Sayfalar

26 Şubat 2015 Perşembe

Bugün yaralarım açık açın bakın içine neler var neler!

Yaralarımız bizi bir yerde biz yapar. Ruhen ve bedenen taşıdığımız yaralarımızı savaş meydanından çıkmışçasına sergilemeyi severiz. Biz kim miyiz? Hayat hikayesinden mutluluk duyanlar. O yaraların bizi oluşturduğunu bildiğimiz için, onların bizi daha da değerli hikayelere dönüştürdüğünü bildiğimiz için. Hayır ruhen çökük değilim. Hatta muhteşem gidiyor her şey! O kadar ki yok artık daha da ne kadar olabilir derken daha da üzerine çilek, marakuja falan geliyor. En sevdiğim meyveler yaaa off bi de passion fruit, bi de şeftali üzüm karpuz. Benim hayat döndü mü sana bostana. (dandini dandini dastaaaaanaaa)

Bugün mevzum bedensel yaralar. Alnımda bir iz var 2.5 yaşımdayden salıncaktan uçmuşum demir girmiş :) ne zaman gülsem alnımda bir oyuk kendimi onsuz düşünemiyorum. Sol elimin işaret parmağının kenarı ilk elma soyma denememden kalma biz izle süslü yaşım 6 bir şubat gecesi gene. Bıçak kesiği, o kadar çok kan akmıştı ki kanı izlemekten ona şaşırmaktan acısını hissetmemiştim. Sağ elimin işaret parmağını geçen sene kapıyla Bosu arasına sıkıştırım ordan kalma sıyrık izi var nasıl sıkıştırdıysam deli gibi kanadı izler yaptı falan.
aynen böyle kopardım işte aynnnen böyle 

Görünenleri halettiysek görünmeyenlere gelelim. Burunda kırık, 5 Şubat 1993 Uludağ Ayıyolu'nda kayak kazası, aynı kazada geçirilen beyin sarsıntısı. Sağ ayak yan bağlarında kopuk (tarih veremiyorum o kadar çok koparttım ki, ilk kopuştan sonra seninkiler git başka dokulara yapış olacak iş mi ben de hala azimle kopartmaya devam). Bağlarım da kendim gibi tendomlarım deli, kopuklar yani. Sol diz kapağında 27 Nisan 2014 Bodrum GlobalRun esnasında kıkırdak zedelenmesi sonucu kondramalezzi patella. İşte bak bu son iki arkadaş ile ömür boyu yaşamak durumundayım. Bağlarla barıştık bi nevi ama tabi arada esip gürlüyorlar. Diz yeni. Burun kaynadı, gerçi koku alma duyum çok zayıf parfümleri falan remsen burnuma sokup deniyorum Allah affetsin. Beyin olayını sormayın amaaaan ne olur.

Pazar günü koşacağım 21k şu an hayal bana. Doktor amca dedi ki no no. ben de dedim OK bu sefer valllahi dinleyeceğim (geçen sefer koşma diyecek diye 2 yarış daha koşup öyle gittim de adam çıldırdı, bir ara beni akıl hastanesine kapatacak sandım). Cahillik mi yaptığım? Evet! Yani kızım sen 2 mühendislik diploması sahibi 5 dil bilen 2 tane uluslararası nanopartikel sentezi konusunda makale yayınlamış insansın Science Direct'te falan. Bu ne şimdi. belki 3 yarışı sakat sakat koşmasaydım şu an durum bu kadar vahim olmazdı. (Bilmiyorum ya da olurdu) Ama önemli olan bir yerde bilinçlenmek. Bu bende 33 yaşıma tekabül etti. Bizim sülale kadınlarının minimum 90 sene yaşadığını göz önünde bulundurursak (kırışığımız olmaz, saçımız da az beyazlar - geneti olarak vakayız aynı zamanda sosyolojik olarak falan da vakayız valla manyak insanlar benim sülale) bence 33 iyidir iyi.

4 yaşımdan beri aktif spro yapıyorum (kayak benim ilk aşkımmmmmm) ömrümün nerdeyse yarısını çift lisanslı sporcu olarak geçirdim sonra devlet üniversitesine gittim salak gibi. Yurt dışında okurken spordan para da kazandım, şu anda da hayatımın odağı spor. Her zaman olduğu gibi. Ama ne yapardak yapalım beden işte, sakatlanıyori yaralnıyor bereleniyor bağı kopuyor. Daha geçen hfta lise arkadaşım kayakta bacağını kırdı kız şimdi terminatör bacaklı bir insan olarak dolanıyor biyonik bi şey takmışlar kıza. Sakatlıklarımızla yaşamak onlarla barışmak onları hikayemize katmak gerek işte ben de tam bunu söylüyorum. Ama en çok onlarla yaşamak. Bu arada yavru kuşu kara kuzum eşsiz mementsiz arkadaşım geçmiş olsun seni çok seviyorum.

TOFD için bağış mektuplarımı gönderdim ama koşamayacağım, daha da çok desteğinize ihtiyacım var yani. Siz şimdi yapın bana bu güzelliği bakın bir dahaki yarışta be neler yapıyorum!

Sevgiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder