Sayfalar

29 Mayıs 2014 Perşembe

%75'i Azot (N) olan canlılarız. Havamız kime?

Bana gelen bir numaralı soru; Neden bu kadar zorluyorsun?
Ben zorlamıyorum sen tembelsin diicem sonra sosyal kriz çıkıcak. Ben zorlamıyorum ben yapmam gerekeni yapıyorum. Allah, Tanrı, Rabi Ulu Manitu, Güç, vs ne dersen de bizi süper dizyan etmiş. Mühendis gözüyle bir iki yorumum var gerçi, mesela bir dahaki sürümde eklem yerleri ve kas bağlantıları üzerine biraz daha detaylı çalışabilir - gerçi şimdi mevzuyu açıp gereksiz yere çarpılmanın manası da yok.Gene bir iki tasarım hatası var, bir de defolu seriler var ama bak gene susamıyorum :/

Ben zorlamıyorum bak gene dedim. Olması gereken bu. Sen vücudunu ne olarak görüyorusn ben ne olarak görüyorum önce ona bir bakalım. Ben mucize olarak görüyorum (ayy sağ ol bebeğim de sadece kendiminki değil hepimizinki). Bir mucizenin içerisinde üflenmiş ruhlar olarak böyle ay dur egomu biraz daha dünya malı ile tatmin edeyim, bir iki kalp daha kırayım da kendimi daha değerli zannedeyim diye gezegen yüzeyinde dolanan %75'i Azot (N) olan canlılarız. Havamız kime? (dün çok güzel bir yerde söyledim bu cümleyi burada yazmasam olmazdı)

İlk başta mesafe kısaydı koşamadım, sora yavaş yavaş geldi, biraz biraz açıldım. İlk 6 koştum sonra 7 sonra 10, 15 şu anda en uzun menzilim. Tasarım kaynaklı sorunum (dizim) geçer geçmez 21'e hazırlık başlayacak. Daha sonra ne olur bilmiyorum, 42? Ultra? Akıl hastanesi? Terapi merkezi? Ona sonra bakarız... Ama şurası net bebişim; o mesafe arttıkça hem aklım hem vücudum ayrı ayrı ve beraber o kadar ilerledi ki, işte asıl kişisel gelişim bu dedim. Senin bi parmağını nutellaya banıp emerken okuduğun kitaplar diil yani.


Bir kere doğanın içinde koşuyorsun. Özün doğa değil mi? Çoğumuz apartman velediyiz, inkar edemem ama ilk insan bir mağara canlısı yani, DNA'da kodlu bir doğada olma olayı var. Atıyorum kendimi sahile ormana, İstanbul'da ne bulabilirsem işte, deniz kokusu, orman sesi, tanımadığım kuşların bikbikleri, rüzgara karşı, yağmurun altında, nemde güneşte, esintide. Değişik şartlarda, değişik koşullarda daha dayanıklı olmayı, asla pes etmemeyi ve her zaman başarmayı hedefledim. Oldu da, oluyor da. (Gelip ne olur bana yaz geldi ben de bikini giycem senin diyet listeni versene demeyin demeeyyyiinnnn). Bu da beni güçlü yapıyor işte. Çünkü ben bunu bunu başardım diyorum kendime, bu zevzeklik mi beni ykacak, ben çamurda ağaç kökleri arasında koşuyorum diyorum, bu mu beni yıldıracak? Ben BOSU teesinde sırtımda 20 kiloyla ne maymunluklar yapıyorum akan terden şortum taytım ve yerler sırılsıklam oluyor bu mu beni yıldıracak? Peeehh vııızzzzz....


Kısa bir anı spoiler'ı: Geçen dolanıyorum dedim bir bikini alayım. eskiden girerdim ordan o fırladı buran bu sarktı, ay bu olmaz, bu çok dikkat çeker falan. Bu sefer girdim dükkana dedim şu şu şu. Giydim sırayla, ay hepsi bir oldu bir oldu. bu sefer de seçemedim. Neyse bir tane zar zor seçtim aldım (güzel ama di miii) bi kaç tane daha var da tüm dükkanı alamam bebeğim yaa gerennnkkk yookkkk. Neyse güzle deneyimdi sen de yaşayabilirsin. İşte bak bu da tatmin (yemek de tatmin ediyor ama vallahi bu daha çok ediyor) Bu spoilerdan sonra motive olmayacak kadın tanımıyorum. İyi günleeeerrrrr
Vücudum yorulduüunda kalbimle koştum, kalbim durmadı. Uzun challengeardan önce ilk olarak aklımla koştum, belki parkuru hiç görmedim ama inandım bir şekilde. Deli saçması gibi geliyor belki ama inanıp, kendini adamadığın şeyleri yapamazsın. İşte bana bunu öğretti.

Şmdi mesela ben devamlı yüzüyorum ya, sanki o hani dating in ilk günleri gibi. Bir kelebek uçuşması karnımda, bir heyecan, hani mesaj atmadan 50 kere okursun ya ben 70 kere kulaçlarım nasıl daha etkili olur, nefes alırken kafamı nasıl suda tutarım diye düşünüyorum. Arkadaşlarını bayarsın ya ay şöyle ay böyle diye, ben bildiğin resim video çektiriyorum herkesi baydım. Ama bu yeni bir hedef bana. Bu benim yeni alanım. Bekle beni triatlon ben geliyorum..... FitnessDelisi geliyoooooorrrr yuppiiiiii.


Sınırların o kadar yok ki aslında, kendi kısıtlarından çık bi bak bir çık nerelere gideceksin. Cesaret ediyosun o kadar. Bir adım yaa bir adım bir tek adım atıyosun, o zaferin tadı zaten en muazzam sufleden daha lezzetli. Bağımlı oluyorsun bırakmıyorsun. Onun için yaşıyorsun. Zafer çok güzel, zirvede olmak da, oraya kanla terle çıkmış ama hiç bırakmamış olmak da.... Daha hızlı, daha dayanıklı, daha güçlü daha kuvvetli olmak da. Dün gece çok şeker bir Basketball filmi seyrettim, coach'un pep talklarından çok etkilendim. Bugün güzel bir motivasyon yazısı oldu. Bi zahmet sana en yakın spor olanağı (park, gym, sahil, hatta malzemen yoksa spor fükkanı mı ne denirse o) neresiyse oraya git ve bir yerden başla. Bak hayatın değişecek. Kendini tanıyacaksın. Emme şu nutellalı parmağı artık.

Sevgiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder