi somon mu yersin badem mi orman meyvesi mi yoksa ne b-onu ben bilmem listeleri yazdık :)

Şimdi kaslar iyi, eklemler mutlu Bu FitnessDelisi 2014 bitmeden bir yarı maraton koşacak - doğru organizasyonu arıyorum bulurum inşallah :) itirazı olan gitsin yatsın.

Var mı başka derdin? Yok tamam dağılalım.

Sevgiyle


29 Nisan 2014 Salı

Kalp Kalppp Kaaallllppppppppppp

Beni ciddiye aldığınızı biliyorum, kaç kişi okuyor bu bolg u görüyorum çünkü :) (teşekkürler yavru kuşlarım) ayrıca beni tanıyanlar gelip yanıma soru soruyo istek konu veriyo falan. Ki sevdiğim mevzudur. Bu aralar odağım koşmak. Malum - Lara Croft gibi giyinip koşuyorum devamlı oraya buraya :) Cumartesi günü Run4Fun'dan Çarşılı bir arkadaş benimle bayağı dalga geçti ama ben parkuru bile görmeden o 15'i mental olarak bir koşmuştum. Çocuğa ben şu anda mental olarak koşuyorum dediğimde böyle bir bu deli benim karaciğerimi de çıkartıp protein ihtiyacı giderir mi acaba diye bir baktı. Ama sonra sevdi beni, zaten beni sevmeyen ölsün.



Koşarken mental odaklı olmak çok çok çoook önemli evet. (Bu konuda bir çift sözüm var ama ağzımı açmıyorum şu anda ben kürsüye de çıkardım ammmaaa.... neyssse) Benim olayım ise HR! Bir korku var böyle kalp krizi geçirir miyim acaba diye (pederi ordan yitirince herlade Freudien bir çekince yaşıyorum). Gözüm devamlı Polarımda....

İşte ben böyle oluyorum la la laaaa
Egzersiz esnasında ciğerlerin ve kalbin alınan Oksijen'den en verimli şekilde faydalandığı ritim THR (target / Training Heart Rate) olarak addedilmiş, şekerim. Olayın ana şeysi yaş diyorlar da benim yaşımı bu aralar kim duyduysa bana atma lan attmaaa diyo bir de küfür yiyorum. Ayrıca cinsiyet kadın), fiziksel kondisyon (yarış günü Lara Croft - Normalde Supergril) ve idman geçmişi de (psikopat staaayylaaaa) olayda önemli. Maximum HR'imi hesaplayınca 186 çıkıyor, gerçi buna Cardiac Stress Test yaptırmak gerek, ama ben mühendis kafası tabi herşeyi hesaplayabileceğimi sanıyorum en kısa zamanda zaten bir Check up yaptrımam gerek bu kadar spora bu kadar koşmaya - gerçi bende körük gibi ciğer var ama olsun. Profesyonel sporcuların bile pat pat gidebildiği bu dünyada şu an deli gibi içini kararttım.

Ideal Kapl hızını Karvonen Metdou ile hesaplıyor benim FitnessCadısı (Sevgi Hocam saygılar şekerim), formül bu THR = ((HRmax − HRrest) × % intensity) + HRrest Şimdi tutup kendi hesabımı yapmayacağım yaşım çıkar daha küfür yiyemem. Ama şunu söyleyeyim, o aralığı çok aşmamaya çalışıyordum, ta ki Pazar günü uzun süre 184 nabız ile koşana kadar. Sanırım koştukça açılıyorum. Yaşla falan çok alakası olmayabilir, gerçi benim kafa kağıdı yaşımla vücut yaşım arasında 10 fark var! Ayrıca kafa yaşım 2.5, hala Barbie bebek alan bi SuperGirl! Ama kalp atışı önemli. Kalbini ne attırıyor bir düşün bir sor. Hayatta cevap vermem ölsem söylemem şu anda netim.

Şunu kırabilen insan var be yazıklar olsun, öp geçsin hemen kazara bile kırsan shereffless
Bir sırrım da 10 mu koşucam kafada 12, 15 mi olacak kafada 17 o +2 veriyorum ki daha yüksek performans segileyeyim. Hep annemin suçu. Beni yetiştirirken hep bir havuç, notun yüksek olsun iftahar al, yok üniveriste yok master derken kadın beni yarış atına çevirdi, şimdi neden koşmak için memleketi arşınlıyorsun diyo. Bak bak bak. Türkiye ne ki, bizim Milano maratonu planımız var, hem koşu hem alışveriş (salak diilim markaları burdan alıp %100 vergi vericem saygılar)


Nasıl basmalı? Ben genelde topuklarıma iniyorum, ama bu yanlış, FitnessDelisi'nin her yaptığını yapma. Çünkü sonra topuğuma indiğimi farkedip orta ayağa doğru iniyorum sonra gene kafaya başka şeyler geliyor - ooof off bazıları da hiiç gitmiyoorr heeeyyyyaaatttttt - gene topuğa dönüyorum falan. Bu hafta koşu idmanımda orta ayağa inmeye odaklanmam gerek yavrum. Araştırmalara göre topuğa inince sakatlanma riski yüksek çünkü vücut daha bir sarsılıyormuş. Zaten trauma uzun koşu yazık be :/

Ne giymeli? Bilmiyorum yalın ayak koşmak performansı arttırır mı? ben şahsen Nike Free 5.0 ile koşuyorum mor mor :) çok rahat ediyorum. New Balance'larımla sadece fitness yapıyorum. Her an bir alacalı Asics Jel çakabilirim. Kendimden korkuyorum, bu çakış yarın da olabilir. Air Max ile koşamam mesela ben yan bağlarımı 2 kere koparınca yüksek ayakkabı ile koşamam. Doktoruma kalırsa zaten koşmiim ben hatta yürümiim uçayım süzüleyim ben.



Derler ki en iyi 20'lerinde koşarsın. Külliyen yalan her yarışta gördüğüm bir altın beyler serisi var. Maratoncu bunlar kanımca, sekiyorlar adamlar ama muhtemelen torununun torununu falan seviyo. Sor anlatsın Abdülhamit'i falan. Ben finish i geçtğimde bu kankalar keyfi safhasında oluyor o derece.

Koşu sonrası pis boğazlığımı da halledersem bence büyük yol almış olucam. Dönercileri wafflecıları cafeleri restaurantları kuruttum Gene! Utanmadan. Millet de soruyo nerene gidiyo diye. Bilmiyorum :( ama çok acıkıyorum. Tabi ki bu attığım son adım olmayacak, ama ilerlemek için minnak minnak bebek adımlarıyla gidiyorum. Allahım ben yakında bir kürsüye çıkmazsam kendimi de keserim ama! Amin!!!

Sevgiyle





28 Nisan 2014 Pazartesi

Bodrum'a gidip gece hayatı yüzü göremeyenler var bu hayatta

26 Nisan Cumartesi sabahh 05:45: Mesaj; 'Günaydıııınnnnn' bununla başladık. BUnun Cuma akşamı da var ama ona biz kendimiz gülelim artık, siz bunlara gülün. 10 dakika içinde İstanbul'un yarısını katedip gelen SquatDelisi, bir madalyayı hakederken, bizi cehennemin dibindeki havalimanı Sabiha Gökçen Hanımefendi'ye götürecek olan şöforümüzün gelmemesi ayrı bir coşku kaynağı oldubkendisini kırmızı kartla oyundan ihraç ettik. Uçak 8'de, orda olmamız gereken saat 7 o zaman atlar kendimiz gideriz (dönüşte pis patladı bana bu). Şehir - S. Gökçen arası mesafeyi 20 dakikada katederek de ikinci madalyayı ben hakettim.

Uçakta yanıma Alman bir kadının düşmesi ve bizim 1,5 saat dedikodu yapmamız, gene uyuyamamam, uçağın tam inecekken pisti pas geçip gene yükselip dönmeye başlaması - benden 15 sene gitti yemin ediyorum ömrüm eridi bitti falan bunların hepsi hikaye. Asıl şahane olan benim Global Run'ın o eŞŞŞŞŞek gibi yokuşlu parkurunu 1:26:48 ile genelde 34., klasmanımda 11. bitirmiş olmam. Öncesi? Gene saya saya yedim diyemeyeceğim ne yazık ki! Aslında yesem hayat farklı olurdu. Fakat organizasyon hafifi dandikus'tu - gelecek sene hayatta MonteNegro'ya falan gitmem bunlarla, ha bir Bodrum daha belki yaparım ama Montanegro yok Barcelona falan bu dandikuslukla değil şekerim. Bir etkinliğin ilk defa organize ediliyor olması da bahane değil. Kendisi yapmıyor nihayetinde organizasyon şirketine outsource ediyor. Ayrcıca yanında Anternamn Yap var! be arkadaşım hiç mi spor etkinliği gömrediniz. İnsanlar bir teknede 3 saat aç bırakılmaz Hele ki bunlar ertesi gün koşacak atletlerse, hele ki koşmak için ordan burdan gelmiş olanlarsa bunu yapmayacaksın no no no. Ayroca hayatımda ilk defa Red Bull'suz bir organizasyon gördüm (Tamam Avrasya'da da yoktu ama onu hadi anlayabiliyorum - hem onlar olayı elma dilimleri ile kompanse etmeye çalışmışlardı). Koşu organize ediyorsan bir RedBull bir PowerRade bir Burn sponsorun olacak NOKTA!. Ayrıca genel olarak sponsor fakiriydi. zeytinyağı üreticisi vardı baklava ile besledi bizi bak onu da gene her yarışta görmek isterim. Su sıkıntısı çekmedik Allah için - bir Salamon Trail Run değildi şükür damla su olmadan bizi koşturacak. Tshirtler çok berbattı yalnız. Kumaşı ayrı tasarımı ayrı berbattı, favori t-shirt'üm Geyik Koşusu sonra Nike Run İstanbul! Çıta yüksek örnekler muhteşem, kafanıza göre iş yapmayın!

Organizasyon hakkında iyi bir şeyyyy, elma ikramı güzeldi (gerçi yetmedi), poğaça da fena değildi (tercihim mesela al yanına activia'yı bir de yulaf markasını onu ver - yağlı poğaça tarvam iiçindeki bedenlere artçı yaşattı bebeğim, zaten yağ giren organizam değil), sonuçların heen açıklanmasına 10 points! Sertifikalar vs de güzel aferim.

Yarış esnasından bir not: Bu kızlar nereye koşuyor gene göremedim, çoooook gerilerde kalmışlardı :(

Parkur muhteşemdi, bu güne kadar koştuğum parkurlardan farklı olarak yokuşla (ki uzun dik ve döne döne bi şey) başlayıp yokuşla bitiyordu. Yan her 1, 4,5, 6, 9.5, 10, 13,5 ta (mesafeleri atmadım tam da exact sayılar olmayabilir) yokuş vardı bugüne kadar geliştirdiğim ve uyguladığım tüm koşu stratejileri yalan oldu. Bu da şu demek, daha çok dayanıklılık, daha iyi kondisyon, daha sürprizlere açık olmam gerek. Çalışmam gerek :) evet polyanna yuttum. (recvery'de herşeyi yedim o kızı da yemiş olabilirim)

Asabını sinirini bozan bir şey varsa, çık koş, geçyor Benim kafamı kurcalayan zirzpo zirzop şeyler vardı. O yokuşu gördüm e derdim kaldı ne tasam. Net söylüyorum şu anda baki kalan sadece başarım. O yüzden yazar burda dilini çıkartıyor.

Yerel halk'ın tepisi harikaydı. Hayatlarında spor yapmadıklarını (otele girdik, resepsiyon yetkilisi oo hoşgeldiniz, koşuya mı ah be Türkiye'nin en spor yapamayan yerine geldiniz diyerek bizi karşıladı - adamın aklı almadı sabahın köründe iki İstanbullu kız ellerinde spor çantaları ile böyle saçma bi neden için Bodrum'a gelimiş). Esnaf elinde çayı ile bizi izledi, ilk tur onlar için ilginçtik, ikinci turda bir komik gelmeye başladık belliydi yüzlerden, üçüncü turda bunlar hala mı koşturuyo bakışı vardı bariz alay ettiler, ama onlar eğlendi biz eğlendik.

envanter:
İçilen rakılar 1 büyük 1 küçük
Biralar : Sayamadım
(Alkol tüketimini sağlayan Çarşı grubu mensubu arkadaşlara ayrı teşekkürler bize gene soda bize hep su)
Kurulan koşu grubu: 1 (Run4Fun tamamen delilerden oluşan inofficial bir gruptur hatta whatsapp grubudur)
Atılan kahkahalar: Milyonnn milllyonnnnn
Geçirilen ölüm korkusu: uçakta her an ben
Sakatlık: SquatDelisi hemen sahalara dön, senin dizin benim dizim :( Kalp kalp kalp
Çekilen fotoğraflar: yüzlerce







25 Nisan 2014 Cuma

Ağlayan süperkahramanben ve TOFD bağış bilgileri - BENİ AĞLATIN!!!!

Çoook iddialıyım. Ben bir süper kahramanım, süper güçlerim var.



Tanıdığım bir kaç kişinin daha var. Yani ben tek değilim ve çok şanslıyım benim gibi üj bej adet daha etrafımda olması harika bir avantaj.

Mesela bakınız tandemim. Beraber dünyayı kurtarıyoruz! Sen dalga geçtiğimi san (ve hayır delirmedim, delirsem bile yeni bir şey değil neden şaşırıyosun ki). Bir kere ayak bileklerimizde minik kanatlar var. Ya da Genç Oryantalcilerin elebaşısı :) (Dün akşam salonun içindekilerden gelen tepki ne bağırıydunuz be kızılderili gibi? oldu)

Sizin anlayacağınız melek bu! Yalnız bunun bile aldatıldığı bir dünyada bize neler ederler sorusuna ayrı bir yerde ağlayacağım.
Kemiklerimin içinde ilik yok da tuhaf bir titanyum alaşım var sanki. En zor anda bile en bittiğim, mental fiziksel en çöktüğüm en üzüldüğüm en bayılacak gibi olduğum anda bile beni dimdik ayakta tutuyo. Ama bir yandan da iskeletim kuşlarınki gibi sanki. Hafif, ağırlığım yok. Uçabilirim, tek elle kaldırılabilirim gibi, ama değil :)
herkesin yapmaya kokrtuğunu üşendiğini, yapabileceğine inanmadığını yapıyorum, bıldırcın kemiği değil yani içimdeki.

Küçükken Barbie olmak isterdim. Sonunda oldum da Barbie değilmiş benim olayım. Ben Supergirl müşüm :p  Barbie fazla soft. Hem benim de bir Kriptonyte im var. Hayatta söylemem ne olduğunu :p ama var işte. Değişken hem böyle şeyler öfklendim mi mesela Allah!!! Zeus'un kızı Hera'nın baş belası bir Pallas Athene çıkıyor ki benden. O muhteşem Truva Savaşı'nı yeniden yeniden yaşatırım. Çok egzotik. Neyse geçtim bunu da... Mevzu ağlatıyo diye gelemiyorum saçççmalayıp duruyorum



Yapılmayanı yapabilme kabiliyeti. Egosuzluk. Bırakmama, kaybedeceğini bile bile yapışma. Azim. Yüzleşme, kabul. Güç. Zayıflık, zayıfken bile başkaldırabilme. Adalet. Kuvvet. Enerji. Hiçbiri değil. Süper kahraman dediğin ilham verir. Netim. Belki uçamıyoruz, belki bakışla çeliği ikiye bölemiyoruz ki bence bu iyi gözümden yeşil ışınlar çıkıp metal falan kesse iflah olmazdım ben kendimi biliyorum. İlham vermek muteşem bir şey ama. Beni yenilmez yapan sanırım bu. Off terapist koltuğunda oturuyomuş gibi oldum da neden elin çakma Freud'una laf anlatiim şimdi bazı şeyler susunca kabul etmesi daha kolay (ene açık verdim - yüzüm kızardı burda)... İyice saçmalamış olabilirim, ki unutma beni bu yüzden seviyosun yapılmayanı yapıyorum.



Efendim neden duyguslaa bağladım, şundan dolayı: Pazar günü koşamayanlar için koşuyorum ben. Fund raising amaçlı yaptığım mail çağrılarına da yanıtlar geldi. Onlar benden ilham aldılar iyilik yaptılar şimdi ben daha da hızlı koşarım. (son idman kilometre başına 5.5 dakika) Uçarım ben uçarım. Gözlerim doldu çorbada tuz zerrem oldu, vesile oldum fena coşkuluyum. Bir tekerlekli sandalye 2400 lira. Biraz daha uğraşsak olur bence... Ben hayallerimi yaşıyorum bu günlerde, onların da hayalleri var. Senin için hayal olmayan, günlük normal şeyler, düşünmediğin, umursamadığın onun yerine sevgiline banka hesabına, patronuna, annene, kardeşine sendne zayıf kıza, kaslı oğlana dayandırdığın şeyler. Oysa öbür tarafta çok daha basit şeyler var, güneşin altında olabilmek gibi... Gidemez belki şu anda, yürüyemiyor, ama 2400 lira yaa nedir yani. 5 lira olsun 10 lira olsun, önemli değil, hadi gel elinden tutup götüremesek de onların da kanatları biz olalım.

benim paylaştığım mail aşağıda. Gönlünden kopan olursa ne sevinirim ne sevinirim. Ama benim sevincim onlarınkinin yanında solda da sıfır kalır. Hadi beni biraz daha ağlatın :)

Sevgili dostlarım,

Farkına vardım ki mutlu olmanın en önemli yolu şükretmektir. Bugün yürüyebiliyorsam buna şükrediyorum. Bugün koşabiliyorsam buna şükrediyorum.Bu şükretmenin bir yolu da yürüyemeyenlere yardımcı olmak. Bunun için bir yandan çok keyif aldığım aktiviteyi daha anlamlı kılmanın bir yolunu buldum. Katıldığım yarışları ADIMADIM oluşumu (www.adimadim.org) şemsiyesi altında koşarak Türkiye Omurilik Felçliler Derneğine (TOFD) yardım etmeye çalışıyorum. Kuruluşundan bu yana 800 ADIMADIM koşucusu 14.500 bağışçıya ulaştı ve 2.150.000 bin TL bağış toplandı, ve bu sayede 900 engellinin ve tabii ailesinin hayatı değişti. 27 Nİsan Pazar günü ADIM ADIM grubuna dahil olarak, Bodrum’da’ düzenlenen Global Run Bodrum koşusuna katılarak, 15km koşacağım. Amacım yürüyemeyen, koşamayan ve maddi imkanı kısıtlı olan arkadaşlarımıza tanesi 2,400 TL olan birer akülü sandalye alarak onların da harekete geçebilmesine yardımcı olmak.Eğer bu kişilere destek olmak istiyorsanız sizlerden ricam şimdi 5 dakikanızı ayırarak aşağıdaki hesap numarasına gönlünüzden geçen miktarda bir bağışta bulunmanız. TOFD Dernek statüsünde olduğu için şirket adına yapacağınız bağışlar vergiden düşülebilecektir.

Açıklamayı aşağıdaki gibi yapabilirseniz takibi daha kolay olur ve kaç sandalye aldığımızı daha kolay izleyebiliriz.
AÇIKLAMA: ”AA, Koşucu adının Baş Harfi_Soyadının 4 harfi, Bağışçı Ad/SOYAD”
ÖRNEK: “AA,BKIRC, SeninAdın SeninSoyadın”
Banka: Garanti Bankası, Üstbostancı Şubesi (Şb. Kodu 356)
Alıcı Adı: Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği
Hesap no (TL): 6297744 , IBAN No: TR91 0006 2000 3560 0006 2977 44

Paypal ile ödeme
http://www.tofd.org.tr/tr/index.php?/tofd/icerik-detay/adim-adim
 
Bakalım bu sene kaç sandalye alabileceğiz?
Bankaya gönderdiğiniz miktarı bana e-maille bildirebilirseniz ben de takip edebilirim.Bana göndereceğiniz bu mail’de adınızın ve bağışınızın açıklanmasını istemediğinizi belirtirseniz bu bilgi kesinlikle benim tarafımdan açıklanmayacaktır.

Hepinize neşeli ve daha da önemlisi sağlıklı günler dilerim.
Sevgilerimle,










24 Nisan 2014 Perşembe

Bugünkü yazının sonunda test var. Kendine güvenmeyen okumasın!

Şu hayatta istedim mi olmayacak şey yok. (tabi bir yerden sonra kader kısmet) bu konuda kendime güvenirim. Bana sen şeytanın içine girsen zavallıyı kurtarmak için papayı çağırmamız gerekir diyen arkadaşım var (pis yılan arkadaş falan değil yılan!). Ama genelde vallahi kuzu gibiyim.

Bu aralar daha çok sersem gibiyim. Pazar akşamından beri protein yüklemesi yapıyorum. Ödem falan kalmadı. Vücut temizlendi. Bu akşam olsun allahım ne olur bu akşam olsun, dün millete lokum verirken yiyemedim, minik bir pug gibi kokladım lokumları :( reva mı bu. Biliyorum ki yediğim her lokum her pirinç tanesi Pazar günü bana eksi performans olarak geri dönecek. Bu sefer Avrasya'daki gibi bitirmeye oynamıyorum. Avrsaya'daki derecemden iyi olmasına oynuyorum. En tehlikeli rakibimle, kendimle yarışıyorum. Allah akıl fikir versin.

Lokumları koklarken ben (temsili)
Bir haftadır protein yüklediğime göre, yağı da daha çok süt ve süt ürünlerinden aldığıma göre lifler hakkında konuşmak için harika bir gün! (Dün harikaydı tatildi dün çocuklar gibi şendim!, bugün ofisteyim şimdi yazık bana). Lif diyince akla yenebilen ve yenemeyen geliyor normalde. Gerçi biz yenemeyen life fiber (FAAYBBIIR) diyoruz sanki daha havalı gibi ama aynı şey. Gerçi lifler başka şekilde de kategori edilebilir, suda çözünen çözünmeyen diye de ama o klasifikasyon eskilerde kaldı hafif. Bir de odağımız suda çözünmesi değil, yenilebilmesi (yeminle açım - karnım değil gözüm aç perişanım ver iki metre kebabı sabahın bu saatinde gömerim acımam öyle, bir tabak feraye ile bırakmam Casita'yı yerim. Göz açlığı çok fena bi şey be iyi ki benim zaaf sırf gyemeğe karşı ve geçici bir süre, allah karekter gözü aç zavallılara acısın...)



Yenilebilen lifler hem bitkilerden hem de hayvanlardan elde edilebiliyor (çitin mesela böcek kabuğu, böcek dedim tiksindin bi hayrola, istakoz! al bu da böcek naaber önyargısını yediğimin). Bir de insan yapısı fonksiyonel olan lifler var, bunları da supplement lerimizde bol miktarda buluyoruz.


Lif neden?
Kolestrolünü düşürüyor. TYüksek kolestrol ve sebep olduğu ölümcüle giden belalardan konuşmayalım, bak taze kahve yaptım, yarın karb dayayabilicem, dün çok güzel bir gün geçirdim, haftasonu Bodrum'dayım Squat Delisi ile falan keyfim harika bozma şunu. Ama kilolu insan görünce gözüme kolestrol ve yağ tabaası geliyor. Verin annem şunu sağlıklı olmak için vallahi estetik kaygıdan değil. Fasulye bezelye ve mercimek başta olmak üzere alınan lifler kötü kolstrolü pis tokatlar mesela. Yiyiniz (hem de protein deposu arkadaşlar)

Kalp krizi ve kalp hastalıkları riskini azaltır. Kalbinizle ilgili tek derdiniz atacağınız tripler olur o kadar. (onu da atmayın be gerek yok kafalar rahat olsun)

Bazı lifler midede jelimsi böyle alien salyası gibi bir şey oluyorlar, bu da yiyeceklerin midede sindirilip bir anda kana karışmasını yavaşlatır. bu da proses içerisinde salgılanan insülin seviyesinin düşük (aslında aynı ama zamana yayılmış, yani birim zaman başına düşük) olmasına neden olur. Yani kısaca kan şekerini düzenler. Hem şeker hastaları için mühim hem de acıkma süresini uzatır. (bakınız aç kalınca tatlı yiyen insanın dramı)

Buğday, sebze ve meyveden kaynaklı lifler sindirimi böyle hafif tüy gibi mis gibi sorunsuz akıtır götürür (kabızlık yaşamazsın yazamadım)

O jel var ya alien salyası midedeki, ha o kilo verme konusnnda yardımcı bir arkadaş. Ayrıca lif karbonhidrat olmasına rağmen diğer karbonhidratlardan daha düşük kaloriye haiz.

Sağlıklı bir kilo, ve sağlıklı görüntü istiyorsan yavrukuş, o zaman bol lif tüketeceksin.

Dün gelen soru: Özel bir diyetin var mı? Vallahi billahi yok (tamam bu hafta var ama o yarıştan dolayı) proses edilmiş besini kestim. Lifin de proses edilmemişini (şekerin ve diğer karbonhidratların da) tercih ediyorum.

O yüzden otr bir diyetine bak beslenme planına bak. Ne yiyorsun ona bir bak! Ne yersen osun çünkü.


TEST:

Casita'nın Feraye'si (allaaaaahhhhhh)
Merhaba ben bir test'in şimdi canın hangisini daha çok çekti, yulaf, mercimek, avocado, brokoli mi yoksa feraye mi?

(Doğru yanıt: Feraye diyen kendini süresiz kapatsın)


Sevgiyle


21 Nisan 2014 Pazartesi

Carb, protein, gizli tarifler, uykular herşey 1 saat 20 dakika için

Hangisi daha çok çekici geliyor bilmiyorum. 15 kilometereyi tamamlamış bir şekilde mutlu mesut bir şekilde olmak mı? Dünkü idmana göre ilk 15 kilometreme kıyasla daha iyi bir timing ile bitirecek gibi duruyorum o mu? Yoksa SquatDelisi ile bikinileri çekip güneşlenicez deli gibi yoksa bu mu ben tanorexiac'a çekici gelen... Uçak korkumu saymıyorum bile şu anda o çok başka hikaye. Bu hafta haftalarda Global Run Bodrum. Avrasya'dan beri hiç 15 k koşmadım. Allahım sana geliyorum. İdmanlar dahilinde dün 12 yaptık. Belgrad çift tur. E gayet de güzel oldu (12k - 1 saat 6 dakika gurur duydum vallahi)

Bir kişi daha bacaklar olmuş Roberto Carlos sen neyin peşindesin derse o bacak press'te 140 basıyor seni tepmesini istemezsin diye uyaracağım aha bu da yazılı uyarı FYI saygılarımla arz da ettm şimdi onlar düşünsün

Geçen Pazartesi gününden beri sayılı gramlı hesaplı besleniliyor. Kompleks karbonhidratlara ağırlık verildi. Yani yeşil sebzeler, tam tahıllar, meyveler şu an en iyi dostlarım (canım neler çekiyor bilsen). Bir de ben deli gibi proteine abanıyorum. Çünkü bu kompleks karbonhidratları şıp diye enerjiye çevirebiliyorum. Bu da 15 k boyunca dayanıklılığımı arttıracak. Ayrıca süt ürünlerinden kaynaklı yağları da gene günlük diyetimde arttrımış bulunmaktayım. Bu kızın da yağa ihtiyacı var. Yarıştan önce son karbonhidratımı (ki bunun yulaf olacağını planlıyorum) starttan en geç bir saat önce alma öngörüm var Allah yardımcım olsun. Ama yarış sonrası balıktı etti karbonhidrattı gömmmmüücem, çünkü bedenin o traumayı atlatmasında hem carb'lar hem de proteinler şirinler köyü etkisi veriyor. (Bodrum balık şarap rakı ne pardon? olmaz alkol yok yok yokkkk)

15 k diyip geçmemek gerek yarı-maratonun girizgahı kendisi. İdman programları çok da uzak değil birbirlerinden. Bu konuda hassasım. 15 de neymiş diyen bir çok zirzop arkadaşımın (valla utandım arkadaşım demeye) 5 kilometre yürümüşlüğü yok. Saygısız mikmikler. 
Euhuehuehuheheu (vallahi gülüyorum)

10 k üzeri koşularda recovery süresinin 2 güne kadar olduğunu okudum ve şoklara girdim (atmıyorum burda okudum bizde yalan yok). Tamam bacak kasları deli gibi kuvvetleniyor, ama sarsılıyor, core da öyle, eklemler bir acayip oluyor evet. Benim spesfik sorun ise beyinde bir gram fosfor kalmıyor (dün 12k sonrası terziye randevu verip - yarım saate gelicem dedi kadın - telefonu kapatıp dönüp uyudum ya hu. Sonra kapı çalınca a sen nerden çıktın). Traumayı azaltmak için bu hafta deli gibi beslenicem, bol uyuyup (hahahahah), hidrasyona. Çoook heycanllıyııımmmmmm.

Bana vücudumun öğrettiği en önemli şeylerden biri de aslında sınırları olmadığı. Ne kadar çalıştırırsan o kadar kapasitesini arttırabilen bir mekanizma bedenlerimiz. Yani bendeniz Mart 2013 itibari ile 1,5 k koşamazken şimdi 15 için ne yesem bir hafta önceden de yok efendim regeneration da ne yapsam diye bik bik konuşuyorum. Şu anda tüm mevzum bbu. Çünkü bedenden belki daha mühim mental hazırlık. Bu da şu demek bu hafta benim bütün mevzum bu arkadaşım çok sıkıcıyım evet ama napiim. Sen de beni destekleyeceksin bu kadar basit. İstediğin kadar sıkıl.

Hızlı başlangıç candır düsturu ile bu pazarki stratejimi oluşturuyorum itirazı olanı çok da dinlemiicem ama neyse

O zaman SuperGirl ve Shewolf olarak hazırlanıyoruz canım biz. Bodrum'daki pazar günü çıkacak olan toz dumanın kaynağı biziz :) 

Pazar günü ben (Temsili)

Sevgiyle

18 Nisan 2014 Cuma

hayattan bir şeyi siliyorsan aniden keseceksin bu biir bilim adamları benden daha deli yemin ediyorum bu da ikiiiiii

Şu son dönemeç bayağı zorluyor. Hem kastan kaybetmeyeceksin hem yağları yollayacaksın. Millet masalarda serilip bahar akşamlarının tadını çıkartırken sen önlerinden koşa koşa geçeceksin (ne içime oturmuş beeee) Hayatımdan karbonhidratı dün akşam ani bir karar ile çıkarttım. Zaten hayatımdan bir şey çıkartmam gerekiyorsa bunu aniden yaparım. Kimse anlamaz. Sadece sabahları Bro'mun dün akşam verdiği gizli tarifi yiyorum, onda da yulaf var. Ama onun dışında.... Sorry....

Sadece uzuuun yarışlardan önce karb alırım o kadar. Bitti. Bıngıldamak istemiyorum. Fine tuning is fine tuning.

Şu anda isyan ediyorum ben! Ben bu yola baş koymuşum, bir Chardonnay keyfim vardı vaz geçtim, somondan nefret ederim en yakın arkadaşım oldu. Sabahları yulaf yiyorum at gibi, o yulaftan neler geliştirdim. Sonra devamlı çiğ fındık fıstık falan insanım ben :( gün geliyor günde 6 yumurta beyazı yiyor insan... Hesap yaparken hal oldum. Yok yağıydı yok lifiydi yok bik bikiydi. Yakılabilecek kalori yapışacak kalori ayrımıydı. Yok bilmem ne.... Şimi bir de çıkartmışlar besinin dokusundan kalorisini algılayabilirsin diye. Verilen örnek havuç dilimi ile patates püresi. Sen sorsana bana ben en son ne zaman patates püresi yedim. Ki bayılırm çok severim. Patates püresi dolu bir havuzda yüzebilirim. O kadar severim. Sütlü tereyağlı yaparım ben patates püresini, böyle yumuşacık, pamuk gibi, krema gibi olur. Delirirsin. En son ne zaman yaptım bilmiyorum.


İlişkini seviyeli tutacaksın. Misal ben... Yemekle seviyeli bir ilişki yaşıyorum - hatta yemek değil besin! Acıkmadan yemek yemem ama ara öğün alırım, abartmam, minik porsiyonlarla yetinirim, saatlere bölerim ona göre yerim. Belli saatlerde yemem bunu hesaplarken günümü planlar metabolizma yoğunluğuma göre dilimlerim günü, tokken dururum yemem daha (bir iki kere olmadı o iş ama çok başkaydı mevzu), kahvaltıyı asla atlamam ne olursa olsun o kahvaltı yapılır, problemli yiyecekleri (besin değil bence onlar yiyecek) asla etrafıma yaklaştırmam, abur cubur yemem, aldatmam, yavaş yavaş yerim, bir öğünü heba edip dur telafi ediyim demem, besin alırken hem vücudun ihityacı olan bileşenleri hem kendi enerji ihtiyacımı (ki benimki bayağı yüksek) düşünürüm dengeli yerim. Falan bak yemek ve ben şövalye ile salon kadını muhteşem anlaşıyoruz.

Ama yaaa şimid bir makale okudum yok deneklerin bir grubuna yumuşak brownie vermişler yok öbürlerine sert brownie vermişler. Yumuşaklar yemiş bol bol leziz diye beleş bulup götürmüşler, sonra kaloriye dikkat edin demişler de kıtır kıtır olan brownie leri götürmüş cemaat de offf. Eh be adam ben en son ne zaman brownie gördüm haberin var mı? Bırak görmeyi yakınına gelmeyi cümle içinde bile kullanmadım! Gelmiş bana ne diyo. Ben onu ağzıma atmışım çiğniyorum. Mekanik olarak sindirim başlamış o yola girilmiş artık. Ben ne eyliyim dilimdeki pütürcük kalori dedektörlüğü yapıyomuş çok lazım. Bilim adamları hakikaten bazen çekilmez oluyorlar!
Brownie ve ben - Temsili

Sevgiyle (sinirliyim ben çiğ etle beslenicem ve karanlık odaya da kapatılırsam tam olacak)

17 Nisan 2014 Perşembe

Kanmam Ben!

Dün geceden beri düşünüyorum of yalan söylemek ne meşakkatli iş. Kimse heveslenmesin (bunu okuyanların yarısından çoğunun benden nefret ettiğini biliyorum, çünkü kendilerine yalanlar söyledikleri için yaşamadıkları hayatı yaşıyorum) kimse bana yalan söylemedi, üzgün falan hele hiç değilim hayat bana güzel be. Yalan söyleyene tepkim şu oluyor genelede yakaldığım andan itibaren: Kimdi bana son yalan söyleyen? Hatırlamıyorum (kişi hafızadan nasıl hızlı kazınıyorsa belli değil!!!!)

Yalan her şekil kötü be. Akşam spora giderim. Bir ara giderim. He ben de yapıyorum ben de koşuyorum. Ben bilmem kaç kilo kaldırıyorum. Yaa arkadaşım bana mı koşuyosun bana mı kaldırıyosun. Yoo kendine. Şimdi iki yaranıcam diye sıkma, görünen köye kılavuzla beraber bakıp gülüyoruz şu an, bir de tüyü de dikiyosun köyün tepesine missss. Sabahlar olmasın. Kız mesela yediklerini sayıyo, bana! Bana ne zaten de, arkadaşım iyi de arada kesin gitmiştir bi şey onu söylemiyosun ama? Ya da onu da söylüyorsan ben bu işe baş koydum deme. O da yalan. Ne gereği var. Kendine karşı dürüst değilsen eğer ben ha öyle bilmişm ha böyle bilmişim çok lazım değilim. Ha ben senin için ille de über ultra önemli bir insansam ve benim onayımı detstimi takdirimi istiyorsan, zaten görünce ben bunları duyuyorum sana karşı. Güldürme kendine boş yere. Hatta öbür türlü acayip de saygı duyuyorum.

Birini aldatıcaksın mesela; uzun iş. Nasıl üşenmiyorlar? İşte bunlar hep boş vakit! Yok ikinciyi bul, telefonları gizle, mesajlaş sil, mailleri telefon kayıtlarını silince herşeyi aklında tut. Görülmeyeceğin yerlerde buluş kendinden kaç, partnerinden kaç, ikinciden kaç. Ayy bunaldım yazarken. Basılma korkusu seni içten içe yiyip stresten tir tir titretirken bir de yorgunluk. Az kaldı acıma hissediicem hainlere.

Kendinle ilgili bazı şeyleri kabul edemiyorsun mesela, ne bileyim cinsel tercihini, etrafını aldatıyorsun önce kendine yalan söyleyerek. Olmadığın birisi gibi tanıtıyorsun kendini, istemediğin bir hayat yaşıyorsun. E ama o zaman sen benim gerçekten tanıdığım arkadaşım / kardeşim / kuzenim / ve saire akrabam değilsin ki sen bambaşka birisin. Ama yalandan....

Patrona yalan söylüyorsun. Yok herşey yolunda deadline ı tutturucaz evet hahaytt falan. Ortada daha proje adına konmuş bir çizik yok ama. E ne işine yaradı saçma sapan br teslimat yapıcan o daha mı iyi.

Bazen bazı durumlarda yalan söylemek gerekebiliyor evet. Karşındaki çok çaçaron bi şeydir, başındna savmak istersin, hakikaten açıklamayı kaldırmaz bazı şeyleri (öleceksin sende et yiyen bakteri varmış diyemem ben birine mesela), ya da hiç canının istemediği bir şey vardır seni sporundan alı koyacaktır gitmek istemiyosundur sıkarsın bi tane (en çok bunu yapıyorum aslında) ama bu durumlarda bile yalan söylememyi tercih etmeye çabalıyorum son ana kadar. Yalanı yapıştırıyosam geçmiş olsun haneye günah points. Ama direnip söylemiyosam gerçeği söylüyosam o zaman çok böyle saf su gibi hissediyorum kendimi. Zaten aklım beş karış havada yalan söylesem de karıştırıyrum daha büyük rezillik.

Kısaca bikini olayına dönecek olursak. Yok ben bunu yedim şöyel yürüdüm ama diyetle spro işe yaramıyo deme! Komik duruma düşme. Kendine bir dürüst ol, saygılı ol bunun için de, sonra otur düşün neye ihtiyacın var ondna sonra kabul et ve sonra başla. Aslında başlamak değil kabul etmek başarmanın yarısıdır.

Sevgiyle


16 Nisan 2014 Çarşamba

Azimli damla

Ay  sen gene mi kilo verdin? ya da Ayyy FitnessDelisi sen gene kilo vermişsin. İkisi de aynı. İlki zaten soru moru değil. Ve iki tarafta da sinir bozukluğu yaratıyor!

Şimdi soran tarafından durum şu, bu karı öküz gibi yiyo, devamlı bir şeyler çiğniyo yutuyo, bir iki kere de orda burda instagram check in gördm alkol alıyo sağlıksız iyy dediği şeyleri de yiyo, sinis bu. Ne yapıyo Allah bilir! Hem havalar düzeldiğinden beri gym'e de sık gelmiyo. Ne yapıyo bu acil öğrenmem lazım. 3 hafta sonra mini etekler şortlar geliyor geri, bense selülitlerime ayrı nüfus kağıdı çıkartmak üzereyim. Göbeğim bana isim takmaya başladı ve kollarım bıngıldıyo. Bu da hala çiroz da diil böyle bi acayip dolanıyo ve hala kilo veriyo!

Benim tarafımdan bakınca; ben öküz gibi yiyorum, devamlı bir şeyler çiğniyorum yutuyorum e antrenman programımı da aksatmıyorum. Kesin ben yanlış yiyorum. 60 kilo olmam gerekirken 57.6'yım bu konuda konuşmak istemiyorum. Protein alıyorum bol bol hatta uzun cardio yapacağım zaman karbonhidrat da alıyorum, gene bol bol. Zaten bir iki kadeh bi şey içtim diye kendimi obez oldum sanıyorum. Benim o 2.4 kiloyu kastan acilen almam gerek. Ayrıca 36-34 arası olmak hoş değil. Ya biri olsam ya biri. Ya da bir allahın markası 35 beden yapsın hissedarı olurum.

Haftaya 15 k koşmak için 800 k yol gidicez (İstanbul-Bodrum ararı kaç k 800 değil mi?). Şimdiden güzel güzel besleniyorum, uyku hmm o konuda da konuşmak istemiyorum. Belki çok cardio yapıyorum diye kilo veriyorum almam gerekirken. Ya da ayrıca beslenmemde bir sıkıntı var. Bunu nasıl çözücem orası da muamma. Çünkü zayıf kızlar kıyafetlerle güzle dururlar, fit kızlar her daim! (değiştirdim sözü ne var Türkiye una hazır değil). Stres yaşamıyorum mesela kilo vermem için bu da mazeret değil. Yoksa kaslaırmdan mı yiyorum. Acaba....

Ben bunu çözmeye çalışırken gözünü seviim kimse bana kilo mu verdin gene iyice zayıfladın demesin. Bir allahın kulu daha bacakalrın bir damla olmuş demesin. O bacak press'te 150 basıyo hangi damla başarabilir bunu allasen.....

Sabahları kedi maması yiyem ben, öğlen karb protein dengelemeye çalışan ben, ara öğünlerde şeker almadan bol lif protein almaya çalışan ben, akşam yemeklerini idmana göre yiyen ben. O gym'de olmadığım zamanlarda ormanda sahilde lap lap koşan ben. Tabi ben hakettim ayrıca, bana o yılan gözlerle bakma.

Sevgiyle


15 Nisan 2014 Salı

#kafamdadelisorula

Mekan Bebek seç bi yer hepsi olabilir (Happyly Ever after bi diildir çünkü Lucca'dan bile daha çok haz ediyorum).



Yıl 2012: Ay evet şekerim ben bir blush alayım. Ha ne diyodum ay eevet yaz da geliyo naapsak Alaçatı - Çeşme serisi haftasonları, bir iki Bodrum patlatırız hatta uzun kalalım bayram mayram yok mu Yunan Adası'na kaçarız kafamıza göre. Ay evet ben unsuz şekersiz kekten aliim. Yoğun kakaolu olsun. Ay burdan akmayan sıcak çikolata içmeye mi gitsek? Aslında bir ocakbaşı şart. Ay hadi kalk Kilyos rakı balık bunaldım valla. Yok şekerim bu gece nereye ay sabahlar olmasın heryer bizim. Evet bak şişe şişe viski getirdim Duty Free'yi taşıdım akşam gömeriz. Yanına da bitter çikolatalar üzümler, üzümleri buzluğa attık di mi donsun onar bak öyle çok güzel oluyor. Oh ne güzel keyif valla. Bi de şu manyak karılara bak rahat batmış at gibi koşuyo,  Veli efendi mi burası ayol! Çırpı gibi bacakları var zaten deli mi ne bu güzelim havada yayılmak varken. Aslında bacaklar da çok çırpı diilmiş roberto carlos mübarek. Ay ama çok zayıf be hastalıklı gibi. Zayıf diil mi. Kadın dediğin biraz etli butlu olacak. But but olacak. Bak bize hhhahah 38-40 beden Türkan Şoray staylaaaa. Ay hayyır canım bikini bulamıyorum. Şu biraz göbeğim var ya onu patlatmayan bikini bulmam gerek. Nereye baktıysam bulamadım. Ay kesildim, cigarella mı yaksak Djarum mu patlatsak ne yapsak. Yok ben pek uyuyamadım ya gene sabah 6 da geldim ben, çorbacıda bitti gene. Ya şekerim selülit masajı yaptırıyorum daha ne yapiim beeennn daha nee yapiiiimmmm????


Yıl 2014: Şu lanet playlistimi ne zaman değiştiricem acaba? Sıkıldım bildiğin bunladım. Yarışlar geliyo böyle mal mal mı koşucam. Yuh FitnessDelisi yuh insanın taytı düşer mi? Şimdi burda Obelix gibi çeksem olmiicak. Off karılara bak yaaa uyuzlar, oturmuşlar Chardonnay'lar buzz gibi, benim de canım çekiyo. Tatlı da yiyodur bunlar. Koş koş, pardon! Solunuzdan geçicem pardon! E kusura bakmayın ama dikilmeseydiniz yolda neden çarptı olmayacaktınız. Hedef 10.5 k 1 saat üstüne soğuma. Yaparsın. Şu balıkçıları hangi belediye kaldırıcak acaba burdan? Koşamıyorum ama ben sahil bunlara mı tahsis edildi? Ne zaman? Kaç k oldu? Arnavutköy'den buraya kaç k? Off Nike app şifremi unutacak zamandı çünkü bravo bana. Bütün gün ceviz incir hurma saymaktan, kaç lt su içtiğimi hesaplamaktan unutuyorum işte şifreleri. Şu mini yağ tabakasını yakarken aynı zamanda nasıl beslensem de kas kütlemi arttırsam? Ne yapsam ne yesem? Zaten o bir hafta yediğim içtiğim benim olsun shredding yolundan saptırmış beni. Ama bitti. Alanya bileti! bak hala ne otel var ne bilet, Bozcaada da öyle. SquatDelisi ile acil konuşmam gerek. 15 k kim koşucak şimdi ya. Aslında ilk yarı maratonu o yurt dışı etkinliklerden birinde mi koşsak bak güzel Milano mesela, dümdüz Milano ovası türküsü de olur bunun hha alışveriş de yaparız, Nike herşeyi getirmiyo buraya hem o protein tozundan barlardan da alıcaktım. Londra kayıtları kapandı mı? Off ne zaman bakıcam buna ben. Yaz listeye yeni tayt alınacak. Bunlar şalvar olmuş. Bikini, bikini bulamıyorum, 34 bedenlerin hepsi bi acayip, sevmedim. Yarın sabah ne yiycem ben yumurta günü mü yulaf mı? Ay o da at yemi gibi, neyle kaıştırsam, kuru incir, kuru erik, fındık, activia? Üstüne de ananasla çilek. evet. Nabzım kaç benim 178 iyi stabilize ettim burda artmıyo azalmıyo biraz daha zorlasam mı yaaa.


Sonuç: Kadın asla vücudundan memnun olmaz, 2 sene önce de diildim, şimdi de diilim. (Tabi şimdi çok daha mutluyum, ama kafayı minik minik takıyorum) Hep kendinde olmayanı isteyen bir canlı türüyüz kıvırcık saç düz saç olayı! İki konumda da bulundum, kesinlikle şu anki halimi seçiyorum, ztaen canım istemese çekilecek dert değil yok sabahtan kalk bir dünya besin hazırla çantanda gezdir saatle sayıyla ye, yorgun argın koş ağırlık kadır, millet sana psikopat gibi baksın. Tatilini bile antrenman programına yarış takvimine göre ayarla. İçki yok bi şey yok tatlı yok... Sevmesen olcak iş değil yani. Tamam gecenin köründe bi başına sahilde koşmak tuhaf görünebilir, yanımdan parfümleri sıkmış saç baş 10 numara topuklu kadınlar geçerken ben de bir ben mi acayibim dedim ama yok yaa diilim. Hakikaten çok daha mutluyum şimdi.

Sevgiyle

P.S: Bazı şeyleri abartmış olabilirim. O da benim kendi keyfim :) iki hayatta benim I embraced, kime ne :) tavsiye ederim bugün herkese bir tutam kime ne:) bi dene derdinin yarısı yok aa nerede boşver arama sana ne :)

14 Nisan 2014 Pazartesi

Son dönemeçte yollarda ama hala eat clean train dirty! And the world is my gym!

Hayır şekerim ne demek ihmal falan etmiyorum. Ama o Lidyalılar para diye bi şey bulmuş, onun yüzünden iş diye de bi şey geliştirilmiş, o da ara ara yoğun oluyor. Beni bir de bu iş için uçağa atıp atıp oraya buraya yolluyorlar. Böyle bir kısa minik dönem. Geçti geçti. 27 Nisan Bodrum Global Run'da SquatDelisi ile bereaber toz attrırıcaz. - Hazır mısın? -niyyeeeaaaaaaa....



Kuvvet: Evelallah. Aksatmayız. Ben body-weight ile çalışmanın değerini bilen bir FitnessDelisi'yim. Ben bu emeklerimi iki Napoli Pizzası dilimi, üç beş kadeh İtalyan Şarabı ve Limoncello'ya kurban edemem (hayır burda gizli bilanço vermiyorum - versem sayfa yetmez Napoli'yi yedim geldim).  Yapamam!!! O zaman her sabah 6'da kalkılır, bir önce ısınılır (takribi 10 dakika) üzerine body weight hareketlerinden oluşan iki süper setim yeteri kadar rep ile yapılır (takribi 30-35 dk) dujjj, kahvaltı, sonra istediğin toplantıya eğitime kongreyye fuara seç seç beğen..... Tarifi vermeem Cicim. Hazreti Mehmet Ali Hoca bir muska edsayıla bana yazdı onu, herkesin metabolizması kendine. Şu kadar söyliim, sabah sabah 40 push up la güne başlamak can'dır (daha fazla aslında, ben bear-walk'lara da push up ekledim - 50 de burdan ekle 90 push up sonra kollarım neden çok güzel? ayy hayat çok zor:) ), çünkü Deli olmak bunu gerektirir).


Kondisyon: Yapma burda beni can evimden vurma. Ben minik bir el bagajı ile kaç günlük seyehate gidiyorum, içnde onun laptop şarjından parmağım kadar şampuan şilesine kadar herşey var ve ama hayır fakat koşmak için ayakkabı kıyafet sığdıramıyorum. Çok hazin biliyorum, yapanları kıskanıyorum ama olmuyor bunu nasıl becericem bilmiyorum. Bir de bahane değil de ben acayip kapyboluyorum ya, düşünsüne koşmaya çıkıp kaybolduğumu. Sonra rezillik Türk delege nerde? -...... (kayıp) yok yaaa hakikaten almiim o rsiki ben risk bende yanma yapıyo almiim.... Ama ayağımın tozuyla (koşu idmanını kaçırırp SquatDelisi'nden azarı yiyince) bir güzel 2 k yüzdüm ben 1 saat civarı sürdü. İdmanın sonunda anladığım aferim kız bana körük gibi ciğer varmış bende. Ha ama yarıştı bilmem neydi derdin yoktur sadeece ben yağ yakmaya forever devam ediyim diyosundur. Benden sana bir ipucu, ki yaptım acayip işe yarıyor, aç ipodundan mezdekeyi şakır şakır oyna - al sana cardio. Murat Hocam'ın müthiş tavsiyesidir, böylece hem günün iğrençliği gidiyor hem de mezeke ya hu hahaah

Beslenme: Vay vay vay vay canım. Bir kere otelde kalıyosun ( ben bazen ev de tutuyorum hadi orda yırtıyorum sanıyorum ama sabahları hi ayılamadığım için kahve öncesi o kahvaltılar pastane köşelerinde yapılıyor - yazıkalr olsun böyle kadere). Bazı oteller iyi güzle hoş ama karşim bazılarını hakikaten bombalamak istiyorum o nasıl büfedir bu da can yani. bi de Nutella yaa. Almanya Avuzturya falan kolay mesela, müsli kahve portakal falan zaten ben de bunu yiyorum. İn güneye eyvah eyvvvaaahh, dayıyo tatlıyı falan hamur sonra aman efendim kilo ladım tatilde / iş seyahatinde. Bunlardan ötürü. Oteli iyi seçmek gerek, ben arada kaldığımda bazen arayıp kahvaltı menüsünü soruyorum valla bana ne.Bir de yemekler ikramlar var. Biri o Dramalı burnuma dayamadıkça ikramlardan kaçıyorum aferim bana ama yemeklerden kaçış yok. Ben ki iş yemeğinde masaya laptop açıp Galatasaray maçı izlemiş kızım, gene de ben bile o yedirilme besiy eçekilme işleminden kaçamıyorum. Ama onu da cheat day olarak görüp arkadından çok ağlamamaya çalışıcaz.

Lokal içkiler: Buyrun burdan yakın. İçiyosun bacım, hiç kendini kandırma, Barseolona'y gidip Cava içmeden geleni döverler, İtalya, Fransa güney Almanya şarap tatmadan gelirsen direk kezbansın, Bir kere benim zaafım Bira - çok ukala bir yaratık olarak Türk birasından haz etmeemekle beraber Weizn'ı görünce hemen bünyeye alalım çek çek çek ruh halindeyim. Nappiiimm yok burda - Allah'tan. Bir dünya manyak manyak da likör var o İsviçre'nin vişneli meluneti, Litvantya'nın ballı şeysi, Çek Cumhuriyet Bescherovka demek falan off. neyse bir kadeh iki kadeh. Benim trick şu, gün içerisinde hep okunmamış mail bırakıyorum ki akşam odaya salim kafayla dönüp çalışmak zorunda olayım. Ne sorumluluk sahibiyim ne profesyonelim gözlerim yaşardı.



Avantajlar: Güneş altında uzun yürüyüşler yaptım, tertemiz deniz havası aldım, cildm muhteşem parlıyo kıskanaların kendi problemi, çalış senin de olur. Bol uyudum - malum Napoli insan tırsıyo sokaklara atmaya kendini bir Milano bir Roma değil ama İtalya ayrı be yaaa

Neymiş? Nerede olursak olalım temiz yemeye, dirty training'e devam bas bas bas :) Haydi kızlar son dönemeç, bikini sezonu göründü :)



Sevgiyle şekerim

3 Nisan 2014 Perşembe

Öyle karaladım işte

Her haltın modası var arkadaşım, siyasi fikrin, saçın başın, ayakkabının tokanın, işin gücün... Fitness dünaysında da modalar yaratmışlar. Hep bu koşu bandında 4 km/h hızla yürüyen fönlü makyajlı kızların suçu. Kesin onlar uydurmuştur kesin onların başının altındna çıkmıştır. Geçen gün ben koşuyorum 10. kilometrem böyle sevinç içindeyim son 5 dakikamın içindeyim, sonra da 5 dakika soğuyacağım - nabzım beynimde atıyor durumum aşağı yukarı böyle. E haliyle kan ter içindeyim ve arada arrgghh diye sesler çıkartabiliyorum. Geldi seninki yanımdaki banda ayfonunu aypodunu havlusunu kocaman suluğunu yerleştirdi. Sonra elindeki kocaman dergiye yer bakındı onu da tıktı yerleştirdi abla bir şekilde çalıştırdı bandı tahminimden sert çıktı yalnız kendisi 5 km/h hızla yürüdü hiç beklemezdim lüleli saçları zıplatıyor bu falan. Sonra kafasnı bana çevirdi terlediğimi gördü ve benden böyle tiksindi bi gördüm. Ay yavruuumm diyecektim o Medium taytının içinde lümp lümp zıplayan selülit bıngıllarından da ben tiksiniyorum ama susuyorsam efendiliğimden. (Bir de nabzımı bozmak istemedim o an) arkadaşım orası GYM! Ben senin gibi zengin koca bulmak amacıyla değil spor yapmak için ordayım. Millionaire Matchmaker'a falan katıl yani salak gibi dolanıyorsun neyse. Ay ben sinir oluyorum da bu kezbanlara bu atletik gülbağolara...

Bugün yazı pek yavan ama resimlerle durumu kurtardım :) Bu da benim zekam 

Moda...Gym'de moda. Hah evet şekerim. HIIT modası var mesela, abla daha akmayan rimele geçmemiş botoxlu dudakları büze büze Hocaamm bana HIIT yaptır benim acil kilo vermem gerek diyo. 5 k koşamayan bacım kalkmış cross fit candır yazıyo instagram resminin altına, ne çıkarsa yarım yamalak onun peşinde. Of ben  niye atarlıyım ayol? Kış kilosu yavaş yavaş sıyrılıyor üstümden. Bir iki problemli bölge var (beslenmeeeee) ben de onun için sabah kahvaltısı menümü değiştirdim. Çok mesut değilim bu ara ondan mı acaba. Haydi bebiş seni de baymiim. Bu arada bölgesel zayıflama diye bir şey yok tatlım seni yemesinle bu yukarıdaki kezbanları sağlam yiyirkar da yedirme kendini. Yok onu yaparam karnım bunu yaparsam baldırım şu da popo diye bir şey yok. Ay keşke olsa (liposuction var o bizim konuda değil) ama yok. O yüzen ne yaparsan toptan yapıyorsun. Belli bölgeedeki kas oranını arttırabilirsin ama dur ben yan yan koşayım da sırf can simitlerim erisin yok.
Crossfit yapalım mı?


Haydi ben kendimden sıkıldım
Sevgiyle

2 Nisan 2014 Çarşamba

Stress iyi bir şey değil bebişim değil bırak let gooooo

Melaaabaaa mellaabbaaa. Faketmişsinizdir. (Ya da etmemişsinidir bilemiyorum) bu aralar hafif gün sektiriyorum. Her gün yazmıyorum. (Ama hergün spor yapıyorum, karın kaslarım oldu van damme, tembellik etme çalış senin de olsun). Keyfim yok ciciş. Keyfim yokken nasıl yaziiim? Nasıl :/

Stres korku ve umutsuzlukla geçiyor bir kaç gündür hayat. Evet bence de çok berbat bir şey. Cildimde etkileri görebiliyorum. Porlar Vezüv sanıyorlar kendilerini (oooo ben haftaya Napoli'deyim bak mini hava değişimi bana iyi gelecek). Uyku düzenim bozuldu, yeme düzenime ve besinlerime dikkat etmeye devam ediyorum.

Sanırım stresli günleri nasıl geride bırakırız onu düşünüyorum. Ben de isterim dünya pembe fillerin boing boing diye zıpladığı ve bizim mor pofuduk bulutların üzerinde uzanıp bütün gün meyve ve pamuk şeker yediğimiz bir yer olsun. Ama ne yazık ki değil, ego düşkünü, hırs manyağı, yalancı adi saldırgan olumsuz olumsuz negatif hakaret ağır küfür daha ağır küfür (yazamadım sıfatları yazarken içim şişti daha) "insanlar"ın da yaşadığı bir yer. Bunlar bize de bulaşıyor sen susuyorsun cevap vermiyorsun, o da ben susturdum sanıyor. Mevlana der ki edbli edebinden susar edebsiz ben susturdum sanır. Ama ben susmaya devam ederim şekerim, çünkü ağzımı açmakla kalmam kafa göz dalarım kendimden korkuyorum mini bir panzer oldum sonuçta ben.

  ( http://www.heartmath.com/infographics/how-stress-effects-the-body.html)


Sinirden stresten uzaklaşmak için neler oluyor ben neler yapıyorum al sana liste, sen de kenininkini yap, belki o zaman şu tuhaf uzaylı istilası kılıklı bunalımdan kurtuluruz. Katartik bir şekilde topluca girdik bu sefer depresyona hayırlı olsun;

  • Çilekli kozmetik ürünleri (ya ben çilek seviyorum napiim)
  • Fitness (hayatta bırakmam, beni dambılla BOSU'yla bar'la gömün squat pozisyonunda mümkünse)
  • Koşu (run lola run, bana bir polar, bir ipod, bir çift koşu ayakkabısı ve Nike dri fit şort tank top ver dünyanı dolaşırım)
  • Oryantal (GMall'daki 12 Nisan workshopuna gidemiyorum kendimi kesicem, ama 19'unda ordayım İlhan Karabacak ve Murat Demirtaş daha ne olsun daha kim olsun kimmmmmmm, WHO?!?)
  • Kahve (sabah kahvemi almaya kalkanı ısırırım (evet benim ısırma huyum var ve evet tavşan dişlerim orijinal kendimden yapma değil çıkma takma hiç değil)
  • Bahar (kayak göremeden bahar geldi, kısmet)
  • Dostlarım arkadaşlarım (gang'im kankalarım)
  • Kitaplarım (şu anda dünyanın en sıkıcı 2. dünya savaşı kitabını okusam da...)
  • Yoga (adı üstünde, ve ben artık tamamen kafamın üzerinde dikilebiliyorm. Çünkü tersten bakınca dünya daha şeker. Ayrıca ters duruyorum çünkü canım istiyo)
  • Koşular geliyor SquatDelisi ve ben koşulara gidicez (koşu mu geliyor biz mi gidiyoruz, uçağa binicez yol yapıcaz öyle bi durum)
  • Yaz geliyor (bazıları için kara haber evet çok gülüyorum ama ben onlara, miras değil alınteri diye dövme mi yaptırsam auuuwwwwww ahdfahdfa)
  • Aklma daha gelmedi, demek ki zayıf hafızalı olmayı da seviyorum ben.
Nazar etme bana, edersen de böyle ol inşallah (kim yapı bu hayvana bunu kiimmmm)

Bir de bu şarkıyı dinledim dün gece blushta yüzen donmuş üzüm gibi, hindistan cevizi yağı kokusu gibi, böyle yaz yaz geldi bana. Beni açtı biraz seni de açar mı?

Sevgiyle bebişim