Sayfalar

20 Kasım 2015 Cuma

Kırılan döngü ve sen

3 yıldır  her allahın  günü  gittiğim  spor salonundan bonservisimi alıp yepyeni bir yere  transferimi gerçekleştirdim. Ufo gören  masum kezban kıvamında  takılıyorum aa kokmuyor aa havlularda yırtık  yok aaa hoca ilgilendi aaa tertemiz, nelere maruz kaldiysam hayir ben de oyle merdiven alti bir yerde değildim o zamanlar en iyilerinden biri buydu. Değişim iyidir konfor alanında  bunu balllll gibi unutuyoruz. Konfor alanında kalsaydım yakınma  şikayet  ve saire devam edip duracaktım ama bebeğim bu hiç bana  uygun bir şey  değil. 

Konfor alanı; yoga eğitmenlik  eğitimi  alıyorum  ya dünyaya  davul zurna ile ilan ettim zaten. (Kişiliğim tam bir lunapark!) Bize demişlerdi ki eeennn başta hayatınızda  bir çok  değişim  olacak.  E tabi ben bundan pek hoşlanmamışım değişim  oldukca anlıyorum. Bir anda neredeyse herşey  değişti özellikle bir hafta içinde. Idman programından tut yeni insanlar yeni hobiler yeni ilgi alanları, eskiyenlerden ister istemez kurtulma. Ne ararsan aksiyon  gözyaşı  dram kahkaha öfke  ve patlaması  (kesinlike no regret gene olsa gene yaparım  hatta daha da cok yaparim).

Ben bugün  sana değişimden  bahsedicem. Değişim  iyidir, ama çok  çok  zordur. Motivasyonunu ve gücünü  kuvvetini yüksek  tutman gerek. Bazen bekledigin şeyler olur benspor salonundan ayrılmayı  bekliyordum, şikayetçiydim bir milyon şeyden  ama arkadaşlarım, oradaki paylaşımlar  ve saire beni orada tutuyordu. Sonra bir anda önüme  helen harika hir firsat üzerine spor salonu değil  de kendine  yaşam  merkezi diyen bir yere geçtim  deli bir konsept ve ilk 1 haftanın  sonunda  bende hir müşteri  memnuniyeti bir ışıldama.

Hayatımdan  bazi insanları  çıkartmayı  beklemiyordum meselahep orada olacaklarını  sanıp  ona göre plan program yapıyorsun  sonra bir bakıyorsun  ooo seninki bi korkuya kapılmış ardına  bakmadan kaçışlarda. Sana ciaooo, e ben naapicam oluyorsun. Hemen yeni insanlar geliyor hayatina sana gerçekten bir şeyler  katan. Çünkü  bir bakıyorsun  o korkkak olan vardı  ya hani hayal meyal hatırladığın ha bildin mi o sana bir şey katmıyormuş aksine senin hayatının etinden sütünden  bir güzel  faydalanıyormuş. Kaldır  kafayı  bak kaç  kişi  göreceksin  böyle etrafında. Salla gitsin.

Yeni kasları  çalıştır  yeni duygular hisset, yeniden yaşamaya  başla. Haksızlığa uğruyorum ama... deme o ama hiçbir şeyi meşrulaştırmaz. Kendini kullandırma. Yaptim bilip anlatıyorum.

Bu hayatta ilham alamazsan motive olamazsan o göbeğe mahkum o selülitlere pasaport çıkartarak  yaşayan  o kavanozun kapağını  açamayacak kadar güçsüz kendini kaldırmaya hali olmayacak kadar yorgun ve tembel, hayatını  degistiremeyecek kadar güçsüz olursun. Bedene ve ruhen çıkar  misin rica ediyorum hamster gibi içinde  süründüğün döngüden? Çünkü  sen çıkmadan devam etsen de bunyen zaten atıyor o şeyi  hayat envanterinden.

Kalk silkin gidenin yeri hemen doluyor hu huuu

Namaste yavru

10 Ekim 2015 Cumartesi

Long time no see

I have not been posting anything since.... i have no idea. It was one of those times in life, when you just change the way of how you are living. Since my last pist i have managed to ride kite board, started serious muay thai training, said goodbye to coroprate life and just today started my yoga trainers' training.

So a lot of changes and yet i feel safest and most comfortable as ever in mylife.

Why, for what the hell would someone with a M.Sc degree in mechanical engineering, working at an international project, travelling all the time and had a safe life would quit all and start such a rough tough yet soft and mild journey; becoming a yoga instructor? Because being barefoot and wearing yoga pants for work rocks!

we forgot life, we forgot to live. Life is not about how much money you make, life is not your profession. Money is not something that you live for but it is something that supplies the conditions for your life. Your job is not who you are, it is only what you do. Life is when you breathe, when was the last time you spared some time for yourself? When did you really enjoy life the last time, i mean really enjoy! Like crossing eyes with a stranger on the way and smiling with no reason, making a stupid joke to someone waiting in the que with you.

When it rains you either run away from it trying to save your hair and make up or you can enjoy it by looking upto the sky and letting your self get soaked in water falling on you from the sky. You can either be very grumpy about the mud and traffic and getting wet and fuzzy hair or you just enjoy it like a little girl and  be simply happy.

That is what i did by making this choice. I chose to be happy. I chose dancing under the small drops of water. What the fuck happens if my mascara melts down under my eyes and turns me into an urban panda, i do not get Blind for god's sake. What happens if my hair is fuzzy it is curly afterall, i was just pretending that it was flat.

We have a skeleton in class his name is Osman, he is one of the 3 men in the training studio, the other 2 are yoga instructor candidates. We are mostly women, who got tired of not having time for ourselves, we just want to be in peace. We only need serenity. We are there for a reason and the reason is a passion we all have. We all see yoga different but there is ni right or wrong.

This is a fifferent post today. Yes i am not funny, i do not make mean  jokes 😈

It is a journey where i will learn every damn moment. My life will change oh it will change a big deal. It does not scare me though. My every downward facing dog will be diffferent, same body yes but not the same knowledge. My mind wil expand  my soul will shine more. I will learn to cherish every moment, i will learn to embrace pain and love more. I will not be obsessed with the future nor with the past. My ego will know better where to step down, i know and i advise that you also should learn that once you lose your inspiration you should immediately quit whatever you are doing. What we see as obstacles are not really obstacles, they are there for a reason, you either cry abiut it or make it your faith. You are human! You are practicly water  you can flow around it or over it how you do it is your will.

O took a great big steo today. And it is actually  very small.

Now i see the world diffferent, not beacuse i did 8 hours of training, but i was seeing another world so i took the training. Have still 192 hours for getting the international yoga alliance certificate  and a life time to go.

We need healers in this world, we need someone to remind us that we are not made to work for a car or a bag or a designer piece of cloth. Our value is not really  yes really not measured by the digits of your  bank account. We are grand grand grand sons of naked hunters and catchers. We all have toes, we all pee, we all get hungry and sleep, we are human. How hard is that to accept?

Once you agree that you are a human, in a body with really excellent Engineering, the rest is smooth. Then you start treating yourself better, and tou see that the others around you are also human too. Big surprise, so now you will also treat them in another way. Then at some point you will understand that we are not different at all and pieces of a one divine system and bam your life will change too. And i tell you,  you will not be grumpy anymore, meaning you will be happy. I thought  anothe LV bag or a raise or that Marcheesa dress would make me happy, no i hot them all and I wanted only more.

I am happy as i breath, as i can manage the stress, as i can enjoy a small thing. I might be talking to cats and plants but this is onky because i am crazy, what the hell, it makes me happy.

Long story short, i am very tired and have a very intense day tomorrow, a long sunday with yes! Training. I will get on my mat sit in a meditation oillow with my shiny colourful yoga pants and leatn Anatomy, meditate, practice, study the philosophy get mire tired but eventually be happy.

The crazy fitness girl advices you to do one thing that makes you happy this sunday. Because this is the purpose and meaning of life, to be happy.... Any questins?

18 Ağustos 2015 Salı

Raw Food hakkında iğrenç gerçekler

İnanmayıııııın şu şarlatanlaraaaa. İşsiz kalan diyet uzmanı oluyor kanmayın. Beslenmeniz için 3. dünya otel workshopu sertifikasından başka belgeler isteyin, mesela diyetisyenlik diploması mesela tıp diploması.... Örnek. Bu tarz işlere bulaşmayın sindirim sisteminizle sağlığınızla oynatmayın zavallı insancıkların egolarına alet olmayın!

Neymiş efendim çiğ daha besleyiciymiş? Ben doktor diyetisyen değilim ama beslenme hakkında okumayı seviyorum. Kısıtlı zamanımda internette adeta kaybolarak bulduğum ve ÜNİVERSİTELER (bakınız önemli ÜNİVERSİTELERCE YAYINLANMIŞ MAKALELER - 3. dünya ülkesinde tatil yanı promosyon verilen şef sertifikası değil) tarafından yayınlanmış makalelerde okuduklarıma güvenirim. Bir tanesi mesela diyor ki piştirği zaman ısı ile lif duvarları ve hücre duvarları parçalanır böylece besin maddeleri serbest kalır. Çiğ olarak alamayacağımız besin miktarına ulaştık buyrun bu Gol 1 olsun. Bakınız pişirilen ıspanakta daha fazla demir olması! (canı isteyen google dayıya sorsun bir dünya akademik (BAK AKADEMİK DİYORUM) makale çıkıyor)

 Bir örnek daha vereyim, pişirdiğin zaman element alımını engelleyen bazı kimyasalların miktarını azaltırsın böylece daha çok çinko, magnezyum, demir ve kalsiyum alırsın. 

Yok efendim ısı enzimleri yok edermiş. İnsansın sen kendi dijestif enzimini salgılıyorsun ki zaten. Hem çiğ besinin senin sindirimine katkısı yok denecek kadar az. Yani neden kendine bu eziyeti çektiresin ki? Küçük bağırsağına güven o muhteşem tasarlandı sindirim için... Lise düzeyinde bile anatomi bilmeyen insanlarla muhattap etme bizi rabbiiimmmmm....

Liseye gitmiş olan herkes bir miktar anatomi bilir malum. Bu yüzden çiğ sebze detox apar bidi bidi cahilliğini anlatmayaağım bile buna cevap bile vermeyeceğim kimseyi aptal yerine koymaya niyetim yok çünkü. Sihirli değnek değil bu canım bir anda toksini sökmüyor yağ hücrenden. 

Asıl zararı kendine yapıyorsun Selenyum yok, B12 yok D vitamini yok demir yok zinc yok, pardon da bu mu sağlıklı beslenme! Kafama sıkarım resmen daha iyi en azından beynim erimiyo. Acaba senin ahlakın da akılsız  olduğun  için  mi çöktü? 

Çiğ beslendiğin zaman tatlım enerjini nereden alacaksın? Kilo vericem clean yiyecem hippi bozmasıyım ben diyip kendini saçma sapan ölüm orucuna verme. Akıllı ol sene olmuş 2015 hala diyetisyen yerine şarlatana giden var. Sorry de Metropolde yaşıyorsun cicim her yer diyetisyen doktor. Kalp krizi geçirdiğinde nasıl üfürükçüye gitmiyorsan sağlıklı beslenme için de bu maymunlara kanmayacaksın. Ha diyorsan ben cahilim buyur heder et kendini sağlığından ol. Ayy ama o senedr 2 kere uzak doğuya  gidiyor cok bilgiliiii dersen ben de derim ki arkadaşın sıkıntısı  başka (firma ve kişi  ismi ozelden verilir kimseye kıyamam  şarlatana oyuncak edemem) 

Bi de bu ORGANİK yalanı var onun için sana Türkiye'de organik standartlarını okumanı bir de bunları Alman (ki onlar kurdu bu sistemi tabiikisiiiii) sistemi ile karşılaştır. Organik yok bu ülkede gör! 

Bu şarlatanlar bi de organik pamuklu kıyafet iyip ellerinde smoothieeri ile size sırıtıp çevre dünya dostuyum derler. Chia seed'in menşeinden buraya kadar olan karbon ayakizini bi hesaplasana güzelim (mecazi anlamda) yaaaa bak yorma beni. Çevre dostu mu? Yeme beni pis şarlatan! Senin çevreci  terörist  örgütlerle  bağlantıların  beni ilgilendirmez.

Ayrıca günaydın o çiğ diye yediğin şeyler buzhane olsun, buzdolabı olsun, maruz kaldığı kimyasallar olsun bir dünya işemden geçiyor. Hadi sana afiyet olsun :) Madem işi hakkıyla yapacaksın doğal tokumlama ile yapılan bir şey bul da onu ye. Endüstriyel tarım ile üretilmiş şeyi çiğ yemek bilemedim ne kadar mantıklı? Yoksa glutensiz beslenmekten beyin hücrelerin de mi yok oldu? 

İnsan dediğin homonoid olduğundna beri yani yaklaşık 200.000 (İKİ YÜÜÜÜZZ BİİİİİEEEAAAAN) ayrı ayrı yazdım anla!!! yıldır pişirip pişirip yiyor sen ne ayaksın? İnsan beyni acayip kalori yakan bir şey şimdi sen belki bimezsin. Mesela en yakın KUZENİMİZ goriller insan vücudunun bilmem kaç kadı kütleye sahip ama beyinleri bizimkinin 3'te biri kadar gelişmiş. Bizim gibi gelişkin bir beyne sahip olması için gorlin günde 12 saat aralıksız çiğ yemesi lazım (malum goriller pişiremiyor aa bak aynı sen) 

Bir de soğuk bu ya yani sindirim için soğuk ne kadar iyi ben hep tersini okudum ılık falan olacak. Çin tıbbı bile soğuk yemeyin der (Yin enerjisi olayı var bi de, hani namaste yaparak verdiğin pozlar var ya hah o işin bir felsefesi var, oku biraz öğren bilene danış sohbet et zor diil)

Tiroid sorunu olsun isityorsan (lahanalarda falan olan bir madde var adı goitrojen) bu tiroidin çalışmasını engelliyor. Merhaba hipertiroid ve guatr merhabaaa. Pişir yemeğini giotrojenler deaktive olsun.

Ben bu mevzuda daha çooooook yazarım. Çünkü hakikaten istemiyorum kimsenin sağlığı bozulsun. Yani bu kanser olduğu için karnına muska yazdırmakla aynı şey. Bu üfürükçülere inanmak çok saçma geliyor bana. Yap sen detoksunu iki gün üç gün sonra bedeninin tasarlandığı gibi beslenmene devam et. Kimsenin de seni aptal yerine koymasına izin verme. Daha uzun detoks programı için doktora git diyetisyene git bu işin ilmini almış insanlara git. Bu ay ben yoga yapıyorum  uzak doğuda tatil yaparken animasyondan belge verdiler haydi kök kemirelim hedeee diyen şarlatan kadınlara  inanmayın. Yoga yapıyorum yazmış  yemek sitesine ya şimdi  sen buna yemek mi yaptırırsın? Sirket diyorum bak facebook sayfasi degil! 

Haydi Namaste


13 Ağustos 2015 Perşembe

sleeping beauty insomnia olursa

2 gün önce sabah gözlerimi şansa bir açtım saat 07:08 benim 07:15'te servise binip işe gelmem gerek eyvahlar olsun! 3 dakika içinde elimde bir miniş süt, üstümde yekpare bir elbis eve dişlerim fırçalanmış halde evden fırlayıp taksiye kendimi atıp telefonla servisi arayıp ancak yetiştim ama yetiştim. Kıssadan hisse; çabuk hazırlanabilen kız olmak candır bir de UYUYAMIYORUUUUMMMM. Tamam çok erken yatağa gittiğim söylenemez ama bu sıcakta gebersem yorgunluktan uykusuzluktan gene de uyuyamıyorum.

Benim gibi başka zombiler varsa eğer bakındım bi miniş neler yapılırsa uyunur diye. İşin komik tarafı bunların çoğunu ben yapıyoum gene uyuyamıyorum. Yaz bitsin ne olur yoks aben uykusuzluktan deliricem!

1. Kafein içerikli içecekler tüketmeyin (frappe, çay, kahve hatta ve hatta yeşil çay) - ben tabi 2 t
Türk kahvesini götürür mis gibi uyurum bak bu bana hiç ama hiç etki etmiyor.

2. Kafan o yastığa değdiğide rahat olacak. Bu da benim için geçerli değil bir tek beni uyuz eden bir şey var onu da takmamayı öğreniyorum (o şey hayatımdan uzaklaştırılıyor sağ olsun yapan) ama onun dışında bi haltı takmam

3. Baharatlı yemek, şeker ve saire gibi uyarıcılardan uzak dur yatmadan evvel en azından devamlı lop lop yiyosun zaten

4. Uyku düzeni kur (kolaydı!)

5. Duş al ılık olsun sıcak veya soğuk gene uyarabilir olayı sonra ayıkla pirincin taşını

6. Yatağa sıcak bir içecekle gir. Manyk mısın? Süt içen var (gaz yapar yalnız haberin ola) papatya lavanta çayı mesela

7. Lavanta yağı damlatmak yasyğa işe yarıyor (bende bile!) ama hava 1000 derece sıcak ve o yağ bana hacı yağı gibi geliyor

8. Bacaklarını havaya dik, duvara daya: Vallahi işe yarıyor Kalp manyak gibi kan pompalamayı kesiyor, taze kan geliyor bi de kendisine, e bi de tansiyon düşüyor Drenaj candır

9. Yoga ve meditasyon her zaman işe yarar bunu bir de nefes egzersizi ile denersen tadından yenmez.

10. Tammamen rahat olacaksın şekerim. Tamamen denizanası gibi salıcaksın kendini aklın bedenin kıvam jöle unutma!

11. Cep telefonu, TV, tablet ve türevleri beyne uyarıcı oluyo o nedenle cızzzzz

12. Kitap oku: Muhteşem klasik ama ben off yaa kitap da muhteşemmiş diye kaç gece uykusuz kaldığımı bilirim Schopenhauer falan okuyorsan ayrı tabi (cahiller bilmez)

13. Yattığın zaman ryalar alemine gideceğini düşün ve bunu bi yolculuk olarak farz et sakinleş kendi zamanını yaşa kendi anını bul çok new age geliyor ama benim her gece kendi uyku ruitinim var (ama sıcak)

14. Serin bir yerde uyumaya çalış ama soğuk da diil 24 derece ideal bak o civar çok sıcakta uyunmaz soğukta da uyunmaz ayıp!

15. ben göz maskesi ile uyurum ışık rahatsz eder mesela, sonra ses olmasa daha iyi ha ama bazen uyku müzğü açıyorum ya da beyin dalgası yönelndiren sesler çok minnoş oluyo. Yunus sesleri falan (sensin deli)

Al benden bu kadar şu an yastık görsem uyurum o haldeyim. Yorgunum ama uyuyamıyorum çünkü sıcaaaaaakkkkk! Bitsin şu pislik yaz artıııık!!!!!



Namaste gülüm


12 Ağustos 2015 Çarşamba

Kite spotları serisi: Kilyos (aka 300 günübirlikçi HUB)

Şu işe bi bulaştım ya allah beni ıslah etsin. Gezip duruyoruz. Gerçi Kilyos benim için gezme diil rutin, hep gidilirdi bu sefer rüzgarı da takip edilip öyle gidiliyor. Ben kayıyor muyum orda? HAAAAYYYYIIIIIAAAAAAAAAAR no no no. Hocaların bile boğulma tehlikesi geçirdiği yerde noooo canım. Zaten orada yüzmem ki de ben. Çıpırdanırım belime kadar gelen suda atlar atlar eğlenirim, kendimi yunus zannederim, dalgalara dalarım ama o kadar kıyıdan 20 metreden fazla uzaklaşmam. Korkuyorum ben Karadeniz'den (Bir Ege değil)

İki nokta var Burç Beach ve Suma Beach. Şimdi benim şansıma bir Yürüyün Tellioğulları saldırın Seferoğulları durumu oldu. Bu da çok sorry de bizim milletten tiksinmem için 10 sebep falan verdi bana 30 saniyede.

Bu bir spot ve dahi güvenlik yazısıdır.

Kendi deneyimim (çakılmalar ve küfürler ve ağlamalar ve sonunda ayağa kalkıp kayabilmeye başlayınca gurur kimseye gösteremetyince mızmızlanma içeren deneyimlerim kısacık deneyimlerim ay minnooşşşş o deneyimlerim) içinde 3 kere 6 günde release attım. Bu ne demek? Şu demek; hoca sana ilk nasıl güvende olursun onu uzuuun uzuuuun anlatıyor. Güvenlik bu sporun temeli. Bir kick box diil mesela, ben orda güvenliğe hiç önem vermem diyebilirim indirdiğim yerden ses gelir (uyyyy) bazen karşımdakine kıyamam o ayrı ama ver sevmediğim birini tüm mahareti gösteririm ama burada öyle değil rüzgar ile nerde dalaşacaksın pis fani! Power zone'a mı girdin relase at, kite mı dolaştı release at.

Biz de sahilde yeni kiteı ile kelebekler gibi mutlu olan arkadaşı izliyoruz. Bir anda kiteı inmeye başladı, sahilde yürüyen başka bir kiteçı dikkat edmeden altına girdi ve iki kite tam da power zoneda dolandı. Çok normal ve tehlikeli. Kitettır dolaşır ne yapıcaksın? At relase at diye  bağırmaya başladık. Bizim arkadaş sahilde diğeri 2 kere sahilde sekti sonra durdu ama release atmak gibi bir düşüncesi yok. Kendimden biliyorum bana da olduğunda release aklıma gelmiyor insanlar bağırınca evet ya relase diyip atıyorsun. Karada olan (YABANcı diyelim) en sonunda relasei attı, arkadaşları yanına geldi, kite kapatıldı bu kite ı çıkartıp denizde elinde kite olan arkadaşa doğru koşup yumruklamaya başladı. Sonrası o dayak da sana afiyet olsun oldu Çünkü araya girmeye çalışanlara da saldıran bu vatandaşımız sakinleşsin diye bir temiz dövüldü. Şiddet yanlısı değilim ama şiddete karşı da değilim gerektiği yerde olması konusunda hiç bir çekincem yok. Burada hakikaten şarttı çünkü o attığı yumruk o kadar tehlikeliydi ki (elinde kite var yumruğu yiyenin bi gene girse power zone a mazallah) çok çok çok fena yerlerde sonlanabilirdi.

1. Sporu zevk almak rahatlamak için yaparsın
2. Her spor dalının kendine has manyaklıkları vardır, YM koşarsan ayakların şişer her yerin ağrır, kick box yaparsan el eklemlerinde morarma ağrı olur, kayak yaparsan düşüp bir yerlerini kırabilirsin, kite yaparken de kite dolanabilir, power zona girebilirsin. Hepsinin ayrı şeyi var. Bunu kabul ederek yapıyorsun. Ha hepsinin de çaresi var güvenlik kurallarını iyi beller ve uygularsın.
3. O sahilde bir tek sen yoksun, başkaları da var, saygılı olmak zorundasın!
4. Senden özür dileyen birisine vuramazsın
5. Kimseye vuramazsın (dövüş sporu yapmıyorsan - o zaman da ring ve idmanda isen ancak - ben niye fighter derslerine başladım sanıyosun)
6. Böyle ucube bir kıro isen o dayak da sana afiyet olur
7. Sonrasında gelip özür dileyeceğine 2 kadını diğer tarafa yollayıp mevzuyu uzatmanın alemi yok
8. Mevzuyu uzatan kadınlardan biriysen mevzuyu daha da uzatmak bahanesi ile elalemin sevgilisine gecenin 12sine kadar Instagramdan yazmayacaksın komik duruma düşüyorsun (sen önce git o poponu göbeğini erit be kadın bıngıl bngıl sonra gel dene bi şansını hoş hiç şansın yok ya)
9. Kafan rahat değilse kafan fit değilse vücudun istediği kadar fit olsun beş para etmez bebişim. Kanka sorun yok naapıcan çözelim ipleri desen ne olacak. Al saldırdın herkese zarar verdin. Saldırgan negatif olumsuz hiç bir şeyi yanımızda tutmuyoruz :)

Yani böyle. Kilyos'ta kite yapmak istiyorsan;
1. Advanced veya upper intermediate olacaksın
2. Kıro-proof bir bünyen olacak
3. Bu manyaklara karşı kalabalık gideceksin eşkiyalar her yerde
4. Mevzudan nemalanmaya çalışan 3. party kadınlara yapacak bir şey yok, onlar da her yerde, bakıp bakıp eğlenip gülücez

Dip Not: WindGuru denen ucubik app burda da yanlış veri veriyor. Güvenme spot'un numarasına bak internetten ve ara rüzgar var mı sor. Ha olmadı dalga sörfü yap o da çok minnoş görünüyor ben de her an bulaşabilirim. İşte o zaman tam anlamı ile yandınız susmam artık.

Namaste canım 

11 Ağustos 2015 Salı

sosyal medya tüm köleliklerin anasıdır

Oo beyyybiii. Bağımlılık konusunda tam bir dünya markası olmuşuz. Haberin var mı????

Cumartesi sabah uyandığımda telefonumun şarjı sizlere ömür, ardından kavurduğum tereyağlı irmik helvası pek lezizdi. Allah kabul etsindi. Şarj aletim yoktu e ben ne yapacaktım? Zorunlu bir dijital detoks yaşadım yaklaşık 12 saat sürdü.

Arama sorma kısmı çok beni endişlendirmedi açıkçası. en çok araşmak istediğim kişi yanımda, haber vermek istediğim kişi ve kişilere haber verildi (şarjım yok bu bana ulaşabileceğin numara benim şahsi 911'im) sonra eee sonrası yok.

SimCity yok, Instagram yok Candy Crush yok Twitter Facebook yok.Tembeellll bir Cumartesi var. Dinlenmem gerek vücudum artık çöktü çökecek. Uyu uyan tadını çıkart süper, yalnız bir sorun var uyku seansları arası bağımlı olmuşum onu anladım. Parmaklarım şeker patlatmak istiyor, şehir kurmak istiyor. Beynim o renkli aldatmacalı şeylere feci kanmış bir aksiyon arıyor. Ben de elime hemen yanımda duran başka telefonu aldım, öylesine facebook'ta gezinmeye başladım. Hiç bir fark yoktu. O almam gereken dedikodu hammaddesini ben tanımadığım insanların hayatlarını gözetleyerek de aldım. Sadece başkalarının hayatlarını dikizlemekmiş meğerse derdim senelerdir ben bunu bilemedim. O tatmini başka yerden de elede ettim. O an anladım zaten uu beybiii dedim kendime fena çok fena.

Ben de oyunlar yükledim deli gibi, kendi telefonum da diil. Ortalıkta kitap da yok oyuna çiftliğe sardım. Dijital bağımlı olduğumu fark edip eroinman gibi bağımlılığımı derinleşitrdim aferin bana. Üzerinde çalışmam gerek benim bunun.

Spor yaparken devamlı fotğraf çekip oraya buraya koymamız, her konu hakkında her yere bir şeyler yazmamız, Kim nerde ne yapıyor diye hastalık derecesinde bazılarını stalklamamız, fitness hedeflerimizi, yağ oranımızı, kan basıncımızı telefondan ölçebilmemiz ben bir keresinde telefonda O2 satürasyonumu ve nabzımı ölçüp doktora söylemiştim yaaa piiiuuuw) boş kaldığımız anda boyun omurlarımız eğip bir elimizle aleti tutup diğer ile parmaklarımzla bir şeyler aramamız yapmamız.

Bağımlılık çok fena bi şey.

Bir sürü manyak türedi ya detox yapıyorum günde 3 tane smoothie içip öyle takılıyorum falan diyorlar. Önce kafa detoxu yapmamız gerek ya. Önce şu dijiyal kölelikten kurtulmamız gerek. Yoksa o smoothie tarifi için gene telefona yapışıp Arifin Manchester'a attığı golden çıkar afiyetle internette kaybolmaya devam ederiz.

Karşımdaki ben bir şey anlatırken çiftlikte tavuk besliyo, twitterda geziyor, insatgramda onun bunun alakasız resimlerini beğeniyorsa kesiyorum konuşmayı anlatmıyorum artık. Fark edene kadar. elime telefon da almıyorum, etrafı izliyorum. Ben kednimi kurtarıcam bu bataktan karar verdim ben çıkıcam burdan. Madem kendimi o kadar paralıyorum sağlıklı olayım iyi olayım fit olayım diye önce kafam fit olsun benim. Değil mi ya? Halterimi kaldırırken benim derdim dur ya bi foto çekip basiim olmasın, kafamı üstünde dururken bi yandan aynadan fotoğraf çekmeye savaşmiim. Yazmiim ben oraya 30 k koştum sabah diye ne olacak ben biliyorum yeter bana.

Yürüyüm beeee aferin banaaaa

7 Ağustos 2015 Cuma

Yoğurt! Kahramanım benim!!!

Sonunda söyleye söyleye Muson ikilimini İstanbul semalarına çektim. Çok güzel. Orkide çok severim artık bahçemizde falan rahat rahat yetiştirebileceğiz. O kadar çok nem var ki yakında solungaçlarımız çıkacak amfibiye geri döneceğiz evrim basamaklarını inip. Yağmur yağsa da açılmayan bu sıcaklarda bende bir ödem bir şişkinlik anlatamam. Normalde yazları karpuz peynir ile beslenen ben bu yaz yoğurda düştüm. Bildiğin yoğur kasesinde balık oldum. Sabah öğlen akşam yoğurt yiyorum canım neredeyse başka hiç bir şey istemiyor. Allahtan protein içeriği falan olan, kendisi ile bir çok şey karıştırıp değişiklik yapabileceğimiz bir beslenme ürünü kendisi.

Şimdi canım senin belinin (benim belim de hepimizin belleri) etrafında yağlanma oluyor ya ha onun müsebbibi kortizol denen bir müsibet hormon. Bu kortizolu salgıladıkça belinin etrafı yağ kaplanıyor. Yoğurt tam bir süper kahraman. Yediğin zaman içindeki kalsiyum yağ hücrelerine diyor ki hey dostum beyaz poponu tekmelemeden o kortizolü yavaşlça yere bırak. Ayrıca kas yapımına da yardımcı olan yoğurt sayesinde baaak kilo verdiiin :) az yağlandın e daha ne istiyorsun paaaardoooon?

Bir çok yoğrdun içinde senin için iyi olan bakteriler var sindirimini düzenleyen ve sana eziyet veren kötü bakterileri yok eden. Ay kahramanım beniiiimmmm.

Kadınsan ihtiyacın olan vitaminin % 60'ını sana yoğurt sağlar, erkekleri bilemiciiim. (220 - 250 gram yoğurttan bahsediyorum dostum burda) potasyum, fosfor, riboflavin, iyot, zink, B5 ve sinir sistemini maşallahlayan B12. Kalsiyum var D vitamini var. Off daha ne istiyorsun bebeğiiimmm??? Dellli gibi protein var (çoğunda gene de bak markadan markaya değişir falan) Ayrca bizim başımızın belası kemik erimesine de deva kendisi unutmadan. Akitf kültürlü yoğurt yersen vajinal enfeksiyon kapma oranın bile düşüyor (Kanda'da bir Üniversite) yani ben sana bunu aha nasıl övsem bilemedim ki!

Hem spor sonrası yenilenme sürecinde de bir kase yoğurdun sana yapacağı iyiliği öz anandan babandan göremezsin o kadar diim sana. İçindeki protein kaslarına amino asit sağlar, içindeki karbonhidratlar da kasına enerji olur kan olur can olur yani. ben demiyorum milllyon zibilyon tane prof dr araştırmış bunu.
orman meyvesi delisiyim var mı?

Yoğurt vğğcudundaki fazla sodyumu atar yollar def eder. Yani meali; yüksek tansiyonu engeller, kalp ve böbrek rahatsızlıklarına karşı da insanı korur. neymiş? Sıcak havada yoğurt süper gelirmiş. Ayrıca bağışıklık sistemini de güçlendirdiğini Viyana Üniversitesi söylüyor :)

Dişlere ve içindeki laktik asit ile de diş etlerine diş perisi gibi geliyor bunu da Marmara Üniversitesi söylemiş :)
bazen ben de delirip evde yapıyorum ama şu aralar no no :) 

Ben spor öncesi yiyorum, öğlende yoğurt aşı gibi yiyorum (içinde nohutlu bulgurlu manyak protein deposu bir şey) sabah meyve ile yiyorum. Tamam biraz çok olabilir ama yemin ederim canım başka bir şey istemiyor. Yoğurt oldum ben :) balla yulafla meyve ile karıştır, çorba yap ayran cacık yap off muhteşem bir şey yaaa naneli ayran mesela :) Ama sapıtıp gidip proses edilmiş şekerli yoğurt yemeye kalkma sade yoğurda kendin ekle ne ekleyeceksen. Hele bir de üşenmez yoğurdu evde yaparsan hmmm nam nam

Namaste şekerim





5 Ağustos 2015 Çarşamba

Akift Şeftali ile delirmeceler / İki kite spotu bir cehennemin dibi bir cennet bahçesi

Düğüncü olduk haftasonunda. İzmir ilk istikamte olunca işyerlerinden izinler alındı, oteller arandı, arabaya atlandı ve yola çıkıldı. Trafikte geçen müzik ve eğlence dolu 7 saatin sonunda düğünlere gidildi, eğlenildi, yenildi içildi ve tabi ki kite board'a gidildi. Türkiye'de nimet gibi bulunan spotlar hakkında bir muhteşem bir de berbat ötesi deneyim yaşandı şimdi onlar anlatılacak.

Malum ben tam bir Rookie-Yeaaah'yim Kite konusunda. Yeni yeni emekliyorum, çakılmaktan emeklemeye geçtiğim için de çok gururluyum. Ama Pazar günü düğünden sabah 4'te çıkmış, sabah 8 de kalkıp kahvaltı, şöförü darlama ve sıcaaaak diye bağırarak Alaçatı'ya Sörf'e gelinmiş halde, Aktif Şeftali beklersen 2 saat insanın biraz canı sıkılıyor. Pazar günü dinlenip akşam Sakız Adası'na geçip Salı günü de dönüp Urla'da kite yapalım planı dinlenme skip edilerek o da Alaçatı'da kite yapalıma çevrilince ben pas geçtim.

Kabusssssss: Alaçatı Sörf Plajı'na gidiyorsun, BuBi sörf okulu içinde bir kite okulu var. Adını bile anmak istemiyorum. Hayır ders almadım. Yazdık ya ben Gökova Kite Base (ekip muhteşem eğlenceli insanlar) tarafından 11 saatte paketlenip kendim çıkacak hale getirildim Hasan Kıvanç, Hakan muhteşem hocalar. Berna zaten canım benim tatlım ya minnoşkne bile çok eğlenirdik orda. Ama bu BuBi denen yerde 1 saat ayakta bekledim kimse hayırdır bacım bile demedi. Aktif Şeftali ulaştığında ben kendimi mi yoksa bunları mı öldürsem diye planlar yapıyordum. Normalde zodyakla geçiliyormuş ama biz arbamıza atladık koyun karşısına geçtik. Rüzgar felaket kuvvetli, benim koordinasyon berbat olacağı için güvenli olmayacağına kanaat getirip çıkmiicam dedim. Kite indirmek kaldırmak için alan sıkıntılı o kadar dar ki kite 25 metre bu standart insan bir planlar da ona göre sporu konumlandırır. Bunlar gerçekten spor yapmış nokta kadar. Denizin dibi çamur gibi baçık gibi, bastıın anda bir şey sanki oradan çıkıp ayağını ve seni yiyecekmiş gibi hissediyorsun. Bazı yerler taş kaya hç bir işaret yok, AkitfŞeftali patisini parçaladı mesela. Parçalamak dediğim hakikaten yarılmıştı. Kite'a giderken bir pansuman seti arabada bulundurulacak bu da bana not olsun. Ayrıca bol bol kite düğümlenmesi yaşanıyor. Sahilde mal gibi oturup beklerken manzaram dahilinde devamlı bir karışmış kite öbeği mevcuttu. Hatta bir ara 3 kite birbirne girdi birisi eğitim kite'ı. Buyur burdan yak. Yeni insanı götürülecek yer değil. Hatta kimsenin oraya gitmemesi gerek. Bir şey yok ki. Hiç bir şey yok.

AktifŞeftali kite alacak onun peşinde. O Alaçatı kite noktası denen cehennemin dibi yerde eğer kite yapmıyorsan hiç bir şey yapamıyorsun. Su 2TL, tuvalet yok. İnsanlar bir acayip hiç de Akyaka'daki o kiteçı kafası mevcut değil. Bir egolar bir asık suratlar bir iki abla var kiteçı aranıyor kendine. Bir kaç saatin sonunda Akitf Şeftali daha sudayken gidip sahile dedim ki bak saat 5'e geliyor 7'de vapur var Sakız Sakız, hadi çık şeftali püresi olacaksın yoksa. O da kite'ı alacak birisi falan derken herifin biri gelip ne muhabbet ediyosunuz burda diye çemkirdi. Manyak mı ne? 2 dakika belli önemli bir şey konuşuluyor, rüzgar zaten lafı sana taşıyor. Egonu koy o kite'ın içine denize sal bu stresle sen çok yaşamazsın. Kalan kalabalık da öyle. E bana tabi geldiler. Kick box'çu hatuna edilecek laf değil. Zaten bunalmışım orda 3 saattir. Gel buraya de yüzüme yakından söyle bakalım neymiş derdin diye başlayarak dellendim.

Sonuç: AktifŞeftali de anladı o gün ne kadar eziyet çektiğimi. Kite yapsam gene çekerdim çünkü benim gibi rookie-yeah (rukiye evet yaaa haha ben sevdim bu leve ismini) için değildi o rüzgar. Ayrıca spotun deniz alanı geniş ama o amca gibiler çok adam bir kendisi bir de egosu için kite alıyor düşün rezilliği o yüzden de ortalık sıkışıyor. Sonra döndüm dedim ki: beni buraya bir daha getirebilmen için bana XXXXX vermen gerekir ancak o paket! Yoksa dünya yıkılsa buraya gelmeyeceğiz. Hayatta gitmem ha beni rüşvetle kandırır, o zaman da derim yani OK satın alındım sesimi çıkartmam sabahtan akşama kadar oturur 2 TL'ye su içer kazığımı yerim ama 1 sene daha kaymadan orada kaymam.

Ara verip Sakız Adası'nda muhteşem zaman geçirdik. Orada yapacaklarımız daha sonra post konusu olacak. Keşfe gittik biz.

Urla'dan minnoş kare :) Kafalar bu ama geri kalanını hemen vermiicem ııh ııh vermiicem orada çok güzel planlarım var benim. takip eder görürsün.
Salı günü isitkamet Urla Surf House. Sahibi Pınar ve Nicloas hayatımda tanıdığım en şirin en şeker en minnoş insanlardan. Bayıldımmmm. egolar yok, Ortam Akyaka. Bir sürü Fransız var. Rüzgar tatlı. Biz vardığımzda biraz geç olmuştu o yüzden ben kite kiralayıp kaymaya çıkmadım ama bir kaç haftaya oraya geri döneceğiz. Ve ben orada harika kayacağım hem de sabahtan akşama kadar. Sabah rüzgar daha kuvvetli oluyormuş. iyi günlerde tüm gün sürerken kötü günlerde akşama doğru zayıflasa da büyük metrekare kite ile çıkılabilecek tatta oluyormuş. Sordum sabırlı eğitmenleri varmış ve bana gözetmenlik yapacaklar. Sabah daha küçük kitelerla da çıkılıyor ama öğleden sonra AktifŞeftali 11 m2 lik kite ile çıkmak için biraz tereddüt etti. Ben olsam ben de ederim. Akyaka'da 12 m2 bana biraz kamyon gibi geldiyse de sanırım burada 12 ile zorlanmam. Hem buna alışmak için harika bir spot. Spot'un hemen bir kaç metre (50 falan) gerisinde Surf House var ve tam bir kamp alanı. Tam kiteçı kafası. O bağıran manyak adamlar yok, kazıklanma yok. Fiyatlar makul. Pınar ile saatlerce oturup planlar yaptık. Harika hayaller kurduk. Yoga inziva kampı için muhteşem bir yer. Ocak ayında Zanzibar'a kite turu yapıyorlar. Aktif Şeftali'yi nasıl kandırsam da gitsek :) Sadece Zanzibar değil Sri Lankai Brezilya, Tayland.... Alaçatı'daki spotta ne kadar hayattan nefret ettiysem Urla Kite Surf House'da o kadar yeniden yeniden kite yapmak istedim. Keşke erken gitseymişiz. Şimdi bekliyorum hemen zaman geçsin hemen gidelim. hemen ben de Kite'a çıkayım. Muhteşem planlar var. Yogalı Kite Borad'lu.

Akitf tatil candır (bir gün dinlenme vermek sureti ile tatil yani bu nihayetinde) ama spotları iyi seçmek gerekir. Mesela Alaçatı Kite Spot bence dünyanın en berbat yeri o karikatürde cehennem Mecidiyeköy demiş ama bence değil Mecidiyeköy Gülbağ falan Cehennem bildiğin Alaçatı Kite Spot. Ama cennet de Urla olabilir :) Hatta Hadi gideliiiiimmmmm


Namaste

30 Temmuz 2015 Perşembe

Yaz geldi erime, kendini dondumaya gömme

Dünyanın Güneşin uydusu olduğu, hepimizin yaw acaba cehennem böyle bi şey mi tövbekar mı olsak dediğimiz şu günlerde hava 50000 derece falan. kendi adıma konuşayım dün sabah toplantıya giderken merdiven tırmanmam gerekti, merdivenlere bakıp yaaaaa diye bir isyeeaaaann ettim. Ben ki tık demeden yarı maraton koşuyorum merdiven çıkmak benim için işkence oldu. Sabah saat 7 de havanın 27 derece olması ayrı bir hoşluk tabi. Ben ki süper aktifim hareket edemiyor, deniz anası gibi olduğum yerde yayılıyorsam konvansiyonel insan ne yapsın!

7000 derece sıcakta insan erimeden nasıl yaşamalı?

İnsanların yaşaması için ideal sıcaklığın 24 derece olduğunu biiiiir sürü yerde okudum ben. Bi de tabi bunun nemi var. Nem ne kadar artarsa azap o kadar berbat oluyor.

Ne yemek yiyebiliyorum ne uyuyabiliyorum. O zaman buyrun benim çözümlerim (gene okuduklarımdan destekli)


  • Kocaman porsiyonu olan protein manyağı besin tüketilmeyecek. Bu metabolizmayı hızlandırıp vücudun da ısı üretmesine neden oluyor yeme annem yeme gülüm hafif ye minnoş minnoş ye
  • Su iç bol bol su iç
  • Etrafında fazladan ısı kaynağı olmasın. Tamam Laptop falan var da lamba bilmem ne aman diim. Daha da erimenin manası yok 
  • Alkol alma, kafein alma, dehidrasyona neden olabilir su tutuyo bunlar
  • Yavaş hareket et, hızlanıp metabolizmayı şamşırtıp ısı üretme
  • Zorla su iç, susamayı bekleme
  • Bol bol 100% pamuklu rahat kıyafetler giy
  • Mümkünse pişirilmeyen şeyler ye (mutfakta ısı üretme) bilmem ne yapan mutfak gibi salak web sitelerine kanıp çiğ sebze kökü yeme o allahın köylüsü ne dediğini blimiyor tatilde hobi kulübünden şef sertifikalı olan şarlatanlara dikkat
  • Su içeriği yüksek besin tüket (karpuz, kavun, salatalık, domates, her türlü salata yeşilliği)
  • Spreyli bir şişeye su doldur ve bunu kendine sık su önemli içten dıştan sula kendini (Evian şu malzemeyi bilmem kaç Euuurooyaa satıyor bebeğim yaaa) 

Sıcak havada idman yapmak sınırlarını genişletir evet ama önemli önemli önemli şekercim, mutlaka önelmlerini al. Bir kere SUUUUUU çook mühiiiimmm. Outdoor bir şeyler yapıyorsan sabah erken akşam geç saatte, öğlen 2de 42 derece güneşin alnında koşmak manyakça çünkü. Vücudunu dinle baktın tansiyon abuttu bırak, bayılmaktan veya daha fenasından iyidir. Aşırı nemde idman manyaklık olarak değerlendirilmiş bazı biliminsanları tarafından ben de katılıyorum. Nefes alamıyorsun, onu da geçtim buharlaşıyorsun senden de su çıkıyor. Ayrıca koşarken soğuyoruz ya çünkü ter tenimizden buharlaşıyor, işte nemli havada o da olmuyor ısınıyorsun da ısınıyorsun. Baktın hava sıcak ve açırı nemli uzmanlar demiş ki ertele idmanı gitme kaaal açıyorum kolları dur diyorum gitmeeeaaaa.

ben mi? Ben aşırı klimalı salonda yoga yapıcam bu akşam. Bol bol yüzüyorum mesela.  Bir de Aktif Şeftalim var benim o serin serin aktif tatiller yaptırıyor bize su içinde cup cup :D Günde litrelerce göller dolusu nehirler dolusu su içiyorum. Filtre kahvemden geçtim, katil olmayacak kadar türk kahvesi ile yaşamaya çalışıyorum. Ofisim 20 derece penguen sal gezer kıvamda oturuyorum. Sebze ağırlıklı besleniyorum etszi yaşam hakikaten bana göre değil yaaa. sporsuz yaşayamam ama stüdyolradan çıkmıyoru zorlamıyorum sıcak zaten vücudu yoruyor gelişek için değil seviyeyi korumaya yönelik idman yapıyorum. Kick box seviyoru yoga bir de :) dedim ya yüzüyorum deli gib hemde minik deli bir balık gibi. 

kendini eritme yakında görüşüciiiiz

Namaste gülüm

24 Temmuz 2015 Cuma

Kitesurfing / Episode 1: Caretta

Cennet be işte ama ben de bunun bir parçasıyım artık :) 
Efendime söyleyeyim çok minnoş bir aktif tatil yaptım. Ben ki tatilden anladığım yat yüz ve kitap oku, bu sefer öyle olmadı. AktifŞeftali ile beraber Akyaka'ya doğru uzuuun bir yola çıktık hem de arabayla (bunu da yapmamıştım mesela o kadar uzun mesafe). Yol ve diğer izlenimleri ayrıca yazıcam ama uyku önemli keza ben Eskihisar'da uyuyp Manisa İzmir arası uyanıp atıştırıp gene yatınca Şeftali biraz kızdı. Tek kaldı yollarda bi başına ama yazık ona. Car car konuşan bir Deli yok.

Hafif uykulu mahmur birazcık yol yorgunu, bol Oksijeni bünyeye çam ağaçlarından çekmiş, etrafı merakla kedi gibi inceleyen FitnessDelisi Gökova KiteBeach'e ulaştı. Hocamla tanıştım (dünyanın en sabırlı en şeker hocası yemin ediyorum bana katlandı ya cennete girecek elinde altın anahtar var).

İlk gün kolay sayılır hem ben de pek anlamadım yorgun uykusuz gözler Kermit falan. Mini bir kite'ı aldık oyun oynadık, teori anlattı ( e zaten yüksek makina mühendisiyim akışkanlar dinamiği is ma bitch), güvenlik kurallarını 10 kez 100 kez 10000 kez anlattı bana güvenlik çok önemli hiç de öyle tehlikeli bi iş değil ayrıca. Ben BİLE kendimi acemi halimle sakatlayamadıysam kimse yapamaz! (yara bere kısmı geliyoreeee). Sonra kite alıp denize bir de orada uçurdum ay çok minnoş. Ben tabi o esnada bilmiyorum o kite kontrolü herşey bana söylenen hep board dengesi. Hepsi wakeboardçu, snowboardçu, Şeftali zaten milli falan. Uyyy dedim boardda nasıl durucam ben kayakçıyım!

İkinci gün: Yemişim board dengesini. benim ömrüm Yoga stüdyosunda geçiyor be. Kafamın üstünde duruyorum, dirseklerimin üzerinde durup kafamı sallandırıp patilerimi gökyüzüne uzatıyorum. Dalgalı denizde oynak bir boardun üzerinde mi duramayacağım! Durdum durdum da tersim ya ben rüzgar üstü gidiş harika (advanced bi şeymiş bu) ama düz gidiş nanay! Beklenen oldu tabi. Ha bi de kite kontrolü ya valla bak o zormuş. Rüzgar penceresine oturtma denen bi olay var işte o çok ince ayar. E bende sabır yok ne yapıcaz bu işi? Bi de ondan önce asıl body drag denen bi cümbüş var İsa gibi suyun üstünde yürüdüm resmen. Board olmadan vücudunu uçurtturuyorsun. Aman tanrım muhteşem eğlenceliydi o. Boarda kalkıyorum gidiyorum gidiyorum sonra hop kite asılı kalıyor lan neden durdun rüzgar var kite bana bakıyor bakıyor sonra süzüle süzüle iniyor aşağı. Uyuz!

AktifŞetali kayabilen bir şeftali



bir ara coştum ve dedim ki ben siizn kite yaptığınız gibi yapamıyor olabilirim ama siz de bunu yapamazsınız! 
üçüncü gün: Sahneyi anlatıyorum benim kite orda olmaması gereken saçma bi kızın kite'ına dolanmış belimden çeke çeke beni sahile sürüklüyor benim release 3. kez açılmış ( bu da sık olan bi şey değil normalde ama mevzu benim) board'u fırlatıyorum gözümden yaşlar akıyor. AktifŞeftali yanıma gelmiş (söylediğine göre çok komik görünüyormuşum çok gülmüş sonradan ama o anda ağladığım için bana kıyamamış) bebeğim iyi misin diyor. Ben Fuck'arım kiteını da akykasını da gidicem ben olmuyo gitmek istiyorum bööö diye salya sümük ağlıyorum. Kafamda kask, belimde harness, board fırlatılmış ama o a dalgalarla gelip gelip orama burama çarpıyor. Gözlerim ağlamaktan denizden tuzdan güneşten vampir kırmızısı. Hayır daha ne kadar 2.5 yaşında olabilirim?

dördüncü gün: 20 - 30 metre falan gidiyorum yaa aslında bi de şunu fark ettim "ön" dedikleri yer gittiğin istikamet değil sahile doğru. patiyi meğerse oraya itmek gerekiyormuş. Bak bugün de bu oldu

Sonrasında 3 gün daha debelene debelene (beni bi başıma bırakacak kadar güvendiler) 100 metre hatta belki 200'e kadar çıktım. Bundan sonrası kilometre işi dedi herkes. 11 saat ders ile kendi başına kalabilen bir başarılı insanım ben yuppi (bunu da sonradan söylediler ben hemen kayıcam sanıyodum inan der bu kilometre işi diye yazıklar olsun)

Eğlenceli aslında ama çok ağladım ya. Bir sabah geldik beach'e ben teoriyi kafada süper oturtmuşum olacak eminim, denizi bi gördüm bana bi korku indi sanırsın kuduz oldum. Suya giremiyorum neyse bana pep talk üzerine pep talk yapıldı da suya girip kaydım.

Yara bere olayına gelince; bacaklarım boarda çarpmaktan mor (bu benim mallığım) ayak parmak arama board çarptı o nasıl oldu bilemedik. Sol elimin baş parmağı döndü cidddiye almadımama bir haftadır acıyo belki bi doktora mı gitsem? Ege bir göl değildir evet tuzlu su bi de ve ben bunun yarısını yuttum büyük kısmı da burnumdan içeri süzüldü. Muhteşem bu sene hasta olmam. Yunan dostlarımdan özür dilerim denizi bildiğin içtim. Saçımdan balık falan çıkacak diye korktum bi an, yuttuğum sularda ahtapot var mıydı acaba?

Bir ara gene uçurtmaya asılmışım kalkmaya çalışıyorum kalktım, uçtum ve suya çakıldım (1000. kez belki çümkü tam bir caretttaydım ama uçanından)bu da spor mu yaa bedenin duruyor bi şeyin tepesinde bi şeye de asılmışsın o seni sürüklüyor bööö diye ağlamaya başladım. Kendimim ama kimse yok bu sefer.

salaş akyaka sabahı ve ben ve bir pazartesi ve herkes ofiste küfrederken ben plaja gidip çakılmak ve kaymak için hazırım! Carettayım işte ne minnoş :) 
İlk uzun mesafemi kat ettiğimde tek başımaydım gösterecek kimsem yoktu kahroldum.

eski arkadaşladımı gördüm biri hoca olmuş geçen sene başlayıp, diğeri Avrupa 3.sü freestyle kiteçı e tabi onlaın da yüzünü kara çıkartmamak için debelendim istedim ki AktifŞeftali ve onlar benimle gurur duysun :) (güldüler bolbol gurur meselesini bilemiyorum). Ben olsam ben de bana gülerim ama yani o kadar fazla uçan ve çakılan bir canlı arada ağlıyor falan. İşte bunlar hep ego!

Ne kadar yapamadıklarıma odaklandıysam o kadar yapamadım. Ne kadar başarısızım ben bööö dediysem o kadar yapamadım. Sonra dedim ki madem burdasın dene bi bakalım. O zaman başardım işte. Anasını satiim herkes de kite uzmanı sanki kime sorsan dünya şampiyonunu geçtim spor dalını o icat etmiş gibi bir hava bak bu sinir bozucu kimseyi dinlememk gerekiyor.

Ama çok eğlenceli yaa valla bak. Yani gidebilince eğlenceli yani oraya buraya çakılırken doğduğuna pişman oluyor insan. Bi de hafifim ya ben rüzgar düşük olunca verdiler bana kocaman bi kite allahımı şamşırdım! Baktım olacak gibi değil dedim ki benim zevk aldığım koşullar yoksa ben kamiicam bebiş. (çok kayabiliyorum çünkü ya peeeyyyhhhh)

Yoganın ekmeğini deli yedim yalnız. Denge candır. Bende de maşallah vücutta var (ruhsal pek yok kadı kızından halliceyim kusur konusunda)

yapabilmeye başlayınca sabah uyanıp hemen telefona sarılıp windGuru, Poseidon falan ne kadar app varsa bugün rüzgar nasıl yaaaa 8le mi çıksam 10 la mı diye bakınmak çok zevkli. Doğaya bağlı olmak çok çok zevkli, dünyanın bir parçası olduğunu, ona uymak için insanın neler ürettiğini geliştirdiğini yaşamak çok zevkli. Had AktifŞeftali beni gene kite'a götür :)

Namaste Kitekafası

14 Temmuz 2015 Salı

Paşa gönlüm ve pembe patiler

Cumartesi sabah 05:45'te kalkıp 27 kilometre koştum. İşte herkesin kur(a)mayacağı bir cümle. Ve dünyanın da kaç bucak olduğunu gördüm. (bunu da herkes kurAmaz egoları izin vermez çünkü yavruş).

27 kilomtereyi 3 saate yakın nbir sürede koştum. Bzaılar şimdi aaaa çok uzun düşürmen gerek diicek bunların yarısından çoğu da 15'in üzerine çıkAmamış olanlar. Önerim şu, kaldır poponu da bi de sen dene Temmuzun ortasında Boğaz kenaaarnda rüzgara karşı bak bakalım ne oluyor.

Vücutsal olarak hiç bir sıkıntı yaşamadım ama şunu söylemem gerek tam bir MIND testi. benim MND'ım kırıldı 30'a tamamlayamadım. O yüzden sanırım henüz maraton koşmaya hazır değilim. benim MIND'ım kırıldı. Hiç beklemediğim şeymiş meğerse. Ben bileklerim, tabanlarım, dizlerim benimle dalga geçer sanıyordum. Hiç beklemediğim yerden sordu bu sefer! Zihnimden...

Çok değişik bir yer orası, koşuyorsun, vücudun zaten otomatik olarak gidiyor orada bir derdin yok. Ama bir süre sonra şeker kalmıyor bedende, E bedende şeker kalmaması en çok da beyni yiyip bitiriyor. Ben koşarken düşünürüm. Açarım Spotify'ı şarkı çalar çoğu zaman da ne olduğu önemli değil, kafamdan dans ederim bit bit devam ederim koşmaya. Bu sefer öyle olmadı. Bildiğin şeytan var ya, sol omzuma oturdu beni yedi yedi yediiiii. Enerjin var aslında vücutta sıkıntın yok diyorum ya. 1.5 saat sonunda düşünmek istediğim her şeyi düşünmüştüm bir şekilde. Sonrası saçmalamaya başladı zaten daha çooook mesafem olması beni korkuttu belki. Sonra başladım o pislik su yılanı var bi tane onu düşünmeye e sinirlendim. Nerden aklıma geldiyse şarlatan! Sonra korkular sonra vesveseler.

Ünlü Manyak Lara Croft İstanbul Boğazı'nda Görüldü
Burada es verelim. Benim gibi birysen yalnız yapılacak iş değil ama buddy'leri iyi seçiceksin. Senin yanına gelip KÖTÜ OLURSA BIRAK BAK diye 3 kere söylerse patlarsın. Ne FitnessDelisiymiş be oof tamam bebeğim sen beni kötü bil için rahat etsin A(nthony) Q(ueen)!!!  Çünkü daha önce demişsin bana olumsuz bir cümle kurmaaaa ben kurmammmmm sen de kurmaaa. O kuruyorsa bunda kasıt vardır temiz olmayan niyet vardır. Burada çözülmesi gereken şeyler vardır adım atarsa hatayı işleyen (burada katiyen bendeğilim çözeriz ha adım atmazsa insan silmekle ilgili bir sıkıntım yok babamın oğlu ve hatta kendisi olsa hayatımda olumsuzluk mu yayıyor you are the weakest link goodbye der adını anmam).

27. kilometreydi. kızgındım, artık hiç bir şey düşünmüyordum bir anda o esnada canımın artık koşmak istemediğini fark ettim. Canım koşmak istemiyor. Bebek'e varmak istemiyorum Arnavutköy'ü bugün bir daha bu şekilde görmek istemiyorum. O dakika durdum, taksiiye ataldım ve eve gittim. Çünkü bu hayatta en önemli şey canın ne istiyorsa onu yapmaktır. Canının istemediği şeyi zorla yaparsan o sana eziyet olur büyük eziyet olur ihanet olur kendine. Hain miyim ben diilim, Hello Kitty'yim :D

27 bana az geldi hedefim 30'du ulaşamadım ama 27 kilometreyi duyan da bana waauuewww dedi. Hayır dedim hedefime ulaşamdım. Olsun dediler büyük başarı. İşte teselli işte iyi insan :D

Ben o 30'u görürüm ama 42, Maraton hayır sanırım benim yolum orası değil :) Denemeden bilemezdim. belki henüz değil. Benim yolum şu ara Spartan gibi duruyor. Çok eğlenceli yaaa Hele bir Beast yapsam :) çok seviniciiiimmmm :D Ha Güzel yarı maratonları da kaçırmam 21 güzel mesafe ben sevdim 21 koşmayı.




O zaman neymiş? Canın istemiyorsa yapma arkadaşım zorunda değilsin. Sen zaten iyiysen canın istemiyorsa yapma. Ben sana comfort zone'un içinde kal demiyorum çık gene çık ama canın o anda hakikaten istemiyorsa bir adım daha atma :D mutlu olmadığın hiç bir şeyi yapma.

Namaste canım 

7 Temmuz 2015 Salı

Şu an Rocky Balboa olma yolundayım Rambo değil!

Yumruk patlatmak her şeydir. Ellerin morarması işin fıtratında var. Yalnız biraz daha eldivensiz yumruklamaya devam edersem el eklemlerim ezilecek. Yazık be! Son gözdem yumruk tekme dalışar. Çok seviyorum. Karşımdaki kum torbasına isim bile taktım. Dün emanet eldivenlerle gerçekleştirdiğim idmanın sonunda sol elde kan oturması, hafif morarma ve eklemlerde kızarıklık hafif ağrı sonrası İstiklal Marşı ve kapanış oldu. Ağrı ve kızarıklıklar devam tabi :) (ama bunlar mutlu yaralar)

Bugün idman kaçırma pahasına alışverişe gidiyorum. 
İlk kriterim PEMBE olacak. Napiim yaa seviyorum. Mümkünse Hello Kitty'li ama onu bulabileceğimi sanmıyorum. Türkiye kadınların yumruk atmasını sevmeyen bi ülke bizim için janjanlı dövüş malzemesi getirmiyorlar. Androjen ettiler bizi zorla. (Direniyorum)

Bi kere o zımbırtıyı bandaj olmadan kullanmamak gerekiyormuş Bu birmiş. Sıkı olması gerekiyor ama tabi parmaklara kan gidecek. Bir de arkadaş ayakkabı gibiymiş giydikçe yıvışabilirmiş. İki çeşit ağırlık merkezi var biri önce biri bilekte. Eğer o şıllık karşındaysa (benim durumumda böyle rival'ım yavşak onursuz bir müsvedde - hani o torbaya adını koyduğum) ağırlık önde olan iyi rakibe max zarar verebiliorsun. Ama idman esnasında bilekten ağırlıklı olanı kullanmak daha verimliymiş yoksa sakatlanabilrsin. Bir yumuk kaç kg basıyor haklı o eklemelere de yazık. 

Bu eldivenler çift sayılar halinde (tek yok) 8 - 16 oz arasında bedenleri varmış ama bu el ölçüsü ile alakalı ağırlığı tam olarak bu olmayabiliyormuş valla ben de okuduğumu diyorum şekerim sana. 

benim gariban seviyem ya her yola gelen idman eldiveni ya da bol korumalı olan çünkü indirdim mi hakikten indiriyorum ya ben bile bazen içimden çıkana şaşırıyorum. Meğerse benim büyük aşklarımdan biriymiş de haberim yokmuş ben kalp bi şeyler dövmek. (gerçeği çıkmasın karşıma valla jöle kıvamına getiririm kemikleri, sevmiyorum napiim).

Everlast, Grant, Winning, Cleto en iyi markalar olarak verilmiş bi yerde. Demek ki bunlara gidicez. Ucuz mal alacak kadar zengin diiliz nihayetinde. 

Şimdi renk mevzuna dönersek; eğer ringe çıkacaksan kırmızı çünkü insan gözü çok da o ortamda bunu algılayamıyormuş ama tabi benim pembişler parıl parıl yanacak o belli (ya Hello Kitty işte istiyorum yaaaa) Yarın öbür gün büyüyünce ringe çıkarsam kırmızı olsun 1000 dolar borcum olsun mottosu olur ama ben ringe çıkmam ya daha serseri ruhum var benim daha firiii sıtaylaaa daha sitriit faytaaa :) 

Ringe çıkana bağcıklı idmancıya (benim gibi kuşlara) cırt cırtlı tavsiye. Zaten ben velkro ile yeteri kadar boğuşuyorum. Elimde o ponponumsı şeyle bağcıkla uğraşamam ağzımla düğüm atmayı öğrenmek istemiyorum. Şu an Rocky Balboa olma yolundayım Rambo değil!

 Elindeki bandajla konforluysa, sımsıkı sıkı sıkı sarıyorsa, son el bükücü gibi elini yaratık eli gibi bükmüyorsa zorlamıyorsa, yasıklaması iyiyse yapıştır gitsin ana fikri ile okudum ben okuduklarımı. 

Hadi hayırlısı. Bi bu kalmıştı. Ona da bulaştım. Yalnız şu anda elim acıyo ya bir tatmin bir multuluk. Dün başka bir sarışın çıtı pıtı kızla konuştuk onun da eller pert tabi. Çok mutluyum çok tatmin ediyo dedi dedim evet It is sick ama ben bu yaralara bakıp bakıp seviniyorum :p 

Namaste mi desem ne desem 

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Yeni türeyen sağlıklı beslenme şarlatanları!!!

Bir çok arkadaşım var diyetisyene giden. Çok tatlı dünya şekeri minnoş bir arkadaşım var Doktor kendisi beslenme uzmanı, çok iyi spor hocalarım var gecenin köründe whatsapp'tan yazıp resim yollayıp ya hoca ben maratona hazırlanıyorum çok acıktım bunu yesem caiz midir? diye sorduğum ve her kahrımı çeken. Sayelerinde ben sağlıklıyım.

Yalnız ülkemizde her alanda olduğu gibi tabi bu alanında cılkını çıkarttan 3 kuruşluk zavallı şarlatanlar var. İtimat etmeyiniz. Bugün size onlardan biraz bahsedeyim. Blenderda iki yeşil smoothie yapıp boyfriend jeans ile bahçede sere serpe elde ananas poz verip ben sağlıklı yaşam gurmesiyim ben sizi besliim diyen tipler türedi. Bu canlı türü, genelde Etiler, Nişantaşı civarlarında home office falan çalışıp (!!!) size eğitim olarak uzakdoğuda bir yerden aldığı belgeyi master chefim beeeeğğğnn diye yutturmaya çalışırlar.

Beslenme ciddi bir iş canikolar. Dünya kadar ekol var. Birinin diyeti diğerine uymaz. Bu ev kadını bozması kezbansular genelde hakkımda kısmına da eğitimleri ve bu konudaki teknik birikimleri hakkında bir şey yazamazlar. Yoga yaptım beğğğnn diye ibareler olur mesela bunların hakkındasına. Ulan mal! Sen bana yemek mi satıcan yoksa yoga dersi mi? Ya da yoga pantolonu ders verecek durumda değilsin o belli zaten. Spor yapan insanın göz altları öyle simsiyah olmaz eroinman gibi, sağlıklı beslenenin de. Kime yediricen? Hakkımda'dan devam edeyim. Ömrüm boyunca tatlı yemek istedim vermediler edebiyatı var mesela, motivasyon bu. Bakıyorum boş boş şeyler, masal kahramanıyım ben falan demiş (işsiz ya ondan) hala teknik bir şey yok. Aklı olan insana soruyorum; sen buna kendini besletir misin? Sağlıklı yaşam beslenme uzmanı mısın? O zaman metabolik açıklamaları yapacaksın, benim kanımı, idrarımı bilemiyorum artık daha nelerimi nelerimi tahlil edeceksin, bana uygun beslenme programı oluşturacaksın. Benim metabolizmama ne gider ne gitmez bunu bana söyleyebilecek kapasitede olacaksın 15 günlük Bali tatilinde terasından maymun kovalarken aldığın şef sertifikasını alıp ne yapacağını yazmiicam anlarsın. Beslenme ciddi iş sen olayı yanlış anlamışsın.

Siteyi incelemeye devam: her şeyi glutensiz yaptım. Neden glutensiz? Biz İstanbullular çölyak hastası mıyız? Google'a yazdığında dünyanın en prestijli tıp fakültelerinde üretilmiş makaleleri okuyabiliyorsun. Koskoca Tıp Profesörleri (senin gibi dandik şef belgesi değil şekerim, o sendeki kullanılmış selpak gibi kalıyor heriflerin belgelerinin yanında) diyo ki, çölyak hastası değilsen, sana ne glutenden! Hatta glutensiz diyet GERÇEK doktorların denetiminde yapılmıyorsa deli gibi zararları var. Mesela beyin fonksiyonlarının durması / yavaşlaması / bozulması. E yani bu da senin durumunu biraz açıklıyor. Vitamin mineral eksikliği (senin o süper sağlıklıyım dediğin yaşam tarzı mat cildinden ve simsiyah göz altlarından belli (Ben de arada yorgun olunca oluyor Dior en iyi kapatıcı tavsiye ediyim) bunu geçiyorum express bi şekilde sen kendin vitrin değilsin.

Glutensiz diyet aynı zamanda vücuttaki iyi kötü bakteri dengesini bozar, yeme bozukluğu oluşmasında etkili olabilir. Ay sen tabi bunu bilmiypdun Bali'de eğitim aldığın otel mutfağı bozması yerde İngilizce bilmeyen eğitmenin (ki seninki de zaten ne kadar) bunu demedi sana Şef!


Türkiye için açıklanan resmi çölyak hastası sayısı 700bin. Yani sen Etiler'de 700bin Çölyaklı mı buldun da iş kurdun? Business kafası zaten yok her akım şarlatanlığa yatmış!

İtimat etmeyiniz! Böyle şarlatanlara itimat etmeyiniz. Sağlıklı yemek tarifleri geliştirmek için okuyun, zamanınız yoksa uzmana danışın. Danıştığınız uzmanları iyi seçin, ülkemizde ve dünyada çok prestijli üniversite ve enstitülerde akademik çalışmalar yapmış olan bir çok iyi diyetisyenimiz var İstanbul'da, doktorlara danışın.

Bu gibi kadınların tuzaklarına düşmeyin sağlığınızdan olmayın! Kendinize değer verin! Göç ettiği köyüne dönmesin, anasıyla bahçedeki tandırda gözleme yapmasın diye insanları dolandırrmaya kalkan bu gibi kişilere karşı tedbirli olun. Mutlaka diplolamalarını soruni size hangi tahlilleri uygulayacağını, alerji testi taleplerini sorun. Sormak için eğitin kendinizi, gerçek doktora gidin size daha neler sormam gerek diye de sorun. Ya da deneyin buna gidin, sorun bakalım ne cevap verecek? (Ben söyliim lafı değiştirecek bir cevap veremeyecek bilmiyor ki)


Ne dolandırılıp paranızdan ne de bu gibi bilgisiz, eğitimsiz kişilere kendinizi teslim edip sağlığınızdan olun beslenme her şeyin temeli kansere ölüme kadar gidecek tahribatlar yapar bu gibi kişiler aman dikkat. Kendinizi bu sahte, onursuz, zavallı sahtekarlara teslim etmeyin.


İlber Ortaylı ve Celal Şemgör hocalarımı saygı ile selamlıyorum ne doğru diyorlar.....



Sevgiyle

30 Haziran 2015 Salı

It hurts but I kick ass

Ben var ya ben kesin bipolar falanım. Bir insan bir yandan bu kadar zen bu kadar meditatif bu kadar "serenity" düşkünü olurken diper tarafta en ufak bir yarışmada (tabi ki iyi olduğum konularda diğerlerini izlemem bile peeeh) nasıl içinden canavar çıkartır da bu kadar mücadeleci olur da nasıl bu kadar en iyisi benim uleeyyn biz kazanıcaaazzz başka yolu mu var dünyaları durdururum heeyyt bir insan olabilir.
ya elimde dövüş yarası var hala var bu çok güzel (yazar burda deliriyor)

Yemin ediyorum o salon kadını o tek eliyle bakanlara başkanlara 5 mail yazan iş kadıni o mülayim sevgili o dert dinleyen ağlayacak omuz o Finding Nemo'da ağlayan kız yok oluyor kim gelse tanımam bir yaratık çıkıyor.

Okuldaki gibi iki takıma ayırdı bizi, allah takım dedi ya benim antenler dikildi. Partner demedi takım dedi yarış var. (Sen çocuğu el kadarken basketbol sahalarına atarsan sevgili anacım, sen minicik kızanını kendin büyük raketle tenis kortlarında hoca eline verirsen, sen ben daha boyum 1 metre yokken kayak hocasının eline teslim edip dağlara salarsan bu kız da savaşçı yetişir, bu kız o zaman işte ben kazanıcam ya der hem takımda hem bireyselde kıralını tanımaz- tenis dışında hepsinde de iyiyim şükür rabiiiiiiiiiimmmm tenis sevmiyorum başıma bi şey gelmeyecekse. Freudien travma o sevmedim ya anlatırım) Ben oldum Türksell salyangozu gibi. İki erkek var önce bireysel onlar birbirleriyle biz kızlar. Yapacağımız da çok matah koş 10 push up yap geri koş. Hayır eğlen işte neden azıtıyorsun ki? Olmaz! Ben 10 push up ı bitirmiş geri koşarken zavallı rakibem daha 3. push upta falandı. Hayır neden ben dellendim. Sonra iki erkeğe karşı el arabası oynadık. bak oyandık diyorum fighter dersi ve ben oyandık diyorum. Bunlar bizi geçince ben kızdım tabi. Eksik kromozoma karşı nasıl kaybederim diye (bunların biri Y ya kromozomlarından kırık X işte eksik) e haliyle arıza büyümesin diye bizi erkeklerle karıştırdılar. Tut ayaklarından o ellerinde öbür köşeye koşsun 10 push up sonra değiş gel 10 push up da burda. Hayır aya adam yollamıyorsun Everest'e tırmanmıyorsun. Tabi ki ben kazandım. Enis'in bana söylediği geri dönerken ayaklarını bir attın ben korktum dedi çocuk ya. Ben teprtim tabi katır gibi çocuk da kibar çocuk bi şey demiyor bana head stand yapar gibi iki elimin üzerinde dikilip bacaklarımı attım ki hemen yakalasın. Olmamış meğerse. Bir de şu anı hatırlıyorum, ben örümcek gibi elimin üstnde bacaklar havada korku filmi şeysi gibi debelenirken bi ara geriye baktım rakipler daha ilk partnerin push up'ında Erol Taş gibi güldüm ya! Rezillik!

Sonra pair olduk bana çok minnoş bir Elip düştü. Kızcağızın sakat bacağına rağmen ona deli tekmeler attırdım, dövdüğümüz torbanın adını söyledim (tiksindiğim bi yaratık var da adını torbaya verdim deli gibi dövüyoruz) Elip de minnoş tabi vay yavşak kadın senin düşmanın benim düşmanım dedi. O çakma namasteci blender gurmesi karşıma çıkarsa kriminal olay olur netim. Hayır çetem de var artık :p Ama artık hem Elip hem ben yüksek motivasyonlu street fighter havalarındayız ki bence bu çok eğlenceli bi şey ya neden daha önce yapmadım bunu ben!!!


Velhasıl kelam ben sanırım dövüş sporlarına çok aşığım bu aralar. Bu flört bana bir sürü şey düşündürüyor. Var benim de aklımda bir iki şey bakalım kısmet tabi bu işler :) Keza yurdun dört bir yanında buluna kişilere bile aşağıdaki resmi paylaştım. Burada yazarın eli o "torba"yı (ya hakkikaten kadının gerçeği de torbaya benziyor ha bi de o göz altları eroinman gibi simsiyah iiyyhhh - iki torba da orda lwehflıwfjlwıjfw) döverken oldu. Çok mutluyum.

IT HURTS BUT I KICK ASS!!!


Namaste (diicem de olmayacak şimdi)


23 Haziran 2015 Salı

Fight Club'da bir Deli

18:30 Pazartesi akşamları Tuzla'dan Levent'e varmak ne kadar muhteşem bir şey! Berbat bir haftasonu geçirmiştim ben. Cenaze, kavga, drama, gözyaşı, sinir harbi falan iyyhhh hatırlamak bile istemiyorum. en sevdiğim bi şeftaliden oluyordum az daha (uzun hikaye). Hatta bana dendi ki, gel senle kick box yapalım beni döv de rahatla benim sana zaten elim kalkmaz (acayip şekilde haklı olan taraf benim valla öyleyim). İçimde böyle bir şeyleri yumtuklamak tekmelemek var. Ama yapamıyorum ben anca koşuyorum yoga yapıp ağırlık kaldırıyorum.

Ama yakaladım. Dövüş Kulubü'ne girdim. Galina beni de dövdüüüür diye 1 dakika geç de olsa daldım stüdyoya. Aha dedi oradaki insanlar. Concon kız geldi. (Pembe tank, gri benekli tayt ve biri diğerinden farklı airmaxlerim ve uzun açık saçlarımla tam bir tikicanım o esnada kimse içimdeki Tazmanya Canavarı'nı bilmiyor). Zıp zıp zıplayarak başladık ısınmaya. Ben hala yumruk derdindeyim. kafamda bi uyuz var onu dövücem (şeftali diil).

Isınma esnasında kim takla atar tabi ki ben! 4 üst üste takladan sonra kimin kafası bi milyar olur e pardon, benim! Kim sağ omzunun üzerine düşer de omzu hala ağrır e tabi benim! Zedeledim herhalde buzlayıp voltarenliicem napiim

Bizi ikişerliden koydu Galina "Torba"ların başına. Biri tekme ile deviriyor öbürü squat yapıp yerden fırlatacak. İyi. Ben bi tekmeleri göreyim diye squat teamdeyim. Squat bizim işimiz, üzerim etescilliycem hareketi. Karşımdaki kızcağız indiremiyor torbayı Bas bacım bas. Bu daha dinlenmeden kaldırıp dikiyorum hadi diyorum hadiiiii.

Sıra bende, ben torbaya isim koydum. Iyyhhh. Sen misin o? Yapıştırıyorum tekmeyi BAM, yerde. Almanya'da geçirdiğim öğrencilik yıllarımda aldığım Tai Bo derslerinin hayrını feci şekilde görüyorum. Karşımda resmen o var. Bam karnına karnına karnına indiriyorum. İçimden Bruce Lee çıktı Van Damme çıktı. Tekmeleri side kickleri push kickleri yumrukları gömdükçe gömüyorum.
Karşımda o yavşak afedersin. torba niyetinei, partnerim kızcağızı da alıştırdım. Ciyak ciyak bağırıyoruz. Arada bir kaltak çıkıyor ikimizden de. Olsun Deli gibi tekmeliyoruz. Kıza da dedim şekerim ben ilk defa giriyorum derse sen bana yardımcı oluver dedim. Yok artık dedi bana! Sen bayağı iddialısın.

Galina'dan bile aferim aldım bi  kere ben tamam mı? Bugün bayağı formundasın dedi.

formdayım, ayrıca abuk sunbuk bir iş yapmak yerine tekmeyi yumruğu legal bir şeylere gömdüğüm için hapse de girmedim kırokız dövmekten :)

Peki bugün nasılım? Soran eden yok. İç bacak ağrısı (yupppiii) ve ellerimin üzerinde hala kırmızılıklar. Ders bitiminde mutluluktan sinirlerin boşlamasından titiriyordum. Ben bundan sonra dövüşü bırakmam hatta ilerletirim. Yani karşıma çıkma kırokız. Feci benzetirim :D

Namaste

19 Haziran 2015 Cuma

Bugün de böyle bi motivasyon

Günlerden motivasyon.

4 gün önce mini mini (29 numero minişler / koşu ayakkabıları Nike 40 Asics 41 kalıp ve bir minnoş parça büyük olma gerekliliği 15'ten sonra benim patiler şişiyor / Kendini tanı malzemeni ona göre seç) nerdeydim? Hah! 4 gün önce mini mini (tek laf edeni yere sererim) patilerimle YİRMİBİRBİNYÜZ metre kolarak kendimce dünyayı dövdüm. (Evet hala bunun hakkında konuşuyorum). Dayanıklılık, kondisyon bir sürü gereken şeye hem sahip olduğumu hem de bunları genişletip büyütüp arttırabildiğimi kanıtladım. Tabi ki dünyanın en önemli insanına: KENDİME :) Ben yoksam hiç bir şey yok ne bu blog var ne aşk ne gym ne yemek ne arkadaşlar ne aile. Ben yoksam hiç bir şey yok.

Bir hedefi aşınca insan boşluğa düşer mi? Ben ne yapıcam şimdi falan der mi? Ben demem. Onun için sanırım bir yere girdiğimde herkes benimel konuşmak ister. Soyunma odası mesela en az 4 - 5 kız gelir sarılır bana sorular soral ve gerçekten veridğim cevaplar ile ilgilenir. Sonra bu stüdyoda devam eder, koşu bandında devam eder, ağırlık alanında devam eder. Devamlı birileri gelir sarılır öper bir şeyler anlatır sorar benim söyleyeceklerimi merak eder ve dinler.

Ben çok mu bilgeyim? Çok mu mükemmel bir yaratığım ben her şeyin alimi miyim? Yoo! Hiç de bile değilim. Ama onlara ne olursa olsun bırakmamaları, bir dahaki adımı düşünmeleri istedikleri olmasa bile çok güzel şeyler olacağını gösteririm. Bunu anlatırım. Yalan da söylemem çünkü öyle. Biri kilo veremiyordur, birinin sevgilisi Rus'a kaçmıştır, biri patronunu bıçaklamak istiyordur, biri eleman arayıp bulamıyordur. Ama hepsi yanımdan umutlu ayrılır. En ihtiyaçları olan şey bir nefes, bir umut.

Hedeflerin bitmemeli hayatta. Ama kendini de zorlama. 21 koşuldu.  Orta mesafe. Şimdi burada rahatlığı arttırmanın zamanı, çünkü 21 42'ye giden yolda bir adımdı. 42'den sonra ne var? Bilmem şu an bilmiyorum ama 21 için hazırlanmaya başladığımda da 42 yoktu. Bir sonraki adımı da atıca boşluğa düşmeyeceğim bunu biliyorum. Gene başaracağım çok öcel bir şey olacak eminim :) Zaten kayak sezonu geliyor pardon da milyon dolar ver dağı tercih ederim peeeh.

Bu hafta dinlendim sanıyordum, ama vücutta hala travma sonrası minnoşluk hakim. Özellikle bacak kaslarımın diri, güçlü ama hafifi yorgun olduğunu hissediyorum. Bu benim spor motivasyonum düştü demek değil canım. Bu bedenim dinlenince o bacaklar iyice hayvan gibi olacak ve daha da kuvvetlenip daha uzun mesafelere beni taşıyacak demek.

Motivasyon hakikaten sensin. Janjanlı isimler takma kendine yeter. Çok yoruldum burn out oldum diye birşey yok. İşini ve hayatını sevmiyorsun işte. Değiştir. Yenilen. Ya da depresyona girdim bik bik yok bu zamana kadar böyle olmadı demek ki bazı şeylerin değişmesi zalım de değiş. Bu bikiniden pörtledim de sağlıklı yaşamaya başla. Değişimden korkma hedeflerden korkma. kendi motivasyonunu yüksek tut bunu senden başka kimse yapamaz.

İşte onun için adımımı attğım yerde kahkahalar uçuşmaya başlıyor, onun için insanları canım hangi saatte istersem arayabiliyorum bana kızmıyorlar. Onun için en olmadık şeyleri tanımdaığım insanlardan (çok esnaf dostuyum ama) isteyebiliyorum ve onlar bana isteklerimi veriyor. Gülüyorum mutluyum ve bunu da fener gibi etrafıma yayıyorum.

Yapsana sen de ışıl ışıl oluruz hep beraber :)
Sevgiyle

17 Haziran 2015 Çarşamba

Mini namaste atarı

P.S: Yalnız söylemeden edemeyeceğim; Özenti kadınlar türedi. Instagram'da I cannot stop Namasteing pozları veriyorlar allahın köylüsü bi de yazmış altına bunu üç beş yere bu salakların alnına kırmızı kalın harfler ile aptal yazmak lazım. Ay ne varoş! Namaste senin en özel anın, yani bu ne bileyim çok intimate anını partnerinle ya da çiş yaparken resmini paylaşmak gibi bir şey. Ankara pavyonu kaçkını şovculuğu ile özel anlarını deşifre etmenin anlamı var mı ayol? Ne özenti ne çiğ ne zavallı bir hareket. Sen ne zavallısın ki kendine ettiğin teşekkürü 32 like almak için poz diye oraya buraya koyuyorsun. Ay insanım tabi arada ben de atarlanıyorum. Kameraya baka baka insan namaste yapar mı ya hu? Namaz kılarken kilisede dua ederken falan fotoğraf koymak nasıl tuhafsa bu da öyle tuhaf. Ama tabi insan orta anadolunun kenar mahallesinden gelip şehirli oldum sanıp olmadan oldum derse böyle olmamış olur. Ezik ya.... Bak burda da ders var. Bu zavallıyı bititen egosu ne olduğunu kabul edememiş daha. Cücük.

Namaste! Şimdi recovery'deyiz

Namaste: İçindeki ilahi olan8n önünde saygı ile eğiliyorum. Namaste, içimdeki ilahi olana teşekkür ederek bir olduğumuzu bilerek, birlik olduğumuzu bilerek eğiliyorum. Saygı duyuyorum. Namaste: Merhaba ve güle güle. gelmiş de olsan gidiyor da olsan biz hep beraberiz. Namaste.

Yoga pratiği sonlarında genelde bir Namste ile bitirilir. Aslında bir şey bitiyor, bir şey başlıyor ve bir şey devam ediyordur. Bazı şeyler geride bırakılmış, bazı şeyler yeniden kazanılmış, bazı şeyler hep orda kalmış. İşte bu nedenle bedenin kalbin ruhun aklın önünde bir eğilir bir Namaste der bir kendine seninle olan(lar)a ilahi olana şükranını belirtirsin.

Pazar dönüm noktası yaşadım. Günlerdir recovery'deyim günlerdir Namaste halindeyim.

Kaslarım kısaldı ama şimdilik minimum hareket ile buraya geldim. Yarın YM sonrası ilk yoga pratiğimi yapmak için sabırsızlanıyorum (hocamız şu an hasta yatak döşek yatıyor, kendisinin gripdetoxunun hemen işe yaramasını ve ayağa kalkıp başımıza geri dönmesini istiyorum ya da Müge cover etsin bak bu da muhteşem fikir).

YM sarsıcı deneyim oldu. Evet evet biliyorum bir kaç gündür sadece bundan bahsediyorum ama ben sizin çirkin çocuklarınızın maceralarını, mama muhabbetlerinizi, indirim alışveriş ve ikinci el lüks çanta muhabbetlerinizi falan dinliyorum ki bunlar kimseye pek bir şey katmayan boş muabbetler. Bi de dizi anlatanlar var ona pek dayanamıyorum kendi hayatları yok dizi konuşuyorlar çok acayip. İnsan nasıl kendi hayatına sahip olmaz dizilerdeki gerçekliği yaşar yaa valla çok acayip... Neyse başa dönücem ben (valla insan hayret ediyor) Namaste vücuduma, eklemlerime, kaslarıma, kabime, damarlarıma, ciğerlerime, derime... Vücudumun her parçasının her organımın her hücremin önünde onların içinde olan ilahi olanın önünde saygı ile eğiliyorum. beni yarı yolda bırakmadıkları için. Beni bir arada tuttukları bana bu dünyada ev oldukları için. Ruhum kalbim aklım limitlerini aşarken vücudum da onlar ile uyum içerisinde sınırları zorladığı için. Zoru gördüğümde kaçmadığı sağlam ve dayanıklı olduğu için. Namaste.

Kalbimin içinde ilahi olanın önünde saygı ile eğiliyorum. Namaste. Cesareti için, atmaktan vaz geçmediği için, sevgi ile aşk ile dolu olduğu için. Yumuşacık olduğu için. Kendisini ego ile kesiklere boğmadığı için.

Namste, ruhumun özünde bulunan ilahi olanın önünde saygı ile eğiliyorum. Sevgiyi yarattığı, kalbin cesaretine ilham verdiği, durmadığı, genişlediği, huzuru, sevgiyi, neşeyi mutluluğu ışığı yaratıp tüm kalbime ve vücuduma doldurduğu için.

Aklımın özündeki ilahi olanın önünde saygı ile eğiliyorum Namaste. Duygularım ile yönetilmeye sesini çıkartmadığı için. Deli ruhumun, sevgi dolu saf kalbimin ve dizginleyemediğim vücudumun tüm kontrol ve koordinasyonunu en mükemmel şekilde sağladığı için. En zor anlarımda ruhum ve bedenim acı çekip yeter değiğnde, kalbimin hayr durma devam et dediğini duyup hayır dayancaksın diyerek bana güç verdiği için.

Namaste endimle yaşadığım en özel an. Yazıyorum buraya çünkü senin de bunu yaşaman gerek. Herkesin yaşaması gerek. Herkes ilahi parçamıza özümüze teşekkür etmeli, hediyelerinden daha da çok faydalanman gerek.

Namaste.




16 Haziran 2015 Salı

yunan tanrıları eve gidiş ve eve dönüş

Büyük sınavdı. Hayatımda bazı zamanlarda çok zorlanmışımdır. Bu zorlu paketlere de hep önce küfür sonra teşekkür etmişimdir. Hep ilerledim hep genişledim hep büyüdüm. ama sanırım en gurur duyduğum başarılarımdan biri oldu. Benim için 14 Haziran 2015 tarihinde koşulacak olan Sınırsız Dostluk Yarı maratonu çok önemli bir mihenk taşıydı. Meğerse önemini kavrayamamışım. Koşunca anladım ki benim hayatımda bir dönüm noktası oldu bu o kadar önemli o kadar heyecan verici o kadar büyük bir olay.


İlk 21 kilometre yarışım olacaktı, tek arzum 2.20 altında finish görmekti (2.18 ile başardım) Yunanistan'a koşacaktık anavatana koşarak girmek, atalarımın özlediği sevdiği doğup büyüdüğü o topraklara koşarak girmek tanrımm çok büyük coşku bunu nasıl anlatsammmm. Türk Yunan Bulgar dostluğu pekişsin diye yapılan sevgi odaklı bir organizasyon, e ben sevgi için ışık için mutluluk için yaşıyorum kiiiii. Ben öneminin bunlarla sınırlı olduğunu sandım. Ne kadar yanılmışım. O kadar daha büyük o kadar daha önemliymiş ki.

Komik diil belki bugün post ama çok duygusal :) dayanaırsan oku bence çünkü içimde ne var ne yok döküyorum.

3 kız atladık arabaya İstanbul'dan Edirne'ye gittik. Yol zorlu oldu karşımıza (daha çok benim) bazı tatsız şeyler çıktı ama yendim. Bu finishi ilk geçtiğim anmış aslında :) Çünkü ben o yarışta bir tek finish geçmedim bir çok finish geçtim. Benim sınırım bedenen ruhen ve "mind"en artık çok daha geniş çok daha büyük :)

10:00'da başlayacak olan yarış başladı mı 10:30'da anam da anam yandım tabi yandım 2 saatten hesapla bitiş en erken 12:30 sıcak! 34 derece hava. İlk 10 kilometre taktım miniş ipodumu kulağıma pıt pıt pıt koşuyorum sonra sen Apollon bir parlamaya başla yukarıdan bize (tanımayanlar işin kendisi Güneş Tengrisi) resmen sen güneş ışınlarını kırbaç yapmış bize vuruyor da vuruyor. Çok S&M bir koşu olacağını 5. kilometreyi geçince anladım.

Halk muhteşem diye düşünüyorum gene ilk 10 içerisinde herkes bizi alkışlıyor destek veriyor insnanın Nike gibi uçası geliyor Hermes gibi ayaklarında kanatlar çıkıyor. Zeus ey yüce Zeus ben sana geliyorum. Her yerde su var sünger var. 36. dakikada ben 5-10 arası bir yerdeyken elitler dönüşe bile geçmişti.

Sonra Akutçu amcalar ile tanıştık ilk :) Çok şekerler çok tatlılar çok kıymetliler. Adım Adım üzerinden konuşmaya başladık, motivasyonumun çoğunu onlar verdi. Tam o esnada Yunan sınırına geldik!

Yassass!!! Kalimera Palikarya! O anda (kesin bana öyle geldi yoksa sanırım yok aslında öyle bir şey de) hava değişti su değişti yol değişti Hellas diye bağırarak girdim Pazarkapı sınır kapısından. Bir sevinç bir mutluluk. ben Nike ben Hermes. Sonra dönüşe geçtik :) Evde koşuyorum ve geri dönüp eve geri dönüyorum. İki ev ikisi de benim ben her yere aidim. Bir yaprak kopartıp şortuma tıkıştırdım bugünün anısına....

Dönüş de bize geçmiş olabilir, zira o andan sonra ne neye kim kime geçti bilmiyorum pek. Saat öğlen olmuş Apollon tepede tahtında oturuyor. Ama bugün pek hiddetli. Vuruyor kırbacı sonra diyor ki bebeğim nasıl hoşuna gitti mi? Gıkın çıkmıyor tabi şaaak gene. Hayır hayır ışığa doğru gitmiicemmm. Bir yerde dayanamadım artık çıkarttım üstümdeki askılıyı. Şu an "amele yanığında" çığır açıyorum hala sırtımda çapraz izler duruyor.

Suu suuuuu... Su yok NEEEYYY! Ana sponsorlardan biri su firması ve su mu bitti rabbim sana gelicem müsait misin ışığın ordaydın di mi? O esnalarda düşünüyorum hava 34 derece ben zaten yarı ayılıp bayılıp bir haldeyim enerji paketleri sabit yol uzun Ambulans mı çağırsam çünkü asla ama asla yürümeyeceğim. Hayır koş, jog temposuna düşsen de durma. Sonra zaten mucizeler başladı.

Bir teyze, elinde bir şişe su. Önümdeki 2 metre çocuk kaptı kadının elinden  suyu. Kadın halimi gördü üzüldü yüzünü gördüm. Ne kadar perişan olursam olayım dayanamadım o haline üzülme teyze dedim kısmetim değilmiş, ileride bana da gelir bir yerden su üzülme sen. Kızıııımmm!!!!! dedi bana. Gerisini duyamadım koşmaya devam. O uzun çocuk suyun yarısını içti, geri dönüp bana verdi şişeyi. Tabi o anda sorgulamıyorsun ağız hijyeni nasıl dişini fırçaladı mı bulaşıcı hastalığı var mı? Teşekkür ettim aldım bir yudum geri vermek istedim almadı kalsın sende dedi. Devam ettik.

Tam beynim eriyor sandığım anda ne göreyim bir muhteşem insan elinde bahçe hortumu bizi suluyor. Üstümde telefon yok, ipod polar ve kulaklıklar. Polar ve yaverleri zaten suya dayanıklı, ipod ve kulaklıklar da o anda canımdan değerli değil daldım hortumun altına. Cennetteyim! Ufacık şeyler mutlu eder beni. Ama bu beni öyle bir mutlu etti ki 7 yıldızlı otel havuzlarında kendimi yüzdürürken böyle mesut değildim. Ben kalp bahçe hortumu.

Bir tek şu koydu; biz koşarken bir aile oturmuş karpuz yiyor. yemin ediyorum kafamı karpuzun içine daldırasım geldi öyle canım çekti. Afiyet olsun size diye bağırdım gel kızım beraber olsun dediler el sallayıp geçtim yanlarından.

Lozan Anıtı'nın oraya geldik yavaş yavaş. O bana su veren adam gene yanımda avucunu uzattı bana al dedi elinde miniş miniş kırmızı bir şeyler var. Bu ne dedim vişne dedi. Ne yapiim dedim (soruya gel) al ye dedi. Sen beni çok besledin ama çok teşekkür ederim dedim :) vişneleri yiyerek devam ettim.

Sonra Akutçu amca gene geldi, 13'ü geçtik kaldı 8. Artık kukalıkları çıkarttım. Halk hortumla bizi sulamaya devam ediyor. Hayat o kadar bahçe hortumu aşkı dolu ki benim için.

Karaağaç yoluna geri girdik ağaçlar burayı güzel gölgeliyor. Mutluyum sayılır. Jelimi şortuma tıkmıştım kilometre hesabı yapıp jelimi alıcam. Bu arada su bulduğum yerde hem içiyor hem kafamdan aşağı döküyorum. Ayakkabılarım ağırlaştı biraz hortumla sulanmaktan. en son Meriç Köprüsü'e girerken at arabacıları vardı oynamadan gelene su yok diye bağırıyorlar, biz göbek atıp koşarak hortuma dalip yıkanıyoruz. Kahkahalar eşiğinde. Arkada kayananmın adını kuyruklu yılan koydum çalıyor.

Yanıma Ataşehir Atletizm'den bir amca geldi çok şeker. Beraber koşuyoruz. Bana döndü, mutlu musun kızım dedi keyif alıyor musun. Bir an bile duraklamadan dedim ki amca; eğer keyif almasam bir adım daha atmam çok mutluyum. Hakikaten mutluydum. Çok eziyet çekiyordum evet sıcak, hafif ateş, susuzluk daha 8 k olması ama mutluydum. Çok büyük bir şey başarıyordum. Bana elindeki kramp önleyici solüsyonu uzattı teşekkürler bende de jel var dedim. Birbirimize ikramlarda bulunduk. İşşşşşşte buydu dostluk işte buydu her şeyin amacı.

Yunanlıları geçtik o esnada bravo diye bağırdılar Yassu! Orea! Yassu!  dedim onlar birbirimizi alkışladık.

Tunca nehrini geçtik şimdi. ben Akutçu amca, GPS'li Yunus, Adanalı çocuk (annesi aradı anne koşuyorum sonra konuşalımmm) hep beraber birbirini hiç tanımayan alakasız bir sürü insan aynı kalple koşuyoruz çok acayip bir duygu.

Kudurduk biz de haka saldırıyoruz hadi alkışlayın hadi destekleyin bizi. hadi coşun çünkü bize şu an tek gereken bu. GAZ!

Tunca köprüsünden sola saptık. Araba tamirhanesinde bir adam elinde 1 litrelik su bir bardak bizlere su dağıtıyor. Sen harika bir insansın diye bağırdık ona. Sen muhteşemsin. Alkışladı bizi. Sanayiden ince bir köprüye girdik check point var sonunda oraya varılacak. Son 4 yaşlı bir amca var hadi amca hadi yürüme ben seni yürütmem 17 koştun 4'ü sana yürütmem dedim. Kızım bittim dedi hayır dedim hayır gerekirse çekicem seni yürü geliyorsun. O da katıldı bizim öbeğimize.

Köprü de arkada kaldı şimdi Çarşı'ya girdik. Artık Selimye Cami'ni görüyoruz. Karşımızda ama sanki uzaklaşıyor biz ona gittikçe. Aşk gibi. Sen sevgiline yaklaşmaya çalıştıkça o uzaklaşır sen daha da bi yanarsın ya. Yaşadığım o! Cami ile aşk yaşıyorum büyük platoniğim. Başladı herkes son 500 demeye alakası yok daha 2 küsur var. Bağcıklarımız açılıyor, ayaklarımız ağırlaşıyor güneş kafatasımızı delip içeri griyor. Önemli değil. O finish geçilecek. Durma çökme yürüme yürürsen kaybedersin. Geç o çizgiyi sonuncu da olsan geç o çizgiyi önemli değil geçersen kazanırsın.

Işıkları gördük gelmek üzereyiz. Yanımda GPS Yunus var, şu anda birimizden biri olmasa ikimiz de biteriz birbirimizi 5 kilometredir tanıyoruz. Rampa dedi hayır dedim o rampa değil bir dahaki. Son dönemeçte 3 şişe su aldık birer içmek için diğeri benim kafamdan aşağı dökmek için. Rampada omuzlarım çökmüş dik dur diye bağırdı bana. Dik durdum. Son kilometredeyiz. Bitti artık sevinçliyiz. Sprint atacaksan at sen dedim 5 kilometredir yanımda olan yoldaşıma, hayır dedi adım atamıyorum ne sprinti. Finish göründü son 60 metre. O son 60 metre var ya geçmedi geçsin istemedim. O anda sıkışıp kalıp koşmak istedim. O zaferin tadı geçmesin istedim O 60 metrede kalmak istedim.

Sonra o 60 metre bitti. Finishi geçtim. O gün o kadar çok finish geçtim ki bu son finish içimde kocaman bir havai fişek gibi patladı. Çok ışıklı, çok sesli çok dalgalı çok coşkulu.

Her şey bitti. Büyük sınav bitti. beni şarj ete gene koy starta gene koşayım. Böyle muhteşem deneyimler az yaşanır hayatta çok şanslıyım. bedenim mutlu, ruhum mutlu, "mind"ım mutlu. Duygular bildiğin şelale. Su almaya gittim finishi geçtikten sonra 5 dakika içinde 1.5 litreye yakın su içtim hala su peşindeyim. 17 de çekiştirdiğim amca orda. Kızım dedi, Allah senden razı olsun sen olmasan koşamazdım. amca ne yaptın. bedensel sınırlar göğüs geridim ben sıcağa susuzluğa motivasyonum bile düştü bir ara da çıkarttım gene ama sen ne yaptın Dizlerimin üzerine çöküp ağlamak istedim o an mutluluktan. Sadece kendime değildi işte hayrım benim bak bir başka insan da mutlu oldu ben yaptım.

İnsanlara dokunmaktan hoşlanmayan ben tanımdığım insanlarla aynı şişeden su paylaştım. Bizi tanımayan tanımayacak insanların bir yudum su içemedik ellerinden diye üzüldüklerini görüp tüm zorluğu unutup onları teselli ettik, daldan kopardığımız şortumuzda belimizde taşıdığımız yiyecekleri paylaştık, birbirimizin kollarından çektik, birbirimize bağırdık, çağırdık, ama koşturduk, bahçe hortumu ile sulandık.

Hayatımın en zor deneyimlerinden ama en güzel başarılarından biriydi. Benimle olan yanımda olan benimle paylaşan herkes hayatımda sonsuza dek kalacak olacak. Bu adımı benimle atan coşkumu heyecanımı paylaşan herkesi daha daha daha da çok seviyorum artık.

14 Haziran 2015 günü dostluk için koştuk. Nerden geldiğimiz kim olduğumuz ne olduğumuz cinsiyetimiz önemli değildi. Bunların hiç biri yoktu. Hepimiz çok sevdiğimiz bir şeyi yapıyorduk koşuyorduk, sadece koşuyorduk. Şartlar çok zordu ve birbirimizi ayakta tutuyorduk tanımadan. Önemli değildi tanımak. Hem de hiç. Hepimiz oradaydık ve BERABERCE koşuyorduk. İşte o üzden 1. de sonuncu da kazandı. hepimiz kazandık. Özellikle Akutçu beyler harikasınız sınır kapısında eğlence ve motivasyonunuz, 13 sonrası verdiğiniz destek hairkaydı haaarikayydı.








 İlk yarı maratonumuz tüm sevgiye dostluğa hayrılı olsun!!!!



Sevgiyle