Sayfalar

10 Haziran 2014 Salı

su gibi

Naısl gidiyor dikkatli Pazartesi projen? Hatta dikkatli hayat? Benimki bu aralar biraz tavsadı (çok severim tavsamak fiilini ama bir şey tavsayınca da deliriyorum).

Tüketime ara verelim dedik. Çuvalla gezelim değil ama gerennnkk yok aynı tshirtn 500 rengininde dolaptan sarkmasına ya da o model de olmayoversin.

Eşyaları tüketirken, insanları da tüketmeye başladığını farkettin mi peki?

Duruluk dedik rafinelik dedik, yeterlilik dedik. Bazı şeyler var yaraları dövme gibi parlatıyor. Kendini yollara vuran mı dersin, alışveriş batağından çıkamayan mı dersin, spor salonunda sürtraine olan mı dersin (bende en az ikisi hadi bilemedin hepsi var kabul ettim ve incilerim hala dökülmedi). Ruhumuz sıkıldıkça diyoruz ki hayır ben güçlüyüm bak! Onun bedelini ödedim, umrumda olmadı bastım gittim, ben ne ağırlıklar kaldırdım bunu mu takıcam?

Devam durma tavsama, ruhun da karın kasların gibi calfların gibi çelikten olsun. Ama özel alaşım! yeri gelince eriyecek yeri gelince en sağlam malzemeden daha dayanıklı olacak. İçimize bakmaya korktuğumuz için başımıza bunlar geliyor. Barışamadığımız, uğraşamadığımız için. Şu dünyada kimseden korkmuyoruz kendimizden korktuğumuz kadar.

Makyaj yapma mesela bir gün, çirkinliğimizi gizlemek için o kadar çaba sarfediyorsuz ki ne kadar güzel olduğumuzu artık unutuyoruz.

Hadi bakalım tüketmiicez. Az tüketicez. Yettiği kadar gerektiği kadar. Ruhumuzun açlığını onla bunla bastıramayızı bir kabul edicez.

Sevgiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder