Sayfalar

18 Şubat 2015 Çarşamba

30. Yıl hatirasi

4 yaşındaydım.  Beni zorla yuvaya yolladikları seneydi. Yaş 4, boy 1 metre ya var ya yok. Elimde tek parmak eldivenler. Başıma geleceklerini habersiz annemi dinliyorum. Annem dedi ki hadi bakalım uludağ yolcusuyuz. Ya da öyle bir şey.  Lacivert salopetim tek parmaklı eldivenlerim.  Kırmızı berem. Fahri otele bi girdik Tarık Akan! Karşımda iki metre falan ben tabi buyulendim. Kuzen vardı uzaktan, o da benim yaşta bizi verdiler kamil hocanın eline. Kamil hoca bizim bütün ailenin kayak hocası. Yazları trt kameramanı kışları kayak hocası. Lale ağladı yırtındı gitmedi. Ben bi anneme bi hocaya bakıyorum.  Kocaman gözlüklü astronot gibi bi adam. Annem şimdi beni buna mi vericek o havadan giden koltuklara oturup aya mi çıkıcam ne oluuor zaten soğuk kar var ama güneş var koskoca 4 yıllık hayatımda böyle Bi şey görmemişim. Vay Arkadaş dur ben annemin bacağına yapışayım derken hain kadın beni itekleye itekleye verdi hocanın eline. İyi dedim aya gidelim o zaman. Bindik telesiyeje (adını öğrenmem uzun zaman aldı,  tamam 4 yaşında kocaman 1 metre civarı bi kızım okuyorum yazıyorum 4 işlem yapıyorum da fransızca yok anca annemin öğrettiği ingilizce yabancı dilim bi de eğitim durumum yuvadan terk) hoca başladı. Naber minimini? Baktım astronot diil bu ağzı açık Hmm aya gitmiyorum o zaman nereye gidiyorum. Aşağı baktım. Ya hu annemin bacağı iyiydi ya keşke biraz daha yapışsaydım. Başım  döndü.  İyiyim kamil hocam dedim. Hoca anlatıyor bi şeyler de ben peeeh bulutların tepesindeyim madden ve manen tam anlamıyla. Karsapanı  öğrendim o gün 1 saat ders nasıl Geçti bilmiyorum. Kayıyorum kocaman tatlı s'ler yapıyoruz. Sonra gene telsiyej hoca başlıyor yanık yanık bitlisteee beş minare beri gel canım beriiii geeeeel... Sonra duruyor bana dönüyor nasılsın minimini? (Söylemeyi unuttum minimini benim)minimini çok mutlu minimini hayatının dönüm noktasında. Annemin belki de yaptığı en sağlam hareketti beni kamil hocaya iteklemesi. Orada dedim ki benim hayatimin dönüm noktası bu arkadaş. Bunu muhtemelen o zaman söylemedim 4 yaşında bu kavramlara çok hakim diilim tabi. Ama o günü  hatırladıkça mutlu olurum. Kayakların altından çıkan ses o sessizlik kardelen çiçeği ağaçlar dönüşte yediğim sosisli sandviç. Hiç usumedim ben ertesi gun beni örnek verdiler lale de geldi. İki kuzen daha kaymaya başladı ki sülale sülale değil kayakçı ocağı mübarek. Kışın aile yemeği olmaz bayramda seyranda aynı kayak merkezindeysek karsilasilir veya beraber gidilir. Hayir bi de dramaliyiz. Megerse bizim yunaistandaki köyün de yanında kayak merkezi varmış dna sal bi şey herhalde gerçi o zaman da var mıydı sanmıyorum  ama neyse şimdi var işte.  Hepimiz kayariz iyi de kayariz. Aşağı yukarı hepsi mühendis olan devamli dağlara tepelere kayak peşine koşan bir guruh ben bunlara ailem diyorum çok acayip insanlar tanisaniz deli dersiniz muhtemelen. 3 hafta kaldık o sene sonra bi daha bi daha bi daha. 30 yıl oldu (evet 7 martta 34 olucam tehlikenin farkindasiniz di mi yeeyyyy my b'day). Yarın sabah yola çıkıyoruz. Şu anda bu postu telefondan yazıyorum kayak pantolonum giydim kafamda buff bir iii saat önce kayak gözlükleri ile resim çekip whatsapptan yolluyordum. En eğlenceli seyahatlerimi dağlara yaptım ben.  çok harika insanlarla tanıştım. Dayanıklı olmayı öğrendim. Sessizliği takdir etmeyi. Durup bi anda kayakları çıkartıp dağlara bakmayı. Tek kişilik kırık telesiyejle çıkarken 30 metre aşağı bakıp korkmamayi. Hızlı düşünmeyi. Bir kere kafa üstü çakılıp 48 saat boyunca uyumadan beyin kanaması olur mu diye beklerken ölüm korkusunu (yaş 11 kazadan sonra bana ne ya bugün Son gün ben çıkarım piste diyip annemden kaçıp kayaga gittim aksam dönüşte hayatımın azarıni yedim düşündükçe hala tüylerim diken diken olur).  Sakın olmayı.  Dayanıklı olmayı.  Bir sürü seyi öğrendim ben. Kar leopariymis gibi hissetmeyi.  Tahin helvasini pekmeze banip yemeyi. Öğle yemeği yemeden tüm. Gün kaymayı.  Sakatlıkları. Bacak ağrılarını.  Karda tavuk yemeği (çok manyak hikaye). Teleskide şampanya içmeyi.  Yarışmayı.  Ama dayanışmayı. Sorumluluk duygusunu yanindakiyle geberticek kadar kavga da etsen o otele gidene kadar birbirinizden mesul olduğunuzu.  Gece kurt indigini (gene manyak hikaye).  Daha bir sürü bir sürü seyi. Bugün ben bensem annem beni hocaya itekledigi için.  Çünkü benim de hayatta en sevdiğim şey bu arkadaşım ya çok seviyorum. Benim icin insanlar ikiye ayrılıyor kayakçılar ve diğerleri. Bi de boardcular var pisti supurup buz yapiyolar gitsinler bol karda kaysinlar. 

Yarın sabah yolcudur Abbas bağlasan kırar zinciri gene gider modda. Ben yatıyorum bavulum kapıda. Allah herkese böyle bir tutku versin bu mutluluğu herkes yaşasın.  Ya çok duygusalllllll ay yerim kendimi. Belki hatta kar resimleri olur yarın  bu blogda :) neden olmasın :) ben 30. Yılı kutlamaya gidiyorum ki :)))

Sevgiyle

1 yorum: